Geçtiğimiz ay Konya Genç Gönüllüler Buluşması’nda Uluslararası Genç Derneği Genç Bilgi İşlem Merkezi Sorumlusu Fatih Çal ile birlikte Sosyal Medya hakkında bir program gerçekleştirdik. Ancak bu program biz anlattık, diğerleri dinledi şeklinde olmadı. Müthiş bir beyin fırtınasının yaşandığı programımız oldukça verimli geçti. Bazı önemli başlıkları sizlerle paylaşmak istiyorum. İşte gerçekleşen beyin fırtınasında ortaya çıkan bazı mühim fikirler:
-Sosyal medyayı kullanmalı mıyız? Evet, kesinlikle kullanmalıyız. Hem de en ince ayrıntısına kadar öğrenerek kullanmalıyız. Hatta ve hatta hepimiz kendi adımıza birer internet sitesi kurup açmalıyız.
-Sosyal medya ve internet hep yabancıların elinde. Özellikle Yahudilere para kazandırmıyor muyuz? Onların elinde diye kullanmamak bizi çok yanlış yerlere götürür. Çünkü zamanında teknoloji bizim tasarrufumuzdayken, yani İslam âlimleri her türlü buluş ve icadı gerçekleştirirken, gayrimüslim Avrupa bizim âlimlerimizin kitaplarını okuyarak bugünkü teknolojiyi ortaya koydular. Şimdi ise biz okuyup öğrenerek geleceğin teknolojisini ortaya koymalıyız.
-Sosyal medya siteleri neden mavi renk tonlarını kullanıyorlar? Çünkü renklerin insanlar üzerinde etkileri mevcut. Örneğin araştırmalar kırmızı rengin iştah açıcı olduğunu göstermiş. Bu sebeple yemek firmalarının logoları ve tabelaları genellikle kırmızı olur. Tıpkı bunun gibi mavi renk de insanlara bir huzur verdiği için sosyal medya kanalları mavi renk kullanmayı tercih ediyorlar.
-Peki sosyal medyada mahremiyetimizi nasıl sağlayacağız? En önemli soru işte bu oldu. Çünkü bugün sokakta bir erkek ile hanımefendinin konuşamayacağı cümleler, sosyal medyada rahatlıkla konuşulabiliyor. Mahremiyet diye birşey kalmıyor. Dolayısıyla insanın fıtratı zedelenmiş oluyor. Ama bu kullanıcıların elinde olan bir şey. Sosyal medyayı olduğumuz gibi kullanırsak, bu tür sorunları ortadan kaldırabiliriz. Müslümanların sosyal medya ve sosyal meydan olarak iki ayrı yüzleri olmamalı. Gerçekte neysek, sosyal medyada da o olmalıyız!