Yunus Emre Tozal
İnsan ‘eşref-i mahlûkat”tır. Yeryüzüne meydan okumak için değil, hayatı inşa etmek için gönderilmiştir. Vahiy bu noktada insanı özüne hakikate çağıran, kâinatta tüm eşyanın O’nu zikrettiği ulvî zikirdir, ‘hayyalelfelah’tır. Mustafa İslâmoğlu’nun deyimiyle ‘ilahi bir inşa projesi’ olan vahiy, insanın tasavvurunu, aklını ve şahsiyetini inşa ederek; insanı özne kılar, kâinatın en şereflisi mertebesine yerleştirir.
Peygamberler Yaratıcıdan insana mesaj -hikmet- ‘yol haritası’ getiren insandır. Yaratıcıdan gelen mesajın özgün adı ‘vahiy’dir ve vahyin bütünü, ‘hayata uygulanan İlahi din’ olarak anlaşılmaktadır. Başta peygamberler olmak üzere hakikati yaymaya çalışan Hz. Ömer’den Yunus Emre’ye, İbn Batuta’dan Mevlana’ya, Muhammed İkbal’den Aliya İzzetbegoviç’e, Musa Carullah’a kadar sayısız isim, insanı anlamını bulmaya çağırmış, anlamsız kalan insanoğlunun anlam kapısını aralamıştır.
‘Bana eşyanın hakikatini öğret’ niyazında bulunan peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.) da evrenle insan arasında anlam kapısını aralamanın peşinde olup, kozmik ilişkinin hikmetini sorgulayarak yol haritasını bulabilmenin çabasındaydı. Çünkü kula kul olmanın, insanın insana feda edilmesinin zulüm olduğunun bilincindeydi. Zulüm, bir şeyi yerinden etmek değil miydi?... İnsanı yerinden etmek en büyük zulüm değil miydi?...
Vahiyle varolanlara, varoluş bilincine ulaşanlara selam olsun. Yürümek, varolmanın işaretidir. Canlılık göstergesidir bir bakıma. Yürüyenler hedeflerinden kopmayarak umutlarını söndürmeyenlerdir. Yürümek anlaşılmaktır.
Bebekler anlaşılayım endişesiyle ağlarlar.
Kuran’ın mucizesi anlaşıldığı zaman gerçekleşir. Gül açarken anlaşılayım diye açar. Su akarken anlaşılayım diye akar. Hiç kimse ben konuşayım ama beni anlamasınlar diye konuşmaz. Ancak gözü görmeyen (imana karşı kör) bütün bunları göremez. Bütün bu varlık, eşya anlaşılmak içindir. Kur’an; anlaşılması için muhataplarından bilgi, tefekkür ve çalışma ister.
Mustafa İslamoğlu’nun yıllardır beklenen kitabı “Hayat Kitabı Kur’an” çıktı. Kuran talebelerinin dört gözle beklediği, muhterem İslâmoğlu Hocamızın ömrünü vakfettiği, adadığı “Hayat Kitabı Kuran Gerekçeli Meal Tefsir” kitabı kendisini bekleyenlerle buluştu. İnsan bir kitabın gelişini bekler mi?... Asr-ı Saadette nasıl ki varoluş sancısıyla yaşayanlar, indirilecek vahye daha inmeden iman ediyorlarsa, Hanifler müjdelenen peygamberin gelişini nasıl bekliyorlarsa, kendisini aciz Kuran talebesi gören bizler de derslerde hayata farklı açılardan yaklaşan, Kuran’ı hayatına iniyormuş gibi ikame ederek tefsir eden, Yürek Devleti’nin inşa olunmasıyla Yürek Fethi’nin gerçekleşmesi gerektiğini her fırsatta söyleyen Mustafa İslâmoğlu hocamızın çıkaracağı gerekçeli meal tefsir kitabı merakla bekliyorduk.
“Biz âdemoğluna kat kat ikram ederek onu üstün ve şerefli kıldık” (17:70) ayetinde geçen kerremna’nın, Allah’ın insanı doğrudan muhatap almaya değer bir varlık olarak gördüğünü; dolayısıyla vahyin Allah’ın yarattığı insana olan şefkat ve sevgisinin bir ürünü olduğunu ifade eden İslâmoğlu, Allah’ın kullara yol göstermesi demek olan vahye teşekkürü, kulların o yolda yürümesi olduğunu açıklıyor. Bu manada Kadir Gecesinin hangi gecede olduğunu bildiğini söylemesi manidardır Mustafa İslâmoğlu Hocamızın:
“Kadir Gecesinin hangi gece olduğunu aramayın, zamanınızı aramakla geçirmeyin. Ben biliyorum hangi gecede olduğunu. Kuran’ın size nazil olmaya başladığı gece, Kadir gecenizdir.”
Ali Şeriati Müslümanların Batıya hayran olmasını şöyle açıklıyor: “Av avcıya tutkun!” Mustafa İslâmoğlu Bakara 70de geçen inek hadisesinde, kesilmesi emredilen inek hakkında şu açıklaması manidardır: “Aslında kesilmesi istenen inek, Mısır’ı temsil ediyordu. Kesilmesi emrolunan sığır üzerinden, düşmanına âşık olan herkese mesaj:
Düşmanına hayran olan, gün gelir onun putuna tapar!” Düşmanımıza; nefsimize, kutsallaştırdığımız eşyaya hayran olmamak için,
Ölmeden önce Kadir gecemizi yaşayabilmemiz için,
Çölleşen yüreklerimize Kuran pınarından bir içim su: “Hayat Kitabı Kur’an”
Dipnotlarıyla günümüz meselelerine ışık tutan bu değerli çalışmayı okuyalım, okutalım…