Hasbîlik hesap yapmamak değil, hesabı ince yapmaktır! Bunu unutmamak lazım. Hasbî adam hesabı o kadar ince yapar ki dışarıdan bakan hiç hesap yapılmıyor zanneder. Hesap kitap peşinde olmayan adam sandığımız adam aslında asıl hesabın, hesap gününün peşinde, asıl Kitab’ın peşindedir.
Kendini arsızca, patavatsızca, abartılı bir özgüvenle ifade eden insanlarla hasbî insanların arasında bir fark olmalı. O fark ne? Hasbîlikle söylüyorum, bilmiyorum. Farkın bir tane olduğunu nereden çıkartıyoruz, belki daha fazladır. Muhtemelen daha fazladır ama temel farkı en azından yakalayabilsek!
“Hasbîlikle söylüyorum, bilmiyorum” deyişime bakarak hasbî insanların kimi zaman bir şeyleri bilemiyor olduğu çıkarımında bulunabiliriz.
Ama bilemeseler de hasbî insanları severiz genelde. Onların yanında gerilmeyiz, rahatsız olmayız, diken üstü durmayız. Bir an evvel yanlarından kaçıp kurtulmak istemeyiz.
Hasbî insanlar hesap kitap yapmadan samimi davranan insanlara mı deniyor acaba? Her şeyi hesap kitap karşılık peşinde olmadan yapan insanlara hasbî diyoruz Türkçe’de. Acaba kelime o anlama mı geliyor?!
Hasbî adam hesap yapar mı yapmaz mı? Kelimenin köküne baktığımızda hasbî kelimesinin hesap kelimesi ile aynı kökten geldiğini görürüz. İnce hesap, yetinen, saymak gibi anlamları da mevcut h-s-b kökünden türeyen kelimelerde. Ee, o zaman hasbî kelimesinin hesap yapan anlamına gelmesi gerekmiyor mu?! Evet, gerekiyor! Ama biz tam tersine hesap kitap peşinde olmayan adamları hasbî buluyoruz.
Burada bir problem var arkadaşlar! Heey, farkında mısın?! Uyuma okur! (Süleyman Ragıp girer: Asım abi, hasbîliği yaz dedik diye üslupta bu kadar da hasbî takılma; yaşlandın artık; çık git dergimizden; provokatör müsün nesin! Asım abi cevaplar: -Ragıp, provokatör değil provakatör; lütfen o kelimeyi tashih edeceğim diye bozma; Türkler provovovokatör diyemez; provakatör diyebilir ancak. Sen imla kılavuzlarının ne yazdığına bakma; onlar yanlış biliyor; yanlış yazıyor. Nasıl ki provo diye değil prova diye bir kelimemiz olduysa gavurla bir münasebet sonrası; gavurun provokasyonu Anadolu’ya geldiğinde provakasyona dönüşür.)
Şu neyi nasıl yazıyorduk konusunu kapatalım, anlam yuvamıza dönelim. Hasbîlik hesap yapmamak değil, hesabı ince yapmaktır! Bunu unutmamak lazım. Hasbî adam hesabı o kadar ince yapar ki dışarıdan bakan hiç hesap yapılmıyor zanneder. Hesap kitap peşinde olmayan adam sandığımız adam aslında asıl hesabın, hesap gününün peşinde, asıl Kitab’ın peşindedir.
Hasbî adamlarla kimse baş edemez!
Bize hasbî adamlar lazım kardeş!
Kimler gibi hasbî adamlar?
Esrarkeşten bir direniş ve arınış numunesi çıkartan Malcolm X gibi,
Daha 5 yaşında iken mahallesindeki içki satan dükkanı ayetlerle uyararak tevbe ettiren Hasan el Benna gibi!
Bilgisini zalimlerin menfaatine sunmayarak zindanlarda gül yetiştiren büyük öncümüz İmam-ı Azam gibi!
60 yılı aşkın bir süredir kalemini bir yüce medeniyetin dirilmesi için kullanan ve bunun için kimseden bir ücret beklemeyen Sezai Karakoç gibi!
Bu insanı kirleten modern dünyadan bunalan insanlara bir sahabe bakışı, bir Hızır soluğu taşıyan Allah dostları gibi!
Hasbiler ne içer?!
Hasbîlik nefsinin istediğini değil; akleden kalbinin istediğini yapabilme erdeminin adıdır. Hasbîlik kendinin isteklerinin kölelerinin harcı değil; başkalarının ihtiyaçlarını gözetmeden uyuyamayanların tadabileceği bir haldir.
Hasbîlik öğrenilmez; tadılır. İçinde taşıdığın fazilet, ahlak , gayret, diğergamlık pırlantaları ile yaşatılır. Hasbîliğin yakıtı bitimsiz bir yakıttır; adına zikrullah derler.
O yakıt ölümsüzleştirici bir yakıttır. Yaktıkça yakar. Dilden dile; oradan da tüm vücud iklimine; vücud iklimi denilen mikrokosmostan makrokosmasa tesir eden bir yakıttır o.
O isimler, isimlerin tecellileri seni yakar; sana hasbî derler.
O isimlerin tecellileri seni yakar sana alim derler.
O isimlerin tecellileri seni yakar sana şahid derler.
O isimlerin tecellileri seni yakar sana şehid derler.
Hasbunallahu ve ni’mel vekil ni’mel Mevla
Ve ni’men nasir!