
BİR TEKLİF
Kudüs’ü daha yakından tanımanın başlangıç noktası, bu kadim şehrin tarihi serüvenini ve bugünlere nasıl geldiğini öğrenmekten geçiyor. Bu düşünceden hareketle, Kudüs Halkaları güzel bir fikir olabilir. Her şeyiyle ve sadece Kudüs’ü konuşmak için…
BİR TAVSİYE
İsrail’in kuruluş hikâyesini, o dönemin ve tarafların birinci elden şahitlikleriyle öğrenmek için ideal bir kitap var elimizde: Kudüs Ey Kudüs. Fransız yazarlar Larry Colins ve Dominique La Pierre tarafından kaleme alınan kitap, Kudüs’ün bugününü anlamaya giriş için elzem bir metin.
BİR HATIRLATMA
Rasûlullah Efendimiz de bize Kudüs’le ilgilenmeyi ısrarla tavsiye ediyor: “Oraya (Mescid-i Aksa’ya) gidin ve içinde namaz kılın. Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız, kandillerinde yakılmak üzere zeytinyağı gönderin.” (Ebû Dâvûd, Salat, 14)
(DETAYLI GÖRÜNTÜ İÇİN RESME TIKLAYINIZ)
1. Mescid-i Aksa
Hz. Süleyman’ın emriyle inşa edilen ve yapımı M.Ö. 957’de tamamlanan Beyt-i Makdis, bu dikdörtgen alanda kurulmuş geniş bir mabet kompleksiydi. Mescid-i Aksa, 144 bin metrekarelik bu alanın tamamıdır. Tarih içinde iki kez yıkılarak yağmalanan Beyt-i Makdis, Kudüs’ün M.S. 70’ten itibaren Roma İmparatorluğu’nun kontrolüne geçmesiyle, yerini kiliselere bıraktı. Hz. Peygamber ve ashabı, kıble Kâbe’ye çevrilmeden önce, en az 13 yıl boyunca Beyt-i Makdis yönüne doğru namaz kılarken de, bu alan Hıristiyanlığın mabetleriyle doluydu. Allah, Müslümanların yönünü Kudüs’e çevirerek, onların dikkatini Hz. Süleyman’ın manevi mirasına çekmiştir. Mescid-i Aksa kompleksinin İslâm’ın sembolleriyle donatılması, Hz. Ömer döneminde fethedilmesinden sonra 637’den itibaren olmuştur.
2. Kıble Mescidi
Bugün yaygın ve yanlış şekilde Mescid-i Aksa olarak bilinen bu yapı, Hz. Ömer’in Kudüs’ü fethettikten sonra inşa ettirdiği ahşap mescidin yerine yaptırıldı. Emevi Halifesi Abdülmelik’in başlattığı inşaat, oğlu Velid tarafından 705’te tamamlandı. Depremler ve doğal afetlerle harap olan orijinal bina, Fâtımî halifelerinden Zâhir Billâh tarafından bugünkü şekliyle nihai olarak inşa ettirildi. 1099’da Kudüs’ü zapteden Haçlı orduları, mescidi kiliseye çevirdiler. Selahaddin-i Eyyûbî’nin 1187’de Kudüs’ü fethiyle birlikte Kıble Mescidi, asli fonksiyonuna yeniden kavuştu. Selahaddin’in mescide bizzat hediye ettiği ahşap minber, 21 Ağustos 1969’da fanatik Hıristiyan Denis Michael Rohan’ın çıkardığı yangında kül olmuştur.
3. Kubbetu’s-Sahra
İnşası, Emevi Halifesi Abdülmelik’in emriyle 691’de tamamlanan Kubbetu’s-Sahra, bugün tamamen yıkılmadan ayakta kalan en eski İslâm eseridir. Altın kaplama kubbenin örttüğü alanda, Yahudilerin yeryüzündeki en kutsal mekânları olan ‘kaya’ yer alır. İbranice’de ‘Sela’ olarak isimlendirilen ve Yahudilerin kıblesi olan kaya, Hz. Süleyman’ın yaptırdığı Beyt-i Makdis’in merkezinde yer alıyordu ve oraya ancak en üst düzey din adamları (‘kohen’) girme hakkına sahipti. Bugünkü Yahudi inanışında da sıradan insanlar buraya giremezler. İslâm geleneğinde ise, Hz. Peygamber’in Mirac gecesinde Burâk adlı ilahi bineğe binerek, gökyüzüne bu kayanın üzerinden yükseldiğine inanılır.
4. Ağlama Duvarı / Batı Duvarı
M.S. 70’te Romalı komutan Titus tarafından Beyt-i Makdis’in nihai olarak yerle bir edilmesiyle birlikte Kudüs’te bulunan Yahudilerin tamamına yakını, dünyanın çeşitli bölgelerine dağıldılar. 4’üncü yüzyıldan itibaren kentte yeniden yoğunlaşan Yahudi nüfus, mabedin ayakta kalan batı yönündeki tek duvarını ibadet için ziyarete başladı. Burada yıkılan mabet için yakılan ağıtlar, zaman içinde mekânın “Ağlama Duvarı” olarak isimlendirilmesine neden oldu. Yahudiler, burada ibadet için resmi izni ise ancak Kanuni Sultan Süleyman döneminde alabildiler. Bugün 57 metre uzunluğundaki Ağlama Duvarı’nın çevresinde ve altında, Hz. Süleyman’ın yaptırdığı orijinal mabedin temellerine ulaşmak için kazılar devam etmektedir.
5. Kıyâme Kilisesi
Hıristiyanlık inancına göre, Hz. İsa’nın Kudüs kent merkezinde sırtına haç yüklenmiş olarak yürüdüğü “Çile Yolu”nun (‘Via Dolorosa’) sonunda yer alan Kıyâme Kilisesi, Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği ve göğe yükseltilmeden önce defnedildiği alan olarak bilinir. Kudüs’ün fethinden sonra kenti bizzat teslim almak için gelen Hz. Ömer, Kudüs Patriği Sophronius’un mihmandarlığında bu kiliseyi de ziyaret etmiştir. Ziyaret sırasında namaz vaktinin girmesiyle patriğin “Namazınızı burada kılın” teklifini geri çeviren Hz. Ömer’in gerekçesi dikkat çekicidir: “Ben burada namaz kılarsam, benden sonra gelenler burayı zorla camiye çevirir”. Bugün gerçekten de Hz. Ömer’in namazını eda ettiği kilisenin yanı başındaki alanda bir cami yer almaktadır.
6. Kidron Vadisi
Mescid-i Aksa kompleksini Zeytindağı’ndan ayıran bu vadi, Ölü Deniz yönüne doğru 32 kilometre boyunca uzanır. Yahudi inancına göre, kıyametin kopuşunu başlatacak olan sur, burada üflenecek, diriltilen ölüler de bu vadide toplanacaktır. Mescid-i Aksa’nın hemen alt kısmında Hz. Zekeriya ve Hz. Davud’nın ‘isyankâr oğlu’ Absolom’a nispet edilen türbeler yer alır. Kidron Vadisi, Doğu Kudüs’ün en önemli yerleşim birimlerinden Silvan Mahallesi’nin ortasından geçer. Yahudiler, “Davud’un kenti” olarak tanımladıkları mahalledeki Filistin nüfusunu bölgeden uzaklaştırmak için yoğun çaba göstermektedir. İsrail, Silvan’daki Filistinlilere ait çok sayıda eve el koyarak birçoğunu yıkmış, bazılarını da Yahudi yerleşimcilere tahsis etmiştir.
7. Zeytindağı
Yaklaşık 3 bin yıldan bu yana Yahudiler tarafından mezarlık olarak kullanılan Zeytindağı’nda en az 150 bin kabir bulunduğu tahmin edilmektedir. İsrail eski başbakanlarından Menachem Begin de özel vasiyeti üzerine buraya defnedilmiştir. Yahudi inancında, kıyametin habercisi olan ‘Mesih’ Zeytindağı’ndan Kudüs’e girecektir. Hz. İsa’nın yaşamındaki birçok sahne de Zeytindağı ve çevresindeki geçtiği için, bölge Hıristiyanlar açısından da oldukça önemlidir. Hıristiyan inancına göre, Hz. İsa Zeytindağı’nda ibadet ve dua ile meşgul olduğu sırada Allah tarafından elçilikle görevlendirilmiştir. Zeytindağı’nın üst kısmında, ünlü kadın sûfi Rabiatu’l-Adeviyye’ye nispet edilen bir türbe de yer almaktadır.
8. Gethsemane Bahçesi
İsmi, Hz. İsa’nın anadili olan Aramice’de “zeytin presleme” anlamına gelen “gat-smanim” tamlamasından türeyen Gethsemane Bahçesi, Hıristiyan inancına göre, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmek üzere yakalanmadan önce son gecesini geçirdiği yerdir. Bugün, Hz. İsa’nın “Çile Yolu”nda sırtında çarmıhla yürümeye başlarken dua ettiğine inanılan dört noktaya dört ayrı kilise inşa edilmiştir. Bu kiliselerden biri Gethsemane Bahçesi’nin kuzey yakasında bulunmakta ve içinde Doğu Hıristiyanlığı’nın Hz. Meryem’e ait olduğuna inandığı bir de kabir yer almaktadır. Dünya’nın en eski zeytin ağaçlarına ev sahipliği yapan bahçedeki 8 ağacın yaşının 950 dolayında olduğu belirlenmiştir.
9. Bâb-ı Rahme
Mezarlığı Kudüs’teki en eski Müslüman mezarlığı olan bu kabristan, Mescid-i Aksa’nın doğu duvarına bitişik olarak yer almakta ve Zeytindağı’na bakmaktadır. Kudüs’ün Müslümanlar tarafından fethinden sonra bölgeye yerleşen çok sayıda sahabi buraya defnedilmiştir; bunlardan en çok bilinenleri Şeddad Bin Evs ve Ubade Bin Samit’tir. İsrail’in 1967’den beri devam eden işgalinin neticelerinden biri olarak, bugün mezarlığa yeni defin yapılmamakta, ziyaretler de askerlerin gözetimi altında ve kısıtlı olarak gerçekleştirilebilmektedir. Mezarlığın bakım ve temizliği Filistinli gönüllüler tarafından yapılmakta, ancak İsrail buna da sıklıkla engel olmaktadır.