Geçtiğimiz yıl içerisinde yaklaşık 3,5 trilyon kısa mesaj atıldı. 2011 yılında yıllık atılan mesaj sayısının 5 trilyona ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye`de sadece dini bayramlarda ve kandillerde gönderilen SMS sayısı 130 milyonu geçiyor... SMS kullanımındaki devasa artış bazı psikolog, sosyolog ve dil bilimcileri kaygılandırıyor: Yoksa SMS modern çağın yeni bağımlılığı mı, online iletişim gelişirken yüz yüze iletişim yok mu oluyor, Türk dilindeki bozulmanın sorumlusu SMS kullanımı mı? Kaygılansak da önü alınacak bir gelişme midir bu bilinmez ama ortalıkta sadece SMS ile hayatını sürdüren gençler türedi ki bizi de esas ilgilendiren bu. SMS Çocukları diye adlandırabileceğimiz bu çocuklar işi o kadar abartmış durumdalar ki sözünüzü ancak SMS ile iletirseniz ciddiye alırlar desek yeridir. Elimizde olsa bu yazıyı SMS olarak atmak isterdik doğrusu. 140 karaktere nasıl sığdıracaksın demeyin, bizim sözümüz biter bu SMS furyası bitmez. Evet sözün bittiği ama SMS’in bitmediği nokta burası.
Nasıl Ortaya Çıktı
SMS (Short Message Service / Kısa Mesaj Servisi) hizmeti; başlarda cep telefonu sistemlerini kuran teknisyenlerin, kendi aralarındaki haberleşmelerini sağlamaya yönelik kurulan bir sistemdi. Ve ogünlerde hiç kimse; sistemin, bu denli büyük ve popüler bir haberleşme ortamı haline geleceğini tahmin bile edemiyordu. Kullanımının zor olması ve sınırlı karakter kullanımına izin vermesi nedeniyle tüketiciler tarafından zaten tasvip edilmeyeceği düşünülen sistemin, reklamını yapmak bir yana, sözünün edilmesi dahi gereksiz bulunuyordu.
SMS`in Yükselişi
SMS`in yükselişini hızlandıran önemli faktörlerden biri ön ödeme / kontör uygulamasının ortaya çıkması oldu. Cep telefonu operatörleri, başlarda ön ödemeli sistemdeki müşterilerin kullandıkları SMS`leri fiyatlandıramıyorlardı. Sistemdeki açığın, çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu kitleler tarafından öğrenilmesinin ardından milyonlarca SMS gönderilmeye başlandı. Milyonlarca SMS, artık cep telefonu operatörlerinin bu duruma daha fazla sessiz kalamayacağı anlamına geliyordu aynı zamanda. Doğal olarak; kısa süre içinde operatörler bir araya gelip, anlaştılar ve kontörlü müşterilerin SMS kullanımlarını; SMS ücretini, bir sonraki krediden düşecek şekilde fiyatlandırmayı başardılar. SMS kullanımında başlangıçta şok bir düşüş oldu ama SMS her halükarda karşılıklı konuşmaktan daha ucuza geliyordu. Şirketlerin, SMS`in kişiden kişiye mesajlaşmanın yanı sıra SMS tabanlı ticari mesajlara erişmek için de kullanılabileceğini fark etmeleri ile, SMS temelli reklamcılık ve diğer servisler gelişmeye ve yayılmaya başladı. SMS haber servisleri, Toplu SMS, SMS`le hastane randevusu, SMS bankacılığı gibi uygulamalar bunların başlıcaları.
2011`de 5 Trilyon Mesaj
Mobil mesajlaşma servislerini yoğun olarak gençler kullanıyor. Türkiye’de internet ve bilişim teknolojilerinin kullanımına ilişkin tutum ve davranışlar ile Türk insanının sosyo-kültürel değerleri arasındaki bağı ele alan ve ekolay.net ile Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) desteğiyle yürütülen "İnternet ve Bilişim Teknolojileri: Davranışlar, Tutumlar ve Değerler" araştırmasının sonuçları da bu tespiti doğrular nitelikte: “En yüksek cep telefonu sahipliği 18-25 yaş aralığında; 65 yaş üzerinde kısa mesaj gönderimi ise sıfıra yakın. Ayrıca, gençler çok büyük oranda kontörlü cep telefonu kullanıyor.” Mobil mesajlaşma servislerinden GSM şirketlerinin sadece geçtiğimiz yıl 130 milyar dolar para kazandığından söz ediliyor. Söz konusu gelir içerisinde SMS yaklaşık 90 milyar dolarlık getirisiyle birinci sırada bulunuyor. İki yıl sonra bu rakamın 100 milyar doları geçeceği tahmin ediliyor. Geçtiğimiz yıl içerisinde yaklaşık 3,5 trilyon kısa mesaj atıldı. 2011 yılında yıllık atılan mesaj sayısının 5 trilyon adete ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye`de sadece dini bayramlarda ve kandillerde gönderilen SMS sayısı 130 milyonu geçiyor. Bir de buna Türk halkının büyük bir merakla izlediği yarışmaları da eklemekte fayda var. Bu yarışmaları düzenleyenlerin, program arasına aldıkları reklamlardan çok SMS`den büyük bir gelir elde etmeleri, mesaj çılgınlığının ne kadar büyüdüğünü ortaya koyuyor.
Psikolojik Bozukluk mu?
Rakamların büyüklüğü sadece istatistiksel değil; sosyal ve psikolojik birer gösterge aynı zamanda. Cep telefonları, giderek hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline dönüşüyor. Yapılan araştırmalarda gençlerin giderek daha uzun süre cep telefonu kullandığı açıkça görülüyor. Bu durumu bazı psikologlar; alkolizm gibi bağımlılıklar kategorisi içersinde değerlendirmeye başladı bile. Cep telefonu bağımlılığı öyle ilk bakışta kolayca anlaşılmıyor. Cep telefonu kullanıcısı olan gençlerin %40`ı cep telefonunu, ağırlıklı olarak mesajlaşma yoluyla günde 4 saatten fazla kullanıyor. Cep telefonlarını bir türlü ellerinden bırakmıyor ve sürekli olarak mesaj gelip gelmediğini kontrol ediyorlar. Bu tür kullanıcılardan; özgüven eksikliği olanlar, mesajlarına yanıt alamadıklarında veya aranmadıklarında büyük rahatsızlık hissediyorlar. Aile toplantısı vb. gibi şeyleri fazla önemsemiyor ancak; cep telefonundan mahrum kaldıklarında son derece üzgün olabiliyorlar. Telefonlarını kapattıklarında endişe ve sinirlilik hali, uykusuzluk, uyku düzensizliği, titreme hatta yeme bozuklukları dahi görülebiliyor.
Türkçe`yi SMS ve “Chat” mi Yozlaştırıyor
SMS kullanımıyla ilgili önemli tartışma konularından biri de Türk diline etkileri. Eleştiriler daha çok; sığdırma kaygısıyla kelimelerin tam değil, kısaltma şeklinde yazılması, yine aynı kaygıdan dolayı noktalama işaretlerinin kullanılmamasının alışkanlık haline gelmesi, Türkçe harflerin kullanılmaması... bütün bunların sonucu olarak da; Türkçe`nin yozlaşmasına yol açtığı yönünde. Ancak bu eleştirilerin bir kısmı yersiz, bir kısmı ise gereğinden fazla abartılıyor. Kısaltma; SMS çıkmadan önce de Türkçe`de sıkça başvurulan bir yöntemdi. Noktalama işaretleri ise aslında halk arasında hiçbir zaman gereği gibi kullanılmadı. Zaten; okur yazarlık oranının halen yeterli düzeye gelip gelmediğinin tartışıldığı bir ülkede; imla bilgisi ve kullanımının tartışılması; aslına bakarsanız biraz lüks kaçıyor. Bu demek değil ki; noktalama işaretlerinin kullanımı önemsiz bir konudur. Evet; önemlidir. Hatta çok önemlidir. Ancak gerektiği yerde. Bu konu, ancak kalem ehlinin; metinlerinde, edebi bir tavır olarak ya da konu gereği olarak vb. değil de; cehaletinden dolayı yazım, anlam, ifade hatalarına yol açmaya başladığında ciddi olarak tartışılmalı. Aksi taktirde dildeki yozlaşmanın sorumlusu olarak sadece SMS ya da “chat”i göstermek yanlış teşhis sebebiyle hastayı kaybetmekten başka bir işe yaramaz. Teknik sebeplerle Türkçe harflerin kullanılamıyor oluşu ise SMS kullanımıyla değil de; ya dilimizin ya da teknolojimizin gelişim hızıyla ilgili bir sorun ve ayrıca irdelenmeli.
Bütün İş...
Aslına bakılırsa birçok genç, mesaj servisini daha ucuz olduğu için uzun telefon konuşmalarına tercih ediyor. Yani bu işin arkasında öyle girift psikolojik nedenler yok. Fakat mesajlar çoğaldıkça, ucuz olmasının artık bir önemi kalmıyor. Bağımlılık başlıyor. “Alkol, uyuşturucu bağımlılığı vb. gibi değil ki... Sonuçta zararsız bir alışkanlık.” diyenler çıkabilir. Öyle değil. SMS ya da oyun ya da bazı hobilerimiz... Özünde hiç biri zararlı, hayırsız şeyler değiller. Sorun, teknolojinin bu tip oyun ve oyuncaklarının; gerçeğin ve sorumluluklarımızın yerini aldığı noktada başlıyor. Bütün iş dengeyi sağlamakta. Yerli yerinde kullanmakta. Hayırlı bir icaddan şer çıkarmanın alemi yok...
“SMS Hastalığı” Bile Var
Aşırı SMS kullanımının etkileri sadece psikolojik değil. Tenosinovit; nam-ı diğer: “SMS Hastalığı” diye ifade edilen fiziksel bazı zararları da var. Cep telefonuyla çok sık mesaj yazmaktan dolayı el parmaklarında oluşan iltihaplanma şeklinde tanımlanıyor. El parmaklarının çok sık kullanılmaması ile tedavi edilebiliyor. Hastalıkla ilgili diğer uzman tavsiyeleriyse şunlar: “Hasta, parmaklarını çok sık kullanmamalı, cep telefonu ile çok sık SMS yazılmamalı. Cep telefonundaki bozuk tuşlar değiştirilmeli ve mesaj yazmak için baş parmak zorlanmamalı. 10 gün süreyle el ve parmaklar istirahate alınmalı. Tedaviden bir sonuç alınamazsa el baş parmağına kortizon iğnesi yapılmalı. Medikal tedavi yetersiz kalırsa cerrahi ameliyat teknikleri kullanılarak tendon gevşetme yöntemleri uygulanmalı.”
160 Karaktere Sıkışmak
Gençlerin SMS kullanımını tercih etmelerinde bu tür mesajlaşmanın daha doğrudan olmasının şüphesiz payı var. Daha şahsi ve etkili bir yöntem bu. Büyükler yazmaktan çok hoşlanmıyorlar. Sosyallikle derdi olan gençler cep telefonu ile meşgul olmayı özellikle tercih ediyorlar, çünkü böylece hem sıkıldığı ortamdan sıyrılma imkânı buluyorlar hem de arkadaşları ile paylaşabileceği alternatif bir ortam oluşturuyorlar. SMS kullanmak konuşmak veya telefonla iletişime geçmekten sakınanlar için bir kaçış imkânı da sağlıyor. SMS atmak ilk elde söylenemeyecekleri söyleyivermek anlamına geliyor. SMS kullanımının bir dezavantajı var ama. O da bütün yazacaklarınızın 160 karakteri geçmemek zorunda olması. SMS yazarken 160 karakteri geçtiğiniz takdirde iki mesaj atmak zorunda kalıyorsunuz. Bu da iki katı bir maliyet anlamına geldiğinden birçok SMS müptelası meramını 160 karakterde ifade edebilecek bir kabiliyete ister istemez kavuşuyor.
Bu Yazı Sadece Bir Mesajdır
Bu yazı sadece bir mesajdır. Hiçbir mesaj vermek için yazılmamıştır.
Nihat’ın Fatih’e Mesajı: Nerdesn kanki?
Fatih’in Cevabı: derstym sen?
Nihat: kafedym..
Fatih: Gnç drgisinn son sayısnı gördnmü lan?
Nihat: yooo. Daha elime gçmdi! Ne var kiii
Fatih: sms konusnu işlemşlr bu ay
Nihat: Hadi yaaa! Ne yzmşlar peki!
Fatih: Gençler çok mesj çkiyrmş
Nihat: Eee nolmş yani
Fatih: Sosyoljk pskoljk açıdn flan filn inclemşlr
Nihat: Hadi canm snde! Konu mu lan şmdi bu
Fatih: Knu olmsa işlemzlr hrhalde
Nihat: Mesj çkmek nfes alp vrmek, yolda yürümk, ymek içmk gbi bişi olum. Bnun sayısı mı olrmuş…
Fatih: He lan! Aferin valla
Nihat: Baksana espri gldi aklma
Fatih: Sylesene lan!
Nihat: Nefes almanın ssylojisi incelnse o da kpak konsu olr dimi
Fatih: Ha ha ha haaa
Nihat: Pisikoljk nfes alma bozukluklarının insan sosyolojisi üzrinde ki etkileri
Fatih: Hah haaa! Yürümenn antropoljk açılmları
Nihat: siyasal tarihimze etkleri bağlamnda yiyeck ve içecklrimz
Fatih: Ni ha ha haaat ben var ya senn…
Nihat: Noldu lan
Fatih: Senn yüzndn derstn atldım…
Nihat: İyi yaa.. Kafeye gel o zman
Fatih: Bekle geliom. Hsabı ödrsn….
Mesaj Sayısı Muhabbete Göre Değişiyor 
Rıfat Canuylası – Selçuk Üniversitesi
Cep telefonunu kolaylık olarak görüyorum. Asla olmazsa olmaz olarak algılamıyorum. Çünkü teknolojinin insani ilişkileri sekteye uğrattığı aşikardır. Eski dönemlerde insanlar yıllar yılı sevdiğinden mektup beklerken şimdilerde geç atılan bir mesaj ayrılık sebebi olabiliyor. Sevgili sayısıyla doğru orantılı olarak artıyor attığım mesaj sayısı. 3 ise 30 4 ise 40 mesaj attığım oluyor :) Yokken ne kadar atıyorsunuz diye sorarsanız, bunu hiç tecrübe etmedim. Sizin için hepsinden ayrılabilirim ama. :)
Günde 100 Mesajı Geçiyor
Zeynep Ece İnanöz – İTÜ
Cep telefonum olmazsa olmazım diyebilirim. Gün içinde sürekli görüş alanımda olmasını sağlayacak kadar bağımlıyım. :) Attığım mesaj sayısına çok diyebilirim. 100’ü geçtiği oluyor, özellikle cuma günleri elhamdulillah. :)
Hattım da bir Allah’ım da.
Gökhan Buzer – Alemdağ Kur’an Kursu
Cep telefonunu sadece iletişim aracı olarak kullanmak gerekir diye düşünüyorum. Günde ortalama attığım mesaj duruma göre değişiyor, 40-50 kadar. Hattım da bir Allah’ım da.
Etrafımda Ayda Üç Bin Mesaj Atan Arkadaşlarım Var
Mehmet Erbil Özcan
- SMS (kısa mesaj atmak) sizin için ne anlama geliyor?
- Öyle bir an geliyor ki aramak neyse mesaj atmak da o oluyor tam o anda. Yani içinde olduğumuz duruma göre bir çeşit haberleşme aracı olarak kullanıyorum. Ayda ortalama 60-70 mesaj atıyorum.
- Telefonun ekranına bile bakmadan, iki üç iş arasında bile mesaj yazabilen birçok genç var. Sizce bir SMS hastalığına tutulduğumuz söylenebilir mi? (Bunu neye bağlıyorsunuz?)
Evet bunu bir hastalık olarak adlandırabiliriz. Hatta bir haber çıkmıştı galiba bir gencin aşırı mesaj yazmaktan dolayı parmaklarında kireçlenme olmuştu. :) Etrafımda da var ayda üçbin mesaj atan arkadaşlar. Bunu şirketlerin yaptığı sözde kampanyaların etkisinde kalan gençlerin tüketim çılgınlığı olarak düşünebiliriz.
Dil Susup Kalp Konuşunca, Mesajlaşmalar Başlıyor 
Esra Akbudak
- SMS (kısa mesaj atmak) sizin için ne anlama geliyor?
- SMS özellikle biz öğrencilerin vazgeçilmezlerinden biri. Genelde toplu haber verme merkezi olarak kullanmakla beraber, okul ve dolayısıyla sınıf bazında alınan kararları duyurma konusunda en işe yarar ve az zaman alan ve en hesaplı yöntemlerden... Kandil, bayram gibi özel günlerde mesaj trafiğinden dönen başımız aynı zamanda ibadetle geçirmemiz vakti mesaj yazmaya ayırmamıza neden olabilmekte :) Böyle günlerde hatırlanmak tabi ki çok güzel bir şey; ancak hatırlamamız gereken o kadar çok kişi var ki, üstesinden gelebilmek oldukça zor.
- Telefonla konuşmak yerine duygu ve düşüncelerinizi mesaj atarak iletmeyi tercih ettiğiniz oluyor mu? Oluyorsa, sizce bunun sebebi neler olabilir?
Olmaz mı, elbette oluyor. Bazen dilin ifade edemediği sözcükleri yazıya aktarmak çok daha kolay oluyor. Bunun da en hızlı şekli mesaj... Kalpten kalbe iletişimin yollarından biri de mesaj olabiliyor bazı zamanlar. Dil susar, kalp konuşur. Sözcükler anlamını yitirecekmiş gibi olur konuşulunca. Aktarılmak istenen sözler böyle zamanlarda sıcak bir mesaja dönüşebilir. Aşırıya kaçmamak şartıyla bu şekil mesajlar tebessümleri ve mutlulukları beraberinde getirebiliyor. Mesaj sayısı arttıkça bir alışılmışlık edasıyla onlar da anlamını yitirebiliyor bir yerden sonra.