‘İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse ötekine sağır’
İsmet Özel
Televizyon izleyicileri neden başka ülkelerdeki zorluklar içinde yaşayan insanlara kayıtsız kalıyorlar?
Geçtiğimiz aylarda İngiltere’de bulunan East Anglia Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırma bu sorunun cevabını belirledi. Çünkü izleyiciler haberlerde ardarda eklenen görüntüleri içselleştiremiyor, bunun yerine, belgesel, haber program gibi konuları daha derinlemesine ele alan programlardan etkileniyorlar.
Araştırmayı yöneten Dr. Martin Scott, İngiltere ekranlarında, felaketler ve çatışmalar sonrasında meydana gelen problemlerin nasıl ele alındığını inceleyerek işe başladı. Araştırma için üç aylık periyotlarla yüzden fazla insanla röportaj yapıldı. Ayrıca grubun yarısı, haberler dışındaki kaynaklardan takip ettikleri olayları günlük olarak kaydederek değerlendirmeler yaptılar.
Sonuçlara göre, örneğin haberlerde izlenen Afganistan’daki çatışmalar ve Madagaskar’da yaşanan şiddet olayları objektif birer bilgilendirme olarak algılanmış, duygusal bir etki oluşturmamıştı. Hatta katılımcılar, haberlerin onların duygularını belli bir şekilde yönlendirmeyi amaçladığını belirterek eleştirilerde bulunmuşlar, kendilerini duygusal olarak kapatmışlardı.
Bunun aksine, Gazze’de yaşanan şiddet ve Kongo’da devam eden çatışmaları konu alan belgesel programını izlediklerinde, olayları yaşayan insanlar hakkında daha duyarlı değerlendirmeler yapmışlardı. Ayrıca, genç ve erkek katılımcılar farklı birçok yönden izledikleri görüntülerin kendilerini etkilemediğini söylerken yaşlı ve kadın katılımcılar daha duygusal cevaplar vermişlerdi..
Medya konusunda uzman olan Dr. Scott, iki dakikalık haberlerin aksine, belgesellerin ve haber programlarının daha geniş ve derinlemesine bir perspektif sunarak izleyiciye empati kurma imkanı verdiğini belirterek sonuçları şöyle değerlendirdi:
“Eğer medyanın insanlar arasında uhuvvet ve dayanışmayı destekleyen bir rol oynamasını istiyorsak başka ülkelerde yaşayan insanların haberler dışındaki programlarda da (belgeseller, dramalar, trajikomik tiyatrolar, haber programları vb.) konu edilmesi önceliğimiz olmalıdır. Çünkü, ancak haberlerde kısaca özetlenen konuların ötesine geçerek hakkıyla bilgilendirme yapılabilir. BBC televizyon kanalının evrensel amacı, dünyayı İngiltere’ye getirmektir ve bu amaca sadece haberlerle ulaşmak mümkün değildir.”
Araştırmanın hatırımıza getirdiği bir isim olan Amerikalı muhalif yazar Susan Sontag, ‘Başkalarının Acısına Bakmak’ isimli kitabında, medyanın fotoğraflar ve görsellik aracılığıyla insanların dimağını nasıl uyuşturduğunu ve duyarsızlaştırdığını eleştirel bir dille anlatmıştı. İnsanların, ellerinde bir içecekle oturdukları koltuktan seyrettiği kanlı görüntüler, günün belli saatlerinde tekrarlanan reklamlar kabilinden sıradanlaştıkça, insanlığın ruhunda yavaş yavaş ölen şey nedir? Çaresizlikle karışık bir vicdan azabı, ilerleyen fotoğraflar boyunca yerini hissizliğe bıraktığında, beynimiz aktif bir düşünce ağı kurarak değerlendirme yapmak yerine pasif bir teslimiyetle şekil almaya hazır demektir.
İnsan, medyanın hem konusu hem de muhatabı olarak ironik bir konumdadır. Yeryüzünde meydana gelen bütün olayların en hızlı şekilde kendisine ulaştırılması ile varlığı önem kazanırken, bilgilendiği meselelere müdahale edemeden ve eli kolu bağlı bir acziyet içinde hayatına devam etmek zorundadır.
Kendi dinimizden ya da kendi milletimizden olan insanların problemleri moralimizi ve hayata bakışımızı negatif yönde etkiliyor, acıları ruhumuza yansıyor. Bu noktada, “dua müminin silahıdır” düsturu tutunabileceğimiz en önemli çarelerden biri... Kulağa çok sıradan mı geliyor, zaten hep dua ediyoruz mu deniyor? Belki de problem dualarımızın kalitesinde... Duaya yönelen kalbimizin kıvamına, endişemizin derinliğine ya da dua edebimize yeniden dönüp bakmalı belki de. Yani kendimize...
Ortak hiçbir bağımız olmasa da insan olmak bizi aynı paydada eşitlemez mi? Son düşürülen Malezya uçağında ölenlerin içinde konferansa giden yüz kadar ünlü doktor bulunduğu açıklandı. Ölümleri neye yaradı? Filistin kan kaybediyor, Irak, Mısır, Suriye yok oluyor, ölümler günlük ekmek satışları kadar sıradanlaştı. Neden? Çünkü ben var olacağım, sen yok olacaksın! İnsanoğlu öldürmeden yaşayamıyor, ne zamanlardayız ya Rabbi... Diğer tarafta, vicdanı körelen, önemsemeyen ve kötüye kötü diyemeyen seyirci bir insanlık kitlesi...
Yoksa aynı gemide olduğumuzu unutuyor muyuz?
15 Ocak 2015, Dr. M. Scott, East Anglia Üniversitesi, İngiltere, Media, Culture & Society Dergisi, www.sciencedaily.com