Dijital dünyadaki kişisel güvenliğimize zaman zaman bu sayfalarda değiniyoruz. Her geçen gün internetin daha da yaygınlaşması ile birlikte kişisel verilerimiz daha büyük tehlikelere maruz kalıyor. Amerika’daki Ulusal Güvenlik Ajansı’nın PRISM dinleme skandalının üzerinden henüz bir yıl geçti. Ve ülkemiz geçtiğimiz ay bir başka skandalla çalkalandı. İddialara göre Almanya istihbaratı 2009 yılından beri Türkiye’yi gizlice dinliyor.
Üstelik Almanya Hükumeti sözcüsü “Türkiye’yi dinlememek için deli olmak lazım.” diye açıklama dahi yapıyor.
Devletlerin bile dijital güvenliği böylesi tehlikeler altındayken şahısların gizliliği nasıldır, tahmin etmek zor değil. Peki, önlem alıyor muyuz?
Örneğin dijital verilerin izlenmesi endişesiyle Rusya, 2013 Temmuz ayında istihbarat servisi için 20 adet elektrikli daktilo siparişi verdi. Hassas belgelerin daktilo ile yazılması ve böylece izlenebilmesinin engellenmesi umuluyor.
Gerek devletimizin, gerekse bizlerin dijital saldırılara ve izlenmeye karşı önlem almamız gerekiyor. Bunun için ülkemizde siber ekiplerin yetiştirilmesi ve lisanslanması devletimiz tarafından son yıllarda uygulanmaya başlandı. Bizlerin ise yapması gereken çok basit:
Mümkün olduğunca hassas verilerimizi dijital ortamlarda paylaşmamaya dikkat etmeliyiz. Bazen özellikle sosyal medyada rahat bir şekilde paylaşımlar yapabiliyoruz. Ancak unutmamak gerekir ki, sorun olarak görmediğimiz bir şey ilerde başımıza olmadık işler açabilir. Büyükler boşuna dememiş: “İki düşün, bir söyle.”
Bizler ne kadar bu konuda hassas davranır ve bilinçli olursak, hem kendimizi hem de devletimizi bu mecrada o kadar koruyabiliriz.
Bu arada merak edenler için dünyada gerçekleşen siber saldırıların anlık olarak gösterildiği bir site mevcut. map.ipviking.com sitesine girdiğinizde göreceksiniz ki resmen büyük bir savaş yaşanıyor. Özellikle de Çin-ABD arasında karşılıklı saldırılar hiç eksik olmuyor.