• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!
  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!
  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!
  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız
  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!
  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart
  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!
  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!
  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!
  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık
  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!
  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!
  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!
  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var
  • ANASAYFA
  • Yazı Atölyesi
  • Hamiyet

Hamiyet

04.02.2015 18:02
Yazı Atölyesi
5773
Metin Karabaşoğlu

Şubat 2015 Yazı Atölyesine Gelen En İyi Yazı

Yazı Hakkında Metin Karabaşoğlu`nun Yorumu:  Yaşadığın bir olaydan ve bu olayın senin dünyana taşıdıklarından hareketle bir yazı kaleme almışsın. Konu, hayatın içinden ve herkesi ilgilendiriyor; sorgulaman da ‘zulme’ ve ‘zalimliğe’ dair yeni ve özgün bir bakış içeriyor. Bütün bunlar, her ne kadar daha da iyi çalışılabilir durumda olsa bile, yazını ‘Ayın Yazısı’ adayları arasına almak için yeterli. Sabırla, gayretle daha da iyilerini yazmanı bekliyorum ama…

Ayşe Altın

Sokaktayım. Sorumluluğunu yerine tam getirememiş bir talebe endişesinde kafam, derse gitmek için gelecek otobüsümü bekliyorum. Özveri ile bize ayırdığı zamanını çalmış olmanın sıkıntısı, en çok içimi rahatsız ediyor. Öyle ya nihayetinde bir profesör ve belki şu zamanı benden çok daha iyi değerlendirebilecek birilerine verebilir.

Otobüs geliyor. İçerisinde benimle aynı yolu gidecek arkadaşımın gözlerini bulup selamlıyorum. Nihayet metroda bir kez de onunla kontrol ediyorum tembel metnimi. Aktarma istasyonuna geçiyoruz. Merdivenlerin bitiminde beynimi tüm düşüncelerden sıyırıp, elektrik verilmişçesine sarsan o görüntüyle karşılaşıveriyorum. Üç küçük çocuk. İkisi altılı yaşlarında, daha toplu ve uzun olanı ise dokuzlu yaşlarında. Birinin kolları kısa, birinin sadece terliği var çorapsız ayaklarında. Kolları kısa olan ve diğerinin ayağında o da yok. Kir var yüzlerinde, dağınık saçlarında, parçalanmış üstlerinde. Hemen kalabalıktan ayrılıveriyorlar. İşte herkesin dikkatini celbettiler. Çünkü hava alışılmışın dışında soğuktur ve fazlaca hazırlanıvermiştir pek göremedikleri bu ziyaretçi karşısında kalabalıklar. Kafamda M. Akif’in “Ya param olsaydı, ya hamiyetsiz olsaydım” dizesi geçit yapıyor. Dürtüyorum arkadaşımı hadi anlaşacak kadar konuşabilirsin, desene kimi kimseleri yok mu?

Kadifekale’ye gideceklermiş. Anne babaları Suriye’de imiş, para istiyorlar elbette Türkçe. Yerine size ayakkabı alsak olur mu? diyorum, hem karnınızı da doyururuz. -Sanki sizin ihtiyacınızı, yardım etmeye kuvveti olan bizler daha iyi biliriz gibi– Olur diyorlar. Ayağında terlik olan itiraz ediyor. Ben istemiyorum diye. Dediğimizde niçin, benim var ya işte diyor. Bu istemenin iffetine sahip çocuğun ruhu gönlümü taşırıyor.

Saate bakıyorum fazladan on beş dakikaya sahibiz. Zaten çalışmamanın suçu üzerimdeyken bir de geç kalmayı ekleyip gidemem derse. Tamam hemen ilk dükkandan alalım sonra gidelim derse diyoruz.-çünkü üzerimizde o kadar nakit yoktur.- Yolda terlikli olan kurtuluyor ısrarımızdan, kararlı elleri ceplerinde uzaklaşıyor. Diğer ikisiyle baş başayız. Bu çocukları hiç mi kimse görmedi, görünmez değillerdir. Zihnim vızır vızır. Büyük olan daha sakin ama diğerini zapt edemiyoruz. Yürüyen merdivenin başına tutunup öyle çıkıyor. Telefon dükkanlarına girip oyun oynuyor. Bu muzurluklar benim hoşuma gitse de insanların sesleri, sesleri kısılsa bakışlarının gürültüsü kesilmiyor. İlk dükkana giriyoruz derse çok az kaldı. Satıcı hemen eline geçirdiği ayakkabıları denetiyor. Küçüğü bulup getirmek bana düşüyor. Gelen geçenlerin bakışları, homurtuları sonra satıcının tavrı giydirirken, ayakkabısını gözetiyor fevri hareketlerle sanki pis bir kemiğe dokunuyor. Bunları ayırt ederken niçin bırakamıyorum hemen. Ona böyle davranmasına nasıl müsaade ediyorum. Başka dükkan çok uzakta hem küçüğü o zamana kadar yanımda tutabilir miyim? O kadar kısa zamanda oluyor ki bunlar. Ama işte ne gelen geçenin ne satıcının onları gözleriyle nefesleriyle incitmelerine engel olamıyorum. Büyük olana bir de ceket almalıyız, kısa kolları. Küçük olan çıkarken ben bunları istemiyorum bunun yerine para ver diyor tam da adamın bana tanımadığınız kimselere yardım etmeyin kızım bak gördün mü Allah bilir satacak bunları dediği sırada. Ben çocuğun karnını da doyurmuşken başka bir ihtiyacınız daha mı var diyemiyorum. Arkadaşım rahatsız olduğunu belirterek bizim maksadımız belli ne fark eder manasında bir şeyler söylüyor satıcıya. Geç kaldık, koşuyoruz. Çocuklar gerimizde kalıyor. Belki kaçıyorum. Yakama yapışmalarından mı korktum. Daha da ver demelerinden mi?

Derse biraz mahcup da olsa girebildim. Aklım çocuklarda, insanlarda, kendimde. Dayanamadım yanlış anlamayacağını bildiğim bir arkadaşıma anlattım. Bana Kur’an’da zalim kelimesi karanlık manasında kullanılır ya, insanın içindeki karanlığa atfedildiğini düşünürüm dedi. Ne an ama. Zihnimin münazarası durdu. Tam da deminde, oturdu kelimeler yerine. Satıcının, gelen geçenlerin, onlardan istifade edenlerin! sonra derse geç kalmayı ahlakına yediremeyip onlara bu şekilde davranmalarına müsaade eden benim içimdeki karanlık yerleri gördüm. Güneşe bakan kısımda olmayan her düşünce işte zalimliği içermiyor mu? Bir şekilde mimik ile ifade ile fikir ile zulmetmiyor muyuz bir diğerine yahut kendimize. Ahlak öğretilerimizin sıralanışı ne? Sadece o görüntüye dayanamayıp hamiyetime yakıştıramadığım için vicdanımı mı teskin ediyordum? Ahlak hepsini de beraberinde getirmiyor mu?

İnsan içini aydınlatmadıkça dışına ışık veremiyor demek ki. Karanlıkta kaldığı her an da zulme düşmekten kendini alamıyor. Aydınlık nedir peki nasıl ulaşılır? Aydınlık fıtrattadır. İlk safiyette. Ona da ancak sevgilinin ve sevgilisinin kelimeleri ile ulaşılabilir. Onları içmekle…

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Metin Karabaşoğlu

1964 yılında İzmir’in Tire ilçesinde doğdu. Yazı hayatı, ilkokuldan önce başladı. Ablasına bakarak yazmayı öğrendikten sonra yazdığı ilk yazısı, başlığıyla birlikte sadece iki cümleden ibaretti: “Allah kimleri sever? Allah doğru yolda gidenleri sever, eğri yolda gidenleri sevmez.” (Aradan geçen bunca zaman içinde yazdıklarıyla, hâlâ daha bu iki cümlenin açılımını yapmaya çalıştığını düşünüyor.)...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart

  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!

  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!

  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık

  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!

  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!

  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • Tümü

Benzer Yazılar

"İçindeki Editörü Kovmalısın"
Sadece yazı yolunun başın...
"Hiç Yoktan İyidir"
Neredeyse kırk senedir ya...
Bir Yaşama Biçimi Olarak Yazmak
Bir Yaşama Biçimi Olarak Yazmak
Eski zamanlarda bir tasav...
Yazdırmayı Seven Adam: Âsım`ın Ardından
Yazdırmayı Seven Adam: Âsım`ın Ardından
Sevgili gençler, geçtiğim...

Genç Dergisi 194. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

Kötülere Karşı Farkındalık Şart

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8431693

Bagamoyo Afrika... 4919463

Kasım Sayımız Çıktı! 3502143

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1188047

Bkz: Doğu Türkistan 480657

En Güzel Cuma Hediyeleri! 287776

10 Soruda Sen Kimsin? 276424

31.12.2024

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

01.12.2024

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

01.11.2024

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

02.10.2024

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

01.09.2024

GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

31.07.2024

GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

20.06.2024

Dertle Yüzleşince Dertler Yüzleşince

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2025 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS