
Şubat 2014 Yazı Atölyesine Gelen En İyi Yazı
Yazı Hakkında Metin Karabaşoğlu`nun Yorumu: Çözmen ve aşman gereken bazı yazım hataları, ifade yanlışları içeriyor olsa da, sağlam bir düşünce örgüsü içerdiği, meramını tutarlı bir şekilde aktarabildiği ve kesinlikle uyarıcı, zihin açıcı bir yazı olduğu için Ayın Yazısı adayı olarak seçilmeye değer gördüm gönderdiğin yazıyı. Düşünce sağlamsa ve tutarlı bir şekilde aktarılabiliyorsa, çalıştıkça, dikkat ettikçe ifade yanlışları, yazım hataları da düzeltilir; yazıda olgunlaşma yolunda adımlar bir bir atılır diye ümit ediyorum. Gayretle, sabırla devam etmeni bekliyor ve ümit ediyorum. Çok beğendiğim bir cümleni burada da paylaşmak isterim: “Her yaşadığımızın bizi sonsuzluğa hazırlayan bir sınav olduğunun farkına varmalıyız.”
Banu Yurtsever
Her eylemin noktayla kavuştuğu andır SON. Başlangıcı olan ve biten eylemler. Bazen tek noktadır bitişe işaret eden,bazen üç nokta ard arda. Dolu dolu yaşanmışlıklara konan tek noktadır SON. Ya da yarım kalmış,anlamları yüklenmiş hayallere gebe ve dizilen 3 nokta.
Bir fani olarak şunu tecrübe ettim ki SON, bir gölge. Gerçek olan yeni başlangıçlara yelken açmak. Gölgenin en karanlık hali ,aslında yeni başlangıca en yakın zaman. Son dediğimizde umutsuzluk yerine sevincin, şükürün, beklentilerin doğabileceğini düşünebiliyor muyuz? Peki farkında mıyız düşünmeyi seçmek yerine umutsuzluğun denizinde boğulmayı seçtiğimizi.Çok garip <<SON>>lu olmaktan yani ölmekten korkup,hiç ölmeyecekmişiz gibi hayata bağlanmamıza ne demeli? Peki bize yaratılan dakikaların hakkını verebiliyor muyuz? Yeterince şükrünü eda edebiliyor muyuz? Tüm bu sorular işin aslında bir SONSUZLUğa dayandığını göstermiyor mu? Sonlu mantığımızla kavramaya çalıştığımız bir sonsuzluk. Sonlu bir hayatta yaşayıp da sonsuzu tasavvur edebilmek zaten oldukça zordur. Evrende molekül, atom, elektron, proton sayıları sonludur, her ne kadar çok olsalar da sonludurlar. Kimse sonsuza kadar yürüyemez, kimse sonsuza kadar sayamaz, kimse sonsuzu gösteremez, kimse sonsuza dokunamaz, kimse sonsuzda olduğunu düşünemez. O halde kimselerin yaşadığı bu evrende sonsuz yoktur, ya da biz sonsuzun ne demek olduğunu tam anlamıyla kavrayamıyoruz demeye hakkımız var. Dişimizin, başımızın, kulağımızın çok şiddetli ağrılarla bizi rahatsız ettiği zamanlar olmuştur kuşkusuz. Bir an önce geçse de rahatlasam, iki dakika rahat nefes alsam dediğimiz zamanlar… Bunun sürekli olduğunu bizi hiç terk etmediğini ve 70 yıllık ömürle sınırlandırmayarak düştüğümüz o dipsiz kuyuda bizimle olduğunu düşünelim. Bir an için ne rahatsızlık verir değil mi? Belki bir noktadan sonra ağrıdan sızıdan değil bunun sürekli olmasından rahatsız olacağız Çünkü bu işin sonsuza değin tekrarlanmasından bahsediyoruz.
Dikkat edin sonsuza değin diyorum. Hemen olup biten değil. Sen tam bitti derken tekrar başlayan, tekrarlayan ve devam eden ve sonsuza değin.
itekim ciddi anlamda sıkıntı verici olan işin tekrarlanması ve hiç bitmeden devam etmesi.
Hayır hayır. Bu uykudan uyanmalı. Her yaşadığımızın bizi sonsuzluğa hazırlayan bir sınav olduğunun farkına varmalıyız. Sonların hüzünlü sevdasının bırakıp,mutlu sonsuzluğa hep beraber varmanın yolunda olmalıyız.