
Her yıl farklı özellikleri ile gündeme gelmesine ve bu duruma soğuk yaklaşmış olmamıza rağmen, bu yıl 1 Mayıs’ta biz de meydanlarda olmaya karar verdik. Hazır tatil gününe de denk geldi. Öyleyse, bu bayramı en anlamlı şekilde kutlayacağız. Sizi de bekleriz.
Çıkışı, gelişmesi ve yıllar içinde yüklendiği işlevi nedeniyle bize uzak duran 1 Mayıs, bu yıl bize de yaklaştı. Bizi de içine alacağa benziyor. Zira sevgili peygamberimizin “Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonunda günahlardan azat olmak” olarak tanımladığı rahmet ayının en güzel ve temel müjdecisi RECEP ayı, teşrif buyurdu.
“Recep şehrullahtır (Allah’ın ayı )” buyuran Hadis-i Şerif, bize başkalarıyla aynı amaca yönelik olarak olmasa da, ayakta - kıyamda olmayı emrediyor. Biz günün akşamında, birilerinin kırıp döktüğü yerlere ait haberlere odaklanmak yerine, rağbetimizi ve teveccühümüzü rıza-ı ilahiyeye hasrederek kıyamda olacağız.
Evet, biz de o gün Allah’ın mescidi olan tüm yeryüzünde, ama O’na olan kulluk nişanesi ve yeniden bir diriliş ve kararlılık alameti olarak meydana ineceğiz. Elbette aynı günü paylaştıklarımızla bazı farklılıklarımız olacaktır:
- Biz bağırmayız. Zira yüksek sesle dua eden bir sahabeye Allah Rasulü; “Sakin ol! Sen sağır birine seslenmiyorsun!” uyarısında bulunmuştur.
- Biz yaptıklarımız nedeniyle adli makamların yapacağı kovuşturmadan kaçmak için değil, günah yükünden kızaran yüzümüzün halini göstermemek için, gözyaşlarının gizlisine yapılan övgü ve hasret nedeniyle yüzümüzü kapatırız.
- İlle de şurası olsun diye ısrar etmeyiz. Zira Rabbimiz bizi her yerde görmektedir. O’na samimi bir yakarışın her adresten postalanabileceğini biliriz.
- Biz eski yaptıklarımızı hatırlamak için değil, unutmak, unutturmak ve silmek için alanlara ineriz. Yaptığımız hayırsa, ona bir zarar gelmesin diye unutur, günahsa affettirip unutturmak için gayret ederiz.
- Bizim en iyi halimiz, en dik durduğumuz, diklendiğimiz dönem değil, yere en yakın olduğumuz andır. Biliriz ki secde kulun Rabbi’ne en yakın olduğu yerdir.
- Başkalarını ağlatmak değil, kendimizi ağlatmak esastır. Kan döktüğümüz için değil, sadece kendi gözyaşımızla arınır, bununla avunuruz. Allah’ın tüm mahlûkatına rahmet ve şefkat esasımızdır.
- Amaç intikam duygusu değildir. En önemli sıkıntı kaynağımız ve engelleyicimiz olan nefsimizi bile öldürmek istemeyiz. Biz onu terbiye etmek İTMİ’NANA erdirmek için çalışırız. Hedef onu öldürmek yok etmek değil, çizgiye getirebilmektir.
- Bu dönem başlayınca daha çok gündeme alırız Allah’ın kitabını. Her Kur’ân okuyuş bir tedavidir bizim için. Sıkıntılarımızın faturasını başkalarına yıkmayacak, kendimizi temizleyince işi halledeceğimizi bileceğiz.
- Üç aylar olarak isimlendirilen, sevgili Efendimiz’in ibadet ve itaati artırdığı, müjdeli bir döneme girdiğimizin farkındayız. Elbette ki bu dönemi Hıristiyan geleneğinde var olan, iman ve ibadeti sadece belirli bir zamana kısıtlama, sonrasında ise dilediği hayatı yaşama kolaylığı olarak algılamayacağız. Yani biz sadece bugün değil her gün bu meydanlarda bulunacağımızı biliriz.
- Asıl hedef; başkalarını susturmak ve yenmek değil, kendi nefisimizi gemlemek, onu dizginlemek olunca, bu işe sabahında bir oruçla başlar, akşamına hazırlıklı yaklaşırız.
- Eski zamanlarda ısrarla saklanan ibadetler veya kabahatleri bugün teşhir etmek bir zevk haline geliverdi. Yediğiyle övünen, giydiğiyle böbürlenen, gezdiği yerleri paylaşmaktan haz duyan, dahası içine kendini mutlaka katma ve “ben’i” vurgulama ihtiyacı hisseden çağdaş insan bugün yeni alanında ve yepyeni bir haz tadacak.
- En önemlisi de geçen yıl olan ama bu yıl aramızda bulunmayan dostlarımızın gittiği yeri ve bir sonraki yıl bu günleri yaşayamam ihtimalimizi (içimizi acıtsa da) düşünecek, ona göre yol- yordam belirleyeceğiz.
- Biz bu yıl 1 Mayıs’ı bayram yapacak, kulluk ve itaat alanlarını dolduracağız. Kendimiz için, yarına yetişecek çocuklarımız için...