Elinizde “İstiklal Marşı” olmayacaktı. Çanakkale destanını anlatacağınız ona lâyık bir şiir olmayacaktı. Ve en acısı bu millet nasıl bir evlattan mahrum kaldığını bile bilmeyecekti.
eni kitabınızda milli şairimiz M. Âkif’in çeşitli yönlerini ve şiirlerini ele almışsınız. Herkes anlasın diye de günümüzde (maalesef) eskitilen kelimelerin anlamlarını vermiş, açıklamalarını yapmışsınız. Âkif, hakkında yayınlanmış ve yayınlanan birçok kitap var. Siz bu kitapla özellikle neyi gerçekleştirmek istediniz?
Öncelikle şunu söylemem gerekiyor ki bu kitabın “kitabınız” denilerek, bana izafesi biraz yanlış oluyor. Ben bu çalışmayı “hazırlayan” birisi olarak kabul ediyorum kendimi. Çünkü eserin yaklaşık %80’i alıntılardan oluşuyor. Takriben iki yüz sayfası Safahat’ten, elli sayfa kadar da Mehmet Âkif Bey hakkında hazırlanmış eserlerden seçme bölümler ihtiva ediyor. “Bir Safahat de ben yayınlamış olayım” diye hazırlamadım bu kitabı. Çünkü Ertuğrul Düzdağ Hoca, Safahat ve Âkif’in hayatına koca bir ömür vakfetmiş. Birbirinden kıymetli çalışmalar ve Safahat’ler neşretmiş. Onun ne eksiği olacak da ben bu kusurlardan âri bir çalışma yayınlayacağım. Benim maksadım birbirinden güzel Safahat neşirlerine ve Âkif hakkındaki eserlere basamak olacak bir “ön çalışma” hazırlamaktı. Çünkü en mükemmel şekilde hazırlanmış Safahat’lere bakıyorsunuz bin sayfayı aşan hacimleri var. Şimdi Safahat’ı ilk defa eline alacak bir gencin önüne onu koyduğunuzda delikanlılar Acun gibi “yok artık!” diyor. Âkif’i en güzel şekilde anlatan temel eserlere bakıyorsunuz; Mithat Cemal Bey’in eseri dört yüz elli sayfa; Eşref Edip Bey’in çalışması yaklaşık dokuz yüz sayfa; Hasan Basri Bey’in Akifnâmesi beş yüz sayfadan fazla… Yani Âkif ve Safahat’e dair ortalama bir bilgiye sahip olmanız için yaklaşık üç bin sayfalık bir okuma duruyor önümüzde.
Kitabınızı okuyacak okuyucularınız için Âkif’in kişiliğini ve neden Âkif’i iyi tanımamız gerektiğini söyler misiniz?
Soruna kısacık da olsa bir cevap vermek gerekirse: Âkif’in olmadığını bir düşünsenize! Elinizde “İstiklal Marşı” olmayacaktı. Çanakkale destanını anlatacağınız ona lâyık bir şiir olmayacaktı. Ve en acısı bu millet nasıl bir evlatt an mahrum kaldığını bile bilmeyecekti.
Mehmet Âkif, hayatı boyunca kitabınıza da başlık olarak aldığınız gibi Hakk’a tapan gençliği aradı, Âsım’ın neslinden bahsett i. Sizce biz Âsım’ın neslinin çocukları ya da torunları Âkif’in tasavvurundaki nesli gerçekleştirebiliyor muyuz?
Bu soruya “Evet gerçekleştirebiliyoruz…” demek isterdim; ama Âsım’ın yaşadığı o zamanki toplumdan artık eser yok! Âkif o günün gençlerini anlatırken birbirinin tam zıddı mısralar söylemiş. Şöyle bir gençlik var:
“Âsım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmiyecek.”
Bir de şu mısraların muhatapları var:
“Hayır! Mehâsîn-i Garb’ın birinde yok hevesi;
Rezâil, oldu mu lâkin, şiârıdır hepsi!”
“Bu durum günümüzde de böyle değil mi?” diyebilirsiniz. Maalesef günümüzde böyle değil… Bu gün bir “Ramazan Vakası” yaşayabilir misin? Âsım o zamanlar “alenî işret” ediyorlar diye ayyaşları tartaklayabiliyor, kumarbazların elinden zorla aldığı paraları mahallenin fukarasına dağıtabiliyor, “insanlar açlıktan inlerken siz nasıl sevk ü safa edersiniz” deyip gecenin bir yarısı bir cünbüşü dağıtabiliyor… Bunlar bugün “mahalle baskısı” değil, bildiğin suç. Ramazan Vak’asında o gün hadiseyi ayıran polisler bugün Âsım’ı içeri atarlar… Cemiyeti bırak, kanun bile değişmiş…
Âsım’ın nesli olmaya talipsek eğer Safahat’i nasıl ve ne sıklıkta okumamız gerekiyor? En beğendiğiniz ve genç okuyuculara tavsiye edebileceğiniz Safahat şiiri hangisidir?
Bu soruya cevap vermek biraz zor… Eğer Safahat’i bir iki kere baştan sona anlayarak okursanız, ondan sonrası için herhangi bir sıkıntınız kalmaz. Zira o zaten size kendisini okutur. Biz bu çalışmada gençlere anlamalarına yardım edecek açıklamalara ilaveten şiirlerin aruz kalıplarını da göstermeye çalıştık. Safahat’in dünyasına adım atacak arkadaşlar, eğer aruzun ritmine de ayak uydurmaya gayret ederlerse o zaman bambaşka bir yürüyüşe çıktıklarını görecekler. Safahat’in şiirlerini en sevdiğim, daha az sevdiğim diye bir tasnife tabii tutmak da istemem.
Kitabı nasıl temin edebiliriz?
Vallahi nasıl söylesem bilemiyorum… Bütün kitapçılarda demek isterdim; ama öyle D&R, ALKIM gibi her kitapçıya da vermiyor Erkam Yayınları. :) 2011 “Mehmet Âkif Yılı” ilan edilince resmen bizim çalışmanın başına devlet kuşu kondu… Erkam Yayınları bu çalışmayı kampanya kapsamına aldı. “Herkes okusun” diyerek fiyatını “üç lira” gibi son derece sembolik bir seviyeye çektiler. Şimdi bunu internett en sipariş versen kargo ücreti kitap ücretini geçer. Arkadaşlar, Altınoluk ve Genç Dergi temsilciliklerinde bulabilirler, Erkam’dan da sipariş verebilirler. Tel: 0212 671 07 00 www.erkamalisveris.com