Gönül iklimimizde güllerin açtığı bir mevsimde, üç ayların içindeyiz. Bu bereket dolu zaman diliminde olgunlaşan tefekkür ufkumuz, Ramazan-ı Şerif ile zirveye ulaşır. Ramazan ayı, bu mübarek ayların içerisinde açan nadide bir gül gibi kokusunu yayar etrafa. Mana çarkları dönerken kalplerde, Resul’ün rayihasını taşır etrafa. Bereket iklimi Ramazan’da paylaşmanın tadına varırız. Fitrelerimizi, zekatlarımızı gariplere, yoksullara, yetimlere ulaştırma çabasıyla bakınır gözlerimiz. Gün içinde yaşadığımız açlık, susuzluk manen bir huzur verir Müslümanın gönlüne. Af ve mağfiret kapılarının ardına kadar açık olduğu bu ayda mukabelelere iştirak eder, Kur’an-ı Kerim okur, Allah’ı anmakla sürur buluruz. Kadir Gecesi’nde gecelerimizi sabaha eriştirir, nemli gözlerle Hakk’ın rızasını talep ederiz. Bin aydan hayırlı bir aydır Ramazan, içerdiği anlamla diğer ayları da kuşatan, mebruk bir aydır. Vuslatın sırrını bağrında taşıyan, on bir ayın sultanıdır Ramazan. Hâl böyle olunca bir Ramazan şuuru, özel bir Ramazan hassasiyeti şart. Bizler de bu ayki dosyamızda Ramazan ayını işledik, birçok yönüyle ele almaya gayret ettik. Başı rahmet, ortası mağfiret sonu ise cehennemden kurtuluş ile taçlanan bu büyük nimeti neresinden ele alırsak alalım, kârdayız diye düşünüyoruz.