• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!
  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!
  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!
  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız
  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!
  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart
  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!
  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!
  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!
  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık
  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!
  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!
  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!
  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var
  • ANASAYFA
  • Bir Soru Bir Cevap
  • Mü`minin Kulluk Hayatı

Mü`minin Kulluk Hayatı

22.10.2014 13:50
Bir Soru Bir Cevap
5353
Osman Nuri Topbaş

Efendim; ilâhî rahmet, mağfiret ve bereket mevsimi olan bir Ramazân-ı Şerîf’e daha kavuştuk. Peki, bu mübârek günlerde, bir mü’minin nasıl bir kulluk hayatı yaşaması lâzım geldiği hususunda bizlere neler söylemek istersiniz?

enâb-ı Hak, âyet-i kerîmede:

“Sana yakîn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine kulluk et!” (el-Hicr, 99) buyurmak sûretiyle, Rasûlullah Efendimiz’in şahsında bizlere, son nefesimize kadar kulluğu îtinâ ile yaşamamızı emir buyurmaktadır.

Zira Cenâb-ı Hakk’a kulluk, hayatın sadece belirli dönemlerine mahsus ve zaman zaman îfâ edilen bir vazife değildir. Aksine, âyet-i kerîmede buyrulduğu üzere, son nefese kadar hayatın her ânında yaşanması gereken bir mükellefiyettir. Dolayısıyla mü’min, Ramazan iklîminin bu mağfiret günlerini, bulunmaz bir hazine kıymetinde telâkkî edip kulluktaki gayretini artırmalıdır. Fakat Ramazan’ın gönül feyzini bütün bir yıla taşıyıp kulluk hayatını istikâmet üzere yaşamaya çalışmalıdır.

İstikâmet ise; Allah ve Rasûlullah muhabbetini gönülde dâimâ canlı tutarak, hayatının her safhasını Kur’ân ve Sünnet ölçülerine göre düzenlemek, dünyanın nefsânî zevklerinden uzaklaşıp esas hayatın âhiret hayatı olduğu şuur ve idrâki içinde, takvâ üzere bir kullukta bulunmaktır.

Meselâ Âlemler Sultânı Efendimiz , geçmiş ve gelecek bütün günahları bağışlanmış olduğu hâlde, geceleri sabahlara kadar gözyaşları içinde namaz kılmış ve istiğfar etmişlerdir. Kalbine indirilmiş olan Kur’ân-ı Kerîm ile bütün insanlığı hidâyete dâvet ederken, İslâm’ın nasıl yaşanacağını, emsalsiz örnek şahsiyetiyle ümmetine bizzat tâlim buyurmuştur. Omuzlarında bütün bir insanlığın mes’ûliyetini taşırken bile, hiçbir zaman hizmetten geri kalmamıştır. Mescid yapılırken mübârek sırtında taş taşımış, arâziye çıktıklarında yemek pişirilmesi için odun toplamışlardır.

Bedir Harbi’ne giderken de üç sahâbî ile nöbetleşe bir deveye binmiş, kendi haklarını ısrarla O’na ikrâm etmek isteyen sahâbîlerine şu eşsiz mukâbelede bulunmuştur:

“–Siz yürümeye benden daha tahammüllü değilsiniz. Ayrıca ben de sevap kazanma husûsunda sizden daha müstağnî (ihtiyaçsız) değilim.” (İbn-i Sa’d, II, 21; Ahmed, I, 422)

Şunu aslâ unutmamak gerekir ki, peygamberler ve onların bildirdikleri dışında hiç kimsenin son nefeste îmanla gidebilme teminâtı yoktur. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadîs-i şerîflerde, Cehennem’e bir karış kala ilâhî rahmete mazhar olanlar ve bunun aksine, Cennet’e bir karış kala ilâhî azâba dûçâr olanlar haber verilmektedir. Mesela Bel‘am bin Bâûrâ bunlardan birisidir. Nitekim o, Levh-i Mahfûz’a bakıp onu okuyacak makâma ermişti. Duâları makbul bir kimse idi. Fakat daha sonra nefsine meyletti ve neticede ebedî hüsrâna uğrayanlardan oldu.

Bu hâdise Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle bildirilir:

“Onlara, şeytanın peşine taktığı ve kendisine verdiğimiz âyetlerden sıyrılarak azgınlardan olan kişinin hâdisesini anlat. Dileseydik onu âyetlerimizle üstün kılardık; fakat o, dünyaya meyletti ve hevesine uydu. Onun hâli, üstüne varsan da, kendi hâline bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumu gibidir…” (el-A’râf, 175-176)

Bu sebeple, âhiretleri hakkında ilâhî teminat altında bulunan peygamberler dahî, bu hususta “havf ve recâ / korku ve ümit” duyguları arasında dâimâ ilâhî rahmete sığınmışlardır. Meselâ Cenâb-ı Hakk’ın Halîl’i/dostu olan İbrahim u;

“(Yâ Rabbi! Kulların) diriltilecekleri gün beni mahcup etme!” (eş-Şuarâ, 87) niyâzında bulunmuştur.

Yine “Aşere-i Mübeşşere”, yani daha dünyada iken Cennet’le müjdelenen sahâbîlerden hiçbiri, ibadet ve kulluklarında aslâ gevşeklik göstermemiş, aksine her geçen gün gayretlerini daha da artırabilmenin azmiyle örnek bir kulluk hayatı sergilemişlerdir.

Rasûlullah r Efendimiz’in;

“–Selmân bizdendir, Ehl-i Beyt’tendir!”1 buyurmak sûretiyle taltif ettiği Selmân t’ın başından geçen şu hâdise, ne kadar ibretli ve mânidardır:

İki kişi Hazret-i Selmân’a selâm verip:

“–Sen Rasûlullah ’in sahâbîsi misin?” diye sormuşlardı. O da:

“–Bilmiyorum.” cevâbını verdi.

Gelenler, acaba yanlış birine mi geldik diye tereddüt edince Selmân sözlerini şöyle tamamladı:

“–Ben Rasûlullah ’i gördüm, O’nun meclisinde bulundum. Ancak Allah Rasûlü’nün asıl sahâbîsi, O’nunla birlikte Cennet’e girebilen kişidir.”

Yani kişinin gerçek mânevî kıymeti, âhirette belli olacaktır. Bu yüzden kula düşen; hangi mânevî makam ve mevkîde bulunursa bulunsun, hiçlik ve acziyet hissiyâtı içinde kullukta gayret etmektir.

Daha bunlar gibi pek çok misal saymak mümkündür. Son olarak Kays bin Ubâd t’ın naklettiği şu hâdiseyi zikredelim:

“Medîne Mescid’inde oturuyordum. (Aralarında bulunduğum insanlar içinde Peygamber r Efendimiz’in ashâbından bâzıları da vardı.) O esnâda yüzünde huşû eseri görülen bir zât içeri girdi. Cemaat:

«-Bu, Cennet ehlinden bir zâttır!» dediler.

Bu zât, câiz olacak kadar kıraatte bulunarak hafifçe iki rekât namaz kıldı, sonra da çıkıp gitti. Ben de onu takip ettim. Kendisine:

«-Sen Mescid’e girdiğin vakit insanlar; senin Cennet ehlinden bir zât olduğunu söylediler.» dedim.

Bunun üzerine şöyle buyurdu:

«-(Sübhânallâh!) Vallâhi hiç kimseye bilmediği bir şeyi söylemesi yakış­maz. Bunu niçin söylediklerini sana anlatayım:

Ben Rasûlullah Efendimiz zamanında bir rüyâ gördüm ve onu Efendimiz ’e anlattım. Kendimi bir bahçede gördüm. (Burada bahçenin genişliğini, yeşilliğini ve güzelliğini anlattı.) Bahçenin ortasında demirden bir direk vardı. Alt kısmı yerde, üst kısmı gökte idi. Tepesinde bir kulp vardı. Bana:

“–Direğe çık!” denildi. Ben:

“–Yapamam!” dedim. Hemen bir hizmetçi gelip elbisemin arkasından tu­tarak kaldırdı, ben de tırmandım, tâ direğin en üstüne çıktım ve kulpa yapıştım. Bana:

“–Sıkıca tut!” denildi. Kulp elimdeyken uyandım. Bu rüyâyı Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’e anlattım. Allah Rasûlü :

“-O bahçe İslâm’dır. Bu direk de İslâm’ın direğidir. Kulp da Urve-i Vüskâ’dır (yani sapasağlam îman ve İslâm kulpudur). Sen ölünceye kadar İslâm üzere olacaksın!” buyurdular. Bu adam da Abdullah bin Selâm’dır».” (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 19; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 148)

Diğer bir rivâyete göre Rasûlullah Efendimiz:

“Abdullah, Urve-i Vüskâ’ya sıkıca yapışmış vaziyetteyken ölecek!” buyurmuşlardır. (Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 149)

Abdullah , Efendimiz ’in kendisine verdiği müjdeye güvenerek hiçbir zaman rehâvete kapılmamış, aksine sağlam bir irâde ile gayretini daha da artırmış, İslâm’ın sapasağlam kulpuna sıkıca sarılmış ve bu bağlılığını hiçbir zaman zayıflatıp gevşetmemiştir.

Velhâsıl bizler de bu mübârek günleri Cenâb-ı Hakk’a yakınlaşmak için bir fırsat bilmeli ve kulluk gayretlerimizi daha da artırmalıyız.

Nitekim Şâh-ı Nakşibend, Allah dostlarından bir zâtın şu sözünü nakletmişlerdir:

“Eğer velî, bir bahçeye girse ve ağaçların her bir yaprağı ona «Ey Allâh’ın velîsi!» diye nidâ etse, onun, zâhiren ve bâtınen o sese iltifat etmemesi lâzımdır. Bilâkis her an kulluk, takvâ ve tazarrû hâlini daha fazla artırmaya gayret ve titizlik göstermelidir.

Bu makamda kemâl mertebesi, Hazret-i Muhammed Mustafâ Efendimiz’e muhsustur. Rasûlullah her ne kadar pek çok ilâhî nîmet ve ikrama nâil olsalar da, yine kulluk, ilticâ ve tazarrû hâllerini artırır ve bu hususta; «Şükreden bir kul olmayayım mı?» buyururlardı. (Buhârî, Teheccüd, 16)

Cenâb-ı Hak bizlere, bu dünyada erişebileceğimiz en yüksek pâye olan “Hakk’a kulluk”ta son nefesimize kadar istikâmet üzere olmayı nasip ve müyesser eylesin!..

Âmîn…


1- Hâkim, III, 691/6541; Heysemî, VI, 130; İbn-i Hişâm, III, 241; İbn-i Sa‘d, IV, 83.

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Osman Nuri Topbaş

1942 yılında İstanbul Erenköy’de doğdu. Babası Musa Topbaş, annesi de H. Fahri Kiğılı'nın kerîmesi Fatma Feride Hanım’dır. İlk eğitimini Erenköy Zihni Paşa ilkokulunda tamamladı. İlkokul yıllarında özel Kur’an eğitimi aldı. 1953 yılında İstanbul İmam -Hatip Okulu’na girdi. O yıllarda bu okul, Osmanlı’nın ulu çınarlarının bakiyyeleri sayılan M. Celaleddin Ökten, Mahir İz gibi üstadların, Nureddin Topçu gibi Bat...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart

  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!

  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!

  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık

  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!

  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!

  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • Tümü

Benzer Yazılar

Niyetlerimiz Hâlis Olsun
Niyetlerimiz Hâlis Olsun
Muhterem Efendim, bir müs...
Huzurlu Aile Yuvası
Huzurlu Aile Yuvası
Ailede huzur için nelere ...
İslâmofobi Değil, İslâm Fazîleti
İslâmofobi Değil, İslâm Fazîleti
Bugün dünyada "İslâmofobi...
Eşitlik Maskesiyle Kadın İstismârı
Eşitlik Maskesiyle Kadın İstismârı
Son yıllarda önce "Kadın ...

Genç Dergisi 194. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

Kötülere Karşı Farkındalık Şart

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8431320

Bagamoyo Afrika... 4919180

Kasım Sayımız Çıktı! 3490754

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1187334

Bkz: Doğu Türkistan 433535

En Güzel Cuma Hediyeleri! 287488

10 Soruda Sen Kimsin? 275897

31.12.2024

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

01.12.2024

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

01.11.2024

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

02.10.2024

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

01.09.2024

GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

31.07.2024

GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

20.06.2024

Dertle Yüzleşince Dertler Yüzleşince

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2025 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS