
Saygı istiyoruz diyelim, her haltı işleyip bir yaptırım uygulamamak için… “Saygı” denilen o tanrıyı bulun getirin dünya insanlarına. Çünkü ona tapıyorlar.
Her şeyin suyunu çıkarıp posasını da çerçeveletip duvara asıyoruz. Öyle yapıyoruz. Ben saygının suyunu çıkarıp posasını duvara asacağım misal bu yazıda.
Benim yaptığımı onaylamasan da saygı göstermek zorundasın diyorlar. Saygıya bayılırım, dünyayı saygıya boğalım, yerler vıcık vıcık saygı olsun tamam ama bu mümkün mü? Bu insan doğasına ne kadar uygun... Küfürbazları, hakaretperestleri, kindarları niye “saygın” konumuna oturtuyoruz ki durup dururken. (Papanın örneğinden gidelim) Karşımdaki adam sülaleme ağız dolusu küfür ederken şapkamı çıkarıp “saygılar kubur ağızlı bahtsız adam, seni dünyadaki tüm sülalelerin, boyların ve soyların o betimlenemeyen iç gerilimini yutarak selamlıyorum” desem anlamsız olur. Karşımdaki genç uçurumdan atlamak üzereyken “gereğinin yapılmasını Azrail’e arz ediyorum, saygılarımla” diyerek ellerimi yanlarıma yapıştırıp beklemem mi gerekiyor? İnsanların kendi kendilerine işkence etmelerine “onun özgürlüğü benim özgürlüğümün başladığı yerde biter, beni kısıtlamıyor nasılsa” diyerek müdahale etmeyecek miyiz? İnsanlar hatalara balıklama atladığında bizim buna müsaademizin olmadığını, üzüldüğümüzü, dert edindiğimizi görmeleri gerekir. Uyuşturucu yüzünden yerde kıvranan birine “benim özgürlüğüme zerre halel getirmeden öldü saygıdeğer çocukmuş” mu diyeceğiz.
(Papa’dan panpa’lara geçelim) Sanırım tüm bunlar haşmetli liberallerin ponponlu lafları yüzünden. Bize bu dünyanın merkezinde değil kenarında/çevresinde olacaksınız dediler. Herkes çevreye kayınca merkez saygıdeğer canilere kaldı. Eşitiz, demokratik düzen böyle, herkes özgür olmalı diye diye ideallerimize sahip çıkma iddiamızı bıraktık, toplumun parçası olsak yeter haline geldik. İyilikler üretmek yerine üretilmiş iyilikleri alkışlamakla yetindik. Demokrasinin güzelliklerinden yararlanalım derken kötü demokrasi muhafızları haline geldik. İslami ideallerimizin; özgürlük laflarına, saygın neoliberal söylemlere bakarken saçları ağardı. Birisi ortaya “bırakınız yapsınlar” diye bir laf attı, bıraktık yaptılar… Çocukları da öldürdüler, Peygamberimiz’e de hakaret ettiler, hepimizi tek tek islamofobi isimli uçurumdan aşağıya da itekleyiverdiler. Birbirini yıkayan iki ele dönüşmesi gereken müminler birbirlerini kirletmeye devam ederek Batılıları haklı çıkarmaya devam ediyorlar. Aynı duvarın tuğlaları olacakken, küfrün molozu, tekfirin sıvası, ayrılığın cürufu olduk.
İçinizde hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun denir Kur’an’ı Kerim’de. Bir konum belirleme ve o konumu merkezileştirmedir bu. Yani merkezde birileri olsun, iyiliği, adaleti, hakkaniyeti emretsin, hatırlatsın. Merkezde birileri olsun ve bize hatırlatmaya yüzleri olsun diye tüm bunları önce kendi üzerlerinde uygulasın. Ama biz herkes kenarda olacak dedikleri için kenara çekiliyoruz gönüllüce. Kapitalizm oradan bizi alıp evimize bırakıyor. Evimizin yeri ise küreselleşme yüzünden her gün değişiyor.
Peygamber’e hakaret ifade özgürlüğüdür diyen ifade özgürlükçüsü vatandaşlarımız saygı bekliyorlar bakın hepimizden. Karikatüristleri öldüren adamların arkadaşları saygı bekliyor. Peygamber’e hakaret edenler saygı bekliyor. İslam adına kendinde terör estirme hakkı bulan gençler saygı bekliyor. Müslümanları toptan terörist ilan edenler saygı bekliyor. Yerde kıvranan Fransız Müslüman polisin ailesi saygı bekliyor. Ölen karikatüristlere “oh olmuş” diyenler saygı bekliyor. Batı’nın eline sürekli koz verenler saygı bekliyor. Oryantalistler, liberaller, solcular, teröristler saygı bekliyor. Savaş baltalarını duvardan indiren Pegida saygı bekliyor. Saygının kendisi bile saygı bekliyor. O zaman barış istiyoruz falan demeyelim. Çünkü barış için insanların yumuşaması, affetmesi, sevmesi gerekir. Saygı istiyoruz diyelim, her haltı işleyip bir yaptırım uygulamamak için… “Saygı” denilen o tanrıyı bulun getirin dünya insanlarına. Çünkü ona tapıyorlar.
Ve ben maske haline gelen saygıya saygı duymuyorum artık. Dünyanın merkezine yerleşme ideali olanların teröre de o yozlaşmış saygıya da ihtiyacı yok bence.
Ne demişler, kavganın şekli ahlaksızsa, haklılığını kaybeder. Saygınlığını da….