Günümüzün temel iletişim aracı olan internet yaklaşık 20 senedir küresel ölçekte kullanılıyor. Bu süreçte internet birçok değişiklik geçirdi, her aşamada da daha çeşitli, verimli ve kullanışlı araçlar ortaya çıktı. Her geçen gün internet büyümeye, gelişmeye ve yepyeni hizmetler ortaya çıkarmaya devam ediyor hiç durmaksızın.
İnternetin ilk yaygınlaştığı zamanlar, özellikle www protokolünün tüm dünyaya yayılmasıyla birlikte WEB 1.0 ortaya çıktı. Bu sayede kısa sürede birçok web sitesi yayın hayatına başladı, internet artık sıradan kullanıcıların da içerik üretebilmesine imkân tanıyordu. Bu dönemlerde internette yapabileceğiniz şey herhangi bir web sitesine girip üretilen sabit içeriği okumaktan ibaretti. Herhangi bir etkileşim mümkün değildi.
Sonraki devirde ise WEB 2.0 gelişti. Zira kullanıcılar karşılaştıkları içerikler hakkında yorum yapmak, etkileşimde bulunmak istiyordu. Zaman içerisinde forum siteleri, sözlükler, bloglar ortaya çıktı. Nihayetinde sosyal medya kanallarının yaygınlaşmasıyla birlikte “etkileşim” zirve yaptı. Bugün sürekli internet üzerinde etkileşim halinde bulunuyoruz.
Ancak dedik ya, internet sürekli büyüyor ve artık “etkileşim” dahi yetersiz kalıyor. Bu sebeple yavaş yavaş WEB 3.0 adı verilen devreye doğru evriliyor internet. Bu aşamada etkileşimin de ötesinde, kişiye özel bir internet ortaya çıkacak. Hatta şimdiden WEB 3.0 internette yavaş yavaş kendini belli etmeye başladı. Google’a “1 dolar” yazıp aratırsanız WEB 2.0 mantığına göre dolar ile alakalı arama sonuçlarını içeren web sitelerinin karşınıza çıkması gerekiyor. Ancak WEB 3.0 kullanıcının neye ihtiyacı olduğunu çözümleyerek, örneğin bizim Türkiye’de yaşayan ve 1 doların lira karşılığını öğrenmek isteyen bir kullanıcı olduğumuzu anlayarak ekrana o anki dolar kurunu yazıyor. Bu teknolojinin ilerleyen yıllarda görseller ve videolar üzerinde de uygulanabilirliği mümkün olacak, tıpkı Facebook’un fotoğraf yüklediğinizde fotoğraftaki kişileri hemen tanıması gibi…
İnternetin bu yeni evresi gelişedursun, bir başka boyutu çok daha büyük bir hızla gelişiyor: Internet of Things, yani Nesnelerin İnterneti. (Kısaca IoT olarak bahsedeceğim.)
IoT aklınıza gelebilecek her şeyin internete bağlanması olarak tanımlanıyor. Mesela buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın, kombi, araba, kapı kilidi, sınıf tahtası, sandalye ve hatta odanızda ampul dahi IoT sayesinde internete bağlanabilir. Böylece dolaptaki yemeklerinizin bozulup bozulmadığını, çamaşırlarınız yıkanınca ne oranda tertemiz olduklarını öğrenebilir, ocaktaki yemeğinizin ve kombinizin siz daha eve gelmeden çalışıp sımsıcak yemeklerle ve evle sizi karşılamasını sağlayabilirsiniz. Hatta akıllı telefonunuzla evinizin kapısını açıp yine akıllı telefonunuzdan ışıkları yakarak renklerine kadar belirleyebilirsiniz.
Bunlar hâlihazırda IoT sektöründe zaten uygulanmış ve kullanılmakta olan örnekler. Ancak asıl devrim 5 sene sonrasında gerçekleşecek. 2020 yılına geldiğimizde tahminlere göre 50 milyar cihaz IoT sayesinde birbirine bağlanacak, internete girecek. Dolayısıyla akla hayale gelmeyen teknolojilerin önü açılmış olacak.
Nesnelerin İnterneti, aynı zamanda geleceğin de interneti. Bu alanda yapılacak her çalışma geleceğe bir yatırım olacaktır. Amerika’da özellikle bu alanda firmalar rekabet halinde, sürekli yeni teknolojiler geliştiriyorlar. Zira gelecek burada, internet sürekli dönüşüyor ve 5 sene sonra internet her şeyin birbirine bağlanması demek olacak!