Hangi güzel kılmadı ki onu; sarıldığında hangimizi güzel kılmadı ki o…
Sen ey sabah namazı güzelliği, kaplar mısın bütün genç yürekleri. Geliyorsun her sabah sektirmeden, küsmeden, darılmadan. Seni kaçıranlar olduğu gibi seninle ömrü boyunca hiç tanışamayanlar, seni tadamayanlar dahi var aramızda. Ey günün talealbedru’su, ey sessiz tomurcuk, ey badısaba serinliği, ey insanın tazeliği; sen ki herkese her inse yakışırsın lakin en çok da bir gencin alnına ve o güzeller güzeli Cemal ve Celal Sahibini tesbih eden dudaklarına yakışırsın.
O gençler o sabah namazını kılmasalar bir anda yaşlanıverirler. Seni bilenler, ey Rabbim, o namazı kılmadan edemezler ve hep genç kalırlar o secdeyle. Yaşları kimisinin 70’tir kimisinin 17! Tenlerinden yeni doğmuş bebek ile ölmek bilmeyen bir şehidin kokusu arası bir koku yayılır! Ölümsüzlük fışkırır kıyamlarından.
Göklerin kapıları o namazla açılır. Işık, yolunu o namazla bulur. Gün onunla doğar. Rahman’ın güneşi ufuklarda onunla belirir. Kuşatır tüm iklimleri. Durdurulamaz bir namazdır sabah namazı. Binbir müjdeyle geliverir. Bütün güzeller onu kuşanarak yürüdüler karanlığın üstüne. Boğdular karanlığı. Hangi güzel kılmadı ki onu; sarıldığında hangimizi güzel kılmadı ki o… Hepsi onunla er oldular Hak yolunda. Farzı İhlas sûresi, sünneti Kevser sûresi gibidir. En kısa namazdır ama tadı kalbin damaklarında en kalanıdır. O tadı alanlar için sabah namazına kalkmak zor değildir. Suda boğulmakta olanın uykuyla münasebeti gibidir onların uykuyla münasebeti. Sevgiliye sarılmaya koşar gibi koşarlar sabah namazına. Safta ilk safı kaparlar. Aşık geri durabilir mi hiç sevgiliden.
Cenneti kalbinin sağına almaktır, cehennemi soluna. Sırat köprüsünden yürümen; köprüden geçişini ise Rabbimizin seyrediyor olduğunu hissetmendir.
Aşkı çıkarıp kınından çifte su vermektir sabah namazı. Ölümü öldüren, korkuları korkutan namaz. Şah-ı namaz! Diriliş namazı. O güzel namaz sonrası o ölmez aşıklar sevgiliden bahseden cümlelerden, kelimelerden okurlar.
Devletimiz o namazla kurulur. O namaz olmadan gelecek devlet yerin dibine batsın?
Onda uyuyan şekavet uykusundadır diye buyurmuşlar Efendimiz. Gaflet demiyor, eşkıyalık uykusu buyuruyorlar. Uyumak gibi pasif görünümlü bir eylemi eşkiyalığa dönüştüren bir namazdır güzeller güzeli sabah namazı. Şeytanın insanda konaklamasına engel olmaktır sabah namazına uyanmak. Sabah namazı için abdest alınca güzel mü’minler genizden girip nefesimize kadar sızan şeytanı kovmuş olurlar. Sağanak yağmur gibi rahmet yağar, şeytanlar kaçarlar sabah namazı ile. Abdest ile namazın kapısı açılır. Namaz kılman ile Rabbinin kapısı açılır. Rabbin kapısı açıldıktan sonra bütün kapılar senin. Ballar balını bulduktan sonra kovanın yağma olsun, kârdan zarardan geç; dükkanın yağma olsun isterse. Canlar canını bulmuşsun; canın yağma olsun isterse.
İlm, haya, edeb ve haşyetullah ile kılınır o güzellik. Karnını doyuranların değil gönlünü doyuranların namazıdır sabah namazı. O namazın güzelliğini bir kişi geç öğrense, fark etse kılamadığı her sabah namazı için başını taştan taşa vurur. Rabbim hiçbir genci o güzellikten mahrum etmesin! (Amin!)
* Üstad Sezai Karakoç’un şiir kitaplarının toplamı olan Gündoğmadan isimli eserin ismi “Gün doğmadan neler doğar/ Gün doğmadan Şehzadebaşında” dizelerinden gelir.