Bu ay Lübnan’a uzanıyoruz. Beyrut’u ve Ortadoğu müziğinin ana vatanı sayılan toprakları bağrında tutan ülkeye… Ocak ayında Türkiye’de bir Rabia Oratasyonu gerçekleştirilmişti. Dünyanın dört bir tarafından gelen sanatçılarla Mısır, Suriye, Filistin gibi ülkelerdeki savaşlara ve insan ölümlerine dikkat çekip oradaki kardeşlerimizin yanında olduğumuzu göstermek için yapılan bu organizasyona Lübnan’dan katılan Abdallah El Zohbi ile Lübnan müziğine ve komşusu Filistin’e bakış açılarını içeren kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
ncelikle seni kısaca tanıyarak başlayalım.
Adım Abdallah El Zohbi. 24 yaşındayım. Lübnanlıyım, müzikle ilgileniyorum ve bir yandan da mimarlık fakültesinde okuyorum. 17 yaşında Siba grubuna katılarak tüm dünya insanlarına mesajlarımı ulaştırma imkanı buldum. Sesimi kullanarak kendi ülkem ve Özgür Kudüs için insanlara sesleniyorum.
Biz seni Türkiye’deki Rabia Oratasyonu vesilesi ile tanıdık. Nasıl karar verdin bu organizasyona katılmaya?
Rabia Oratasyonu’nu ilk duyduğumda, oradaki insanların durumlarını idrak etmeme vesile oldu. Benim ülkemde, Lübnan’da, bir zamanlar böyle durumlarla biz de karşı karşıyaydık. Dolayısıyla ben de kendi sanatımı kullanarak diğer ülkelerde yaşayan insanlara önemli mesajlar verebileceğimi düşündüm ve bu şekilde bu organizasyona dahil oldum.
Biz bu organizasyon vesilesiyle seni tanıdığımız için mutluyuz. Gelelim Lübnan müziğine. Ben Lübnan müziğinden bahsettiğimde aklıma ilk gelen Fairuz oluyor. Galiba Lübnan’ın en çok tanınan müzisyenleri de onlar. Filistin ve diğer savaş bölgeleri için şarkılar söylüyorlar. Sana göre Lübnan müziğinin İslami bir bakış açısı var mı?
Fairuz buranın politik açılımından çok uzakta. O daha ziyade Arap meseleleri hakkında şarkı söylüyor. Her türlü insani mesajı veren tüm sanat dallarına karşı büyük bir saygımız var. Lübnan’da İslami müzik yayını yapılıyor fakat ne yazık ki pek popüler değil burada. Sonuç olarak müzik ve sanat kendi mesajınızı insanlara ulaştırmak için bir araç ve sanatsız bir kültürün hayatta kalması mümkün değil.
Peki Ortadoğu’da yani savaş bölgesinde yaşıyor olmanın müziğin gelişimine katkı sağladığını düşünüyor musun? Filistin’de, Lübnan’da müzik, tiyatro, sinema gibi sanat dallarında çok başarılı ürünler çıkıyor ortaya. Ortadoğu fikirlerin daha çok gelişmesi için iyi bir ortam mı sana göre?
Elbette, sanat devrimden ve savaştan ciddi ölçüde etkileniyor. Doğudan batıya doğru gidildikçe son zamanlarda sanatçılar savaş ve devrim olan ülkelerdeki insani durumlar hakkında yazıp çiziyorlar. Müzisyenlerin melodilerinde bile değişiklik görebilirsiniz. Ben sanatın farklılık oluşturmak ve bunu insanlara gösterebilmek için çok sağlam bir araç olduğunu düşünüyorum ve resimle, müzikle, kısacası tüm sanat dallarıyla yaşadığımız dünyayı çok daha iyi bir yer haline getirebileceğimizi biliyorum.
Son olarak Lübnan halkının geçtiğimiz ay komşu ülke Filistin’de yaşanan katliama bakış açısını sormak istiyorum.
Hepimiz daha önce olduğu gibi bu durumda da Gazze’nin yanındayız. Lübnan İsrail’e karşı çok defa savaşa girmiş bir ülke, en son 2006 yılında İsrail aleyhine savaştık. Dolayısıyla Lübnan’daki tüm farklı politik görüşe sahip insanlarla birlikte İsrail’e karşı her durumda Gazze’nin yanındayız.
Çok teşekkür ederim röportaj için. İnşallah bir sonraki Rabia organizasyonunda tekrar görüşürüz, müziğinin ve başarılarının devamını diliyorum.
Ben teşekkür ederim. Bu vesile ile yeni Cumhurbaşkanınız için sizleri tebrik ediyorum. Türkiye Ortadoğu’da çok daha büyük işler yapacak inşallah.