Bir düz yazının, bir şiirin dili olduğu gibi fotoğrafından bir dili vardır aslında. Tabii bu fotoğrafça bir dil. Bu dilin de kendine göre kuralları, disiplinleri olması doğal. Nasıl yazıda söz terbiyesi önemliyse bunda da göz terbiyesi, bakmak yanında görmeyi de öğrenme gibi prensipleri var. Zaten bunları öğrendiğiniz zaman kendi tarzınız olan fotoğrafları çekmeye başlıyorsunuz.
Köşemize gönderilen fotoğrafları incelediğim zaman en çok iki temel noktaya dikkat edilmediğini görüyorum. Tabii bunların istisnaları var. Ama bütün fotoğrafları göz önüne aldığımızda şimdi dile getireceğim iki noktayı çoğunlukla ihmal ediyoruz.
Birincisi fotoğraf karesine neyi almamız gerektiği kadar, neyi almamamız gerektiğine dikkat etmiyoruz. Kareye girmesinin hiçbir katkısı olmayacak nesneleri, ayrıntıları hatta kişileri kadrajın dışında bırakabilmek göz terbiyesinin en doğal sonucu. Çünkü bu seçicilik, fotoğrafı gerçek manada özel yapan önemli bir ayrıntı.
İkinci olarak makro çekimlerde arka planın karmaşa içindeyken hemen fotoğrafın çekilmesi. Çünkü yakın çekimlerin esas amacı, çektiğimiz nesneyi en ince ayrıntılarına kadar yalın bir şekilde göstermektir. Arka fonu sadeleştirilmemiş bir fotoğrafta ise bunu sağlamak mümkün olmaz. Oysa bu arka planın karmaşasından kurtulmak, çoğunlukla bakış açımızı değiştirmek ve makine ayarlarına hakim olmakla giderilebilen şeylerdir. Bu fotoğraf dilini öğrenmek ise ‘bakmak yanında görmeyi de öğrenmekle’ gerçekleştirilir.
Bu hatırlatmalardan sonra sizlerden gelen fotoğrafların kısa kısa değerlendirmelerine geçebiliriz.
Zeynep Bayrak son zamanlarda aktif şekilde fotoğraflar gönderen bir okuyucumuz. Gönderdiği fotoğraflardan anladığım kadarıyla bu işe özel zaman ayırmaya gayret ediyor. Farklı konuları ele alış tarzına bakılırsa yukarıda dile getirdiğim iki konuda oldukça mesafe almış durumda. Gönderdiği gün batımı fotoğrafını incelediğimiz zaman, kadraj seçimi, konuları yerleştirme noktalarına titizliği, sade ve ilk bakışta mesajı hemen anlaşılan anlatımıyla ‘bakmak yanında görmeyi de’ öğrendiğini hemen anlıyoruz. Denize doğru uzanan iskeleyi yerleştirdiği yer ve iki insanında net bir şekilde görünmesini sağlayan ayrıntıya dikkatinizi çekmek isterim…
Abdullah Önder kardeşimiz yanlış hatırlamıyorsam ilk defa fotoğraf gönderdi köşemize. Arka planda yeşilliği bol, ışığı güzel ve net bir kare göndermiş. Fotoğrafta soldan başlayıp yukarı doğru giden ufuk çizgisi şeklini çok beğendim. Bunun yanında bu kare fotoğrafın alt kısmında yapılacak biri iki düzeltmeyle aslında çok daha çarpıcı bir kare olabilirdi. Mesela sağdaki araba ve çöp kutusunu dışarıda bırakarak bile bu sağlanabilirdi. Yani yukarıda dile getirdiğim, içeri alacaklarımız kadar ayıklamamız gerekenlere de dikkat etmemiz yeterli olurdu. Bunun için biraz sola gidip yolda yürüyen insana ve yola odaklanarak bu karmaşadan kurtulmak mümkün olurdu. Bu sayede ‘yol ve insan’ temalı sade ama konulu bir fotoğrafa kavuşabilirdik.
Gün doğumu ve batımı fotoğrafları küçük ayrıntılara dikkat edilirse çoğunlukla güzel manzaralar sunar. Azime Nur Çiçek’in gönderdiği kızıl gökyüzü önünde parmaklık ve dumanlı bacayı gösteren fotoğrafı bu kategoriye giren bir kare olmuş. Her şey gayet açık, net ve çarpıcı. Belki alan müsaitse, sağa doğru giden duman izi bir miktar daha kareye dahil edilebilirmiş notunu söylemekle yetinelim bu güzel fotoğraf için…
Emine Sarıkaya, ”özenmeden, öylesine çektiğim” notuyla bu fotoğrafı gönderdi. Demek ki özenseymiş konusu filmlik olan bir kare gönderebilecekmiş. Sağ tarafta görünen insanı ön plana çıkaran, ona odaklanan, ana konusu ”insan ve tren” yolu olan bir kareden anlatılacak çok hikaye çıkardı aslında. Neyse bir dahaki sefere diyelim şimdilik.
Fatıma Çimen gönderdiği farklı fotoğraflarla bizi şaşırtmaya devam ediyor. Medine’den Mescid-i Nevebi bahçesinde çektiği gün doğumu fotoğrafı oralara gidip gelmiş birisi olarak hemen heyecanlanmama neden oldu. En başta fotoğrafı çektiği noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. İki tarafta sıralanmış kapalı şemsiyelerin simetrisi ve geride bir birine yaklaştığı notaya yerleştirilmiş yeşil kubbe bir ders niteliğinde. Oraya gidebilenlerin, günün farklı saatlerinde, aynı noktadan fotoğraf çekmelerini şiddetle tavsiye ederim. Bu kareyle ilgili küçük bir tavsiye de bulunmam gerekirse, fotoğrafı yatay değil de dikey veya biraz daha geniş bir açıyla çekerek, yakın planda yer alan şemsiye sütunlarının tamamını kareye dahil etmeyi deneyebilirdik. Ama olsun, bu haliyle de güzel…