Rap… 70’lerin Amerika’sının varoş kesimlerinde, “zenci” olarak tabir edilen siyahi vatandaşların kendi ezilmişliklerinin yanında günlük hayattaki sınıf farklılıklarını, haksızlıkları dile getirmek amaçlı yaptıkları müzik. Türkiye’de 1993 yılında yankı bulan rap müzik, 1995 yılında Cartel’in bandrollü albüm çıkarmasıyla resmiyet kazandı. Günümüze kadar bandrolsüz (underground) ve bandrollü olarak piyasaya bir çok Türkçe albüm sürüldü. GENÇ için konuştuğumuz Radikal ve şüphe Türkçe Rap’te önemli bir yere sahip olan Kadıköy’ün köklü grubu “Merdiven” in çekirdek kadrosundan. Ancak şu anda yollarına kendi başlarına devam eden iki şarkıcı (MC) Aşk-ı Allah albümleriyle rap müziğe tasavvufi bir soluk getirdiler. Şüphe ve prodüktörü Radikal ile albümleri hakkında konuştuk.
Kendinize şüphe demenizin sebebi nedir?
Her şeyde olduğu gibi duygularda da sahtecilik var artık. Kime güveneceğini bilmiyor insan. İlişkiler zayıfladı, dostluk çelişkilerle yendi bitirildi. Zaten şüphe günlük hayatımızın sürekli içinde olan bir kelime. Ben de şüpheci bir insanımdır. O yüzden bu ismi seçtim. Şüphe herkesin içinde… :)
Raple nasıl tanıştınız?
Şüphe: 1994 yılında ağabeyim bana Tupac’ın bir kasedini getirmişti. O zaman etkilenmiştim o müzikten. Ağabeyimin müzisyen arkadaşları vardı. Amerikan müziği olduğunu söylemişlerdi. Ondan sonra Kartel’le tanışınca, bu müziğin Türkçesi olabiliyormuş dedim kendi kendime. 2000 yılında ilk kaydımı aldıktan sonra Kadıköy’de Merdiven Crew’le amatör olarak müzik yapmaya başladım.
Radikal: Rap müzikle 1997’de bir arkadaşım sayesinde tanıştım. Daha sonra bir Fransızca rap parçası sayesinde tutkunu oldum ki o parçayı hala dinlerim. 98’de ilk demo kaydımı yaptım.
Radikal’le tanışma hikâyeniz nedir? Ve tasavvufa ilk kim ilgi duydu?
Şüphe: Çok komiktir. Bundan 6 yıl önce biz düşmandık. Avcılar’da bir konser sırasında tanıştık. Ortak bir arkadaşımız sayesinde aramızdaki soğukluk bitti. Radikal “Argo Lügat” albümünde bana düet (feat) teklif etti. Sonra daha da samimileşmeye başladık. Geçtiğimiz ramazan ayında da Rabbimiz Nefs-i Emmare adında bir albüm çıkarmayı nasip etti. Şimdi kardeşimden de daha yakındır. Tanıştığımız zaman ikimizin de tasavvufa muhabbetimiz vardı. Kulağımızda ilahilerle tasavvuf üzerine çok sohbetler ettik.
Klasik olacak ama neden tasavvufi rap:)?
Evet, gerçekten klasik oldu. :) Herkesin elinden gelen şeyler farklı. Biz de müzisyeniz, müzik yapıyoruz. İnsanlara bu şekilde ulaşıyoruz. Elimizden geldiğince onları uyarmayı istiyoruz. Unuttukları bazı gerçekleri hatırlatmak açısından... Zaten rap müziği çeşitli kollara ayrılmıştır. Gangsta rap, melankoli rap vs. Biz de “Tasavvufi Rap” tarzının öncüsü olduk ve böyle de rap yapılabileceğini gösterdik.
Tasavvufi Rap yapan bir kişinin kıyafetlerinin de yaptığı müzikle ilintili olması beklenir. Ama sizin kıyafetiniz pek de farklı değil?
Ben kendi içimde yaşıyorum. Sonuçta belirli kıstaslar vardır. Onların dışına çıkılmadıkça sorun yoktur. Rabbimle aramızda olan bir şeydir. Ben hesabımı sadece ona veririm. Dış görünüş her şey demek değildir zaten.
Peki tepkiler nasıl oldu? Çünkü kolay benimsenebilecek bir tarz değil. Daha rap müzik tam olarak benimsenmemişken bir de tasavvufi rap…
İnternet aracılığıyla beni sevenler (hayranlarım demeyeyim de) bana ulaşabiliyor. Bir gün bir kardeşim bana “Abi Allah senden razı olsun” dedi. “Hayrolsun dedim. Allah cümlemizden razı olsun” dedim. “Küfürsüz rap yapıyorsun, Allah aşkını anlatıyorsun. Evde annemlere seni dinlettim. Bana bu tür müzik dinleyeceksen bu insanları dinle dediler. Şimdi evde hep birlikte seni dinliyoruz. Bize ışık tutuyorsun.” dedi. Buna benzer iyi tepkiler olduğu gibi ağır tepkiler de aldığımız oldu, hala da alıyoruz.
Peki, arkadaşlarınız nasıl baktı tasavvufi rape? Kadıköy Acil, Merdiven tayfası…
Türkiye’de dini işlere genelde önyargıyla bakıldığından, bir tedirginlik oldu açıkçası. Sakat durum çünkü. Seni irticacılıkla, yobazlıkla suçlayabiliyorlar. Müziğin caiz olmadığına dair fetvaların verildiği bir ülkede yaşıyoruz. Bu yönden de tepki alabilirsiniz diye düşünenler oldu. Ama yaptığın işi en güzel şekilde yaparsan, Rabbim yardım eder. Biz de işimizi iyi yaptığımıza inanıyoruz.
Siz yaptığınız işe tasavvufi rap demeseydiniz yine bu müziği dinleyenler Tasavvufi Rap derlerdi belki de. Bunu neden ayrıca belirtmek istediniz?
Çeşitli sebepleri var. Bu işin öncüsü ben ve prodüktörüm Radikal’dir. Daha önce bu minvalde bir çalışma olmamıştı. Biz de yeni bir tarz oluşturduk ve bunun adına Tasavvufi Rap dedik. Albüm doğal olarak dini konuları içeriyor. Bir tek 24 saat parçası tam olarak tasavvufi bir parça değil. Diğer şarkılar, benim içimdeki tasavvufi duyguların patlama noktasına geldiği zamanlarda yazılmış parçalar. Bir de insanımızın rap müziğine karşı bazı ön yargıları var. Genelde kültür olarak sokaktan geldiği için argo ve küfür içerebiliyor ve bütün rap parçalar böyle sanılıyor. Ama bu albümde böyle bir şey yok. Sonuç olarak; önyargıları kırmak, içerik hakkında bir fikir edinilmesi ve bu işin öncüsü olmamız açısından tasavvufi rap dedik.
Rap müzik protest bir müzik olarak biliniyor. Sokaktan gelen bir müzik olmasından ötürü içerdiği kelimeler de sokak ağzından geliyor. Tasavvuf daha seviyeli bir konu. Bu ikisi nasıl bağdaşıyor?
Oldu ki Aşk-ı Allah’ı yaptık, Nefs-i Emmare’yi yaptık. Küfür rapte olmazsa olmaz bir şey değildir. Herkes içindeki duyguları farklı bir biçimde dışa vurur. Benim içimde de tasavvufi bağlamda duygular olduğu için bunların patlaması da tasavvufi bir dilde oldu. Sonuçta hayır düşünüp, şer konuşamayız değil miJ Dilimiz döndüğünce, Rabbimin hidayet verdiği ölçüde insanları dizginlemek amacıyla yaptık bu albümü. Aynı zamanda içimizdeki Allah aşkını da anlatıyor. Rap ve tasavvuf alışılagelmiş bir şey değil; en azından bizim ülkemizde. Ama yabancı ülkelerde şarkıya besmeleyle giriyorlar. Bunu biz yapsak, din propagandası yapıyorsunuz, fame (ünlü) olmaya çalışıyorsunuz derler. Bunu yapmak için cesaret lazım. Şu ana kadar bu tarz müzik yapan çok kişi olsa bile “Tasavvufi Rap yapıyoruz” demediler. Ama biz bunu diyebiliyoruz. Çünkü Allah’tan başka kimseden korkumuz yok. Cash Flow da arabeskle rapi birleştirdiğinde sevilmesinin yanında çok da eleştirilmişti, ama şimdi dinleyenler, eleştirenlerin sesini bastırıyor. İnanıyorum ki tasavvufi rape şimdi sıcak bakmayanların sesini de, hayran kitlesi ile bastıracak.
Rapte küfürün olmasına ne diyorsunuz?
Şüphe: Rapte küfür kişiye bağlı. Kimisi taşınca küfürle kendini ifade eder, kimisi de bizim yaptığımız gibi...
Radikal: Ben burada biraz farklı düşünüyorum, rap aslında hayatın ta kendisi. Bence her kelimemiz her hareketimiz rap olarak kafiyelere dökülebilir. İç dünyanızda olup bitenleri karalarsınız ya da gördüklerinizi duyduklarınızı, hayal edebildiklerinizi… Küfür edebe aykırı bir jargon olmasına rağmen günümüz şartlarında çoğu insanın dilinden eksik olmayan bir aykırılıktır bana göre. Kimisi diline alışkanlık eder, kimisi sinirlendiğinde nefsine hâkim olamaz vs. Rapte küfürün olmasını aslında gayet normal karşılıyorum.
Aşk-ı Allah’ı dinleyen kitle, sonraki albümleri de dinleyebilir mi?
Herhangi bir sanatçı yıllar boyunca aynı tarz müzik üretirse, kendini tekrara düşer. Kitle belli bir yerden sonra sıkılır. Bugün Müslüm Gürses’i görüyoruz, Teoman’ın, Tarkan’ın parçalarına “cover” yapıyor. Ama tarzı yine aynı. Arabesk müziğe uyarlıyor. Bundan sonraki albümlerde de şüphe, güncel sorunları, dertlerimizi, tasavvufa göre yorumlayacak âcizane. Yani tasavvufi rap bir heves değil şüphe için. Şüphe’nin bu konuda şüphesi yok:) Diğer albümler için çekirdek kabuğu aynı olacak ama içinden çıkan çekirdek farklı olacak. Mesaj yine aynı mesaj yani. Street style yaparız ama yine tasavvufu vurgularım. Az önce dediğim gibi, hedefi yine onikiden vuracağız inşallah.
Şu sıralar şüphe kimleri dinliyor?
Erkan Oğur’u dinlerim. Bambaşka bir insan. Onu dinlerken tripten tribe girerim. Sadece rap dinlemiyorum, genelde öyle sanılır. Halet-i ruhiyem e bağlıdır dinlediğim müzik. Türkçe Rap olarak da şu anda dinlediğim iki isim var; Radikal ve Önder ağabey(Mihenk Taşı).