03.08.2015 00:22

Bilişim / Net

6025

İnternetteki kişisel gizlilikle alakalı yapılan bir araştırmaya göre sonuçlardan bazıları şu şekilde:

- Kullanıcıların %21’inin e-mail veya sosyal medya hesapları çalınmış. Ayrıca %11’lik kısmın kredi kartı ve benzeri kişisel bilgileri çalınmış.

- Kullanıcıların %86’sı internette bıraktıkları dijital izleri yok etmek veya azaltmak için çaba gösteriyor.

- Kullanıcıların %59’u internette tamamen gizli kalmanın imkânsız olduğunu düşünüyor.

Sonuçlardan görüldüğü üzere internete dair çoğu insanın kafasında bir mahremiyet problemi var. Evet, teknolojik yeniliklerin hayatımızda daha fazla yer kaplamasıyla birlikte internetin içerisinde ciddi anlamda var olmaya başladık. Sosyal medya hesaplarımız kişisel bilgilerimiz konusunda ciddi bir veri kaynağı oluşturdu. İnternetteki her “tık”ımızda bir iz bırakmaya devam ediyoruz durmaksızın.

Bu durumun sonucu olarak zaman içerisinde internetle aramızdaki mesafeler büyük oranda azaldı. Belki ilk zamanlar çekincelerimiz oluyordu, attığımız adımları dikkatli atıyorduk, bir fotoğraf paylaşmadan evvel iki kez düşünüyorduk. Günümüzde ise profil resimlerimizde onlarca fotoğraf, toplamda ise bize ait yüzlerce kişisel detay internet denizinde yüzüp durmaktalar.

Öyle olunca da hepimiz ciddi yaralar alıyoruz. Umursamadan ve bilinçsiz bir şekilde paylaştığımız öz çekimler mahremiyet perdemizden biraz daha yırtıyorlar, biraz daha iffetimizi zedeliyorlar. Sokakta yüz yüze birbirine selam vermeye dahi utanacak insanlar artık herhangi bir gönderinin altında saatlerce tartışabiliyorlar. Yahut ne var ne yok diye sosyal medyada gezinen biri gerçek hayatta yüzüne doğrudan bakmaya utanacağı birisinin kusursuz kalitede fotoğrafıyla karşı karşıya gelebiliyor. “Özel” mesajlardan bahsetmiyorum bile…

İşin daha kötü tarafı kişisel bilgilerimiz kötü niyetli kişilerce her türlü amaca hizmet edecek şekilde kullanılabiliyorlar. Benzer şekilde kullanıcı olduğumuz sosyal medya hizmetleri bize ait bilgileri satarak para kazanıyorlar, hepimiz birer reklam malzemesi olabiliyoruz. Popüler bir fotoğraf uygulamasında paylaştığınız bir bebek fotoğrafının sizden izin alınmaksızın bir bebek maması reklamında kullanılabileceği gerçeği o bebeğin mahremiyetini paramparça etmek değil de nedir?

İnternet ortamındaki bu hâlimiz iffetimize, mahremiyetimize ve edebimize kesinlikle ciddi zararlar veriyor. Tek çözümümüz ise internetti her mecrayı “bilinçli” kullanmak. Bu sebeple edepli bir internet için dergimizin Haziran 2010* sayısında bahsedilen tekliflerden 5 tanesini güncelleyerek tekrar teklif ediyoruz:

- İnternette paylaşılan hiçbir bilgi silinmez. Bir şey paylaşmadan önce iki keren düşün.

- İnternette nereye gireceğini bil. Fareyi kalbinle gezdir.

- İnternette de Allah seni senden iyi görür. Hem de her an.

- Her internet tüketicisi internette tükenmeye mahkûmdur. Sen üretmeye çabalayan bir insan ol. Kimliğin internet kullanıcısı olmaktan ibaret kalmasın.

- Unutma ki Allah, sanal âlemin de Rabbidir.

* Kılavuzu Google Olanın Burnu Facebook’tan Çıkmazmış, Ali Düz, Genç Dergi Haziran 2010