
1982 yılında Mekke’de doğdu. 2006 yılında Bilgi Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünden mezun oldu. Aynı üniversitenin Kültürel Çalışmalar alanında master yaptı. Mimar Sinan Sosyoloji’de doktora çalışması devam ediyor. Gençsiviller, Akder, AK Parti, Dâru’l-Hikme, İsar, İlem gibi yerlerde, çeşitli konularda seminerler verdi. Star, Taraf ve Yenişafak’da yazdı. Halen Yenişafak’da haftalık yazıları yayımlanmaktadır.
Müslüman bir gencin yetişmesinde kuşkusuz çok önemli bir yere sahip olan öğrenci evlerinde ilk olarak neye dikkat edilmeli?
Öğrenci evlerinde temel mesele bir “imam”ın tayin edilmesidir. Birbirleriyle yaşıt da olsalar aralarında bir imam tayin etmeliler. Efendimiz “3 kişi bir araya geldiğinde bir imam seçsinler” diyor. Hem namaz kıldıracak, hem de hakemlik yapabilecek, ihtilaflı mevzularda karar verebilecek biri olmalı. Daha fazla ilimle iştigal eden, daha takvalı, daha tadili erkanla namaz kılan kimse, o imam olmalı. İmam seçilmediğinde evde düzen olmuyor, düzensiz bir yerde de ilim öğrenilmiyor.
PİS EVDEN RAHATSIZ OLMAYANIN FITRATI BOZULMUŞTUR
Düzen konusunu biraz açabiliriz.
Seküler bir insan bu dünyaya “olduğu gibi” bakabilir. Halbuki bizim için hiçbir şey olduğu gibi değil. Her an bir imtihandır. Serbest bir alan olsun da orada istediğimiz gibi hareket edelim gibi bir şey söz konusu değil. Ev işi dediğimizde de basit bir şeyden bahsetmiyoruz. Temiz olmayan bir evden verim ortaya çıkmaz. Pis bir evden rahatsız olmayanın fıtratı bozulmuş demektir. Kendini kontrol etsin. Velî bir zatı velî kılan asıl unsur bildiğimiz mânâda çok ibadet etmesi değil, her bir amelini ibadet niyetiyle işlemesidir: Mesela; “bu yemeği yiyeyim de sana daha iyi ibadet edeyim Rabbim” diye yemek yer ve böylece yemek yemesi ibadet olur. Bir genç de “şurayı temizleyeyim de güzelce ders çalışayım Allah rızası için” diye temizlerse ibadet yerine geçer.
İdeal bir öğrenci evi nasıl olur?
Geyiğin olmadığı bir ev olur. Geyik geyiklerin yapabileceği bir şeydir. Öğrenci evlerinde sonu gelmeyen boş konuşmaları içeren şeye “geyik yapmak” deniyor. Sabahlara kadar sürdüğü çok olur. Sohbet, muhabbet olur ama geyik nedir? Siz amacı olmayan bir konuşma yapıyorsanız; Allah’la irtibatlı bir şeyden, O’ndan, vahiyden, adaletten, vs. konuşmak yerine başka dünyevi, nefsî meseleleri konuşuyorsanız, orada ruhlar pisleniyordur. Yukarıda mevzubahis ettiğimiz gibi bu pisliğin de temizlenmesi gerekir. Muhabbet edilmesin diyemeyiz tabi ki, bolca muhabbet edilsin ama o muhabbetin her zaman bir merkezi olsun. Merkezde sabit bir ayak olsun ve o hiç sapmasın derim. Öğrenci evlerindeki en büyük sıkıntı benim gördüğüm kadarıyla bu. Buluşmalarımız birlikte zikir çekmeye, kaza namazı kılmaya, Kur’an okumaya, fikri bir meseleyi münakaşa etmeye, siyasi bir konuyu değerlendirmeye, bir aktivizm içeren proje oluşturmaya dönüşmeli.
EN TAKVALI OLANLA EVE ÇIK
Öğrenci evinde birlikte kalınan arkadaşların özellikleri ister istemez bize de sirayet ediyor. Bu hususta ne dersiniz?
Öğrenci evi evliliktir. Aynı eve çıkmak, birlikte yaşamaktan çok daha fazla şey ifade eder. Belli bir münasebeti kurmak dışında evlilikten bir farkı yok neredeyse. O yüzden, biz nasıl evleneceğimiz kişinin, ne soyuna, ne güzelliğine, ne de parasına bakıyoruz; nasıl ki en başta takvasına bakmamız gerekiyor, her ne kadar yapamasak da. Bir arkadaşla eve çıkarken de en çok dikkat edilmesi gereken husus bu olmalı. Müslüman genç, “ben en iyi geyik yaptığım arkadaşımla değil, en takvalı arkadaşlarımla aynı eve çıkmalıyım” diyebilmeli.
ALLAH BAHANELERİN RABBİDİR
Biz gençlerin yetişmesinde öğrenci evlerinin avantajları ve dezavantajları nedir? Dezavantajlar nasıl avantaja çevrilebilir?
Öğrenci evine çıkmak anne babanın otoriter gözünden çıkıp Allah’a dolaysızca irtibat kurmanın temel imkanını veriyor. Aynı şekilde dolaysızca şeytan ile de irtibat kurmanın temel imkanını veriyor. Bir Müslüman gerçekten “olacaksa” bu işte böyle bir yerde belli oluyor. Evin serbest mekan olması en dezavantajlı durum. Karakterin tam oturmadığı bir ergenlik döneminde, ailenin ve bürokrasinin kontrolünden uzak, tam bir serbestiyetin olduğu yerde kalmak hem dezavantaj, hem de avantaj. Hem Kant, hem kadim ulemamız, “hadım olan bir erkeğin zina etmemesinde herhangi bir hikmet yoktur” der. Bir insanın günah işleme potansiyeli yoksa, onun günah işlememesi çok bir şey ifade etmez. Genç, günah işleme potansiyeline bu kadar yakın iken kendini her türlü pislikten korursa bunu avantaja çevirebilir. Mesela karakteri tam oturmamış birileriyle eve çıkmak ciddi bir dezavantaj oluşturabilir.
Günah işleme özgürlüğüne sahip olup da imtihanı veren çok az insan var zahirde -bâtını Allah bilir-, Cennet’e herkes gider mi gitmez mi bilmiyorum ama, çok kişinin cennete gitmesi için, bu fakir de dahil olmak üzere, Allah’ın çok fazla bahane bulması gerekecek. Allah, bahanelerin Rabbidir. Sadece bahane ile alması için çok fazla çırpınmamak gerekiyor. Bizim de bir bahanemiz olmalı.
KÜTÜPHANEYE GEREK YOK
Müslüman gençin öğrenci evinde kitap ile ilişkisi nasıl olmalı, nasıl bir kütüphane kurmalı?
Açıkcası benim hiç kütüphanem olmadı. Üniversite yıllarında kitap alacağım parayı hep kebaba yatırdım. O yüzden tüm kitaplar midemde şu an. Çok da güzel oldu. Bizim Bilgi Üniversitesinin geniş bir kütüphanesi vardı, güncel kitapları orada bulabiliyordum. Bulamadıklarımı Boğaziçili arkadaşlarımdan istiyordum. Bunu da bilerek yapıyordum, çünkü genelde kitap alınır, kitaplığa konur ve okunmaz. Kitap satın aldığımda okumadığımı gördüm. Üniversiteden 2 haftalığına ödünç kitap almaya başladım daha sonraları, mecbur geri vereceğim için de okudum. Hep bu şekilde yaptım. Kebap eşliğinde çok kitap okumuşumdur. Kütüphane kurmak yerine, hakikaten kitap okusun arkadaşlar. Kitaba verecekleri paranın bir kısmını infak etsinler, bir kısmını da afiyetle yesinler.
Aynı eve çıkmak, birlikte yaşamaktan çok daha fazla şey ifade eder. Belli bir münasebeti kurmak dışında evlilikten bir farkı yok neredeyse. O yüzden, biz nasıl evleneceğimiz kişinin, ne soyuna, ne güzelliğine, ne de parasına bakıyoruz; nasıl ki en başta takvasına bakmamız gerekiyor, her ne kadar yapamasak da. Bir arkadaşla eve çıkarken de en çok dikkat edilmesi gereken husus bu olmalı.
Bunun dışında kitap ile nasıl bir ünsiyet bağı kurmalıyız? Kitaba nasıl yaklaşmalıyız ki bize kendisini açsın?
İlla alacaksanız kritik/kanonik kitapları alın, bitmeden başka kitap almayın ve bunu bir bilen öncülüğünde okuyun. Hangi bölümde olursanız olun, sizi yönlendirecek bir mürşidiniz olmalı. Her üniversitede en az bir tane çok iyi hoca vardır, gidin onu bulun ve onunla okumalar yapın. Edebiyatçı sosyoloğa gidebilir, o hoca öğrencinin alanından başka bir hoca tavsiye eder. Tarihte mürşidi olmadan önemli işler yapmış hiç kimseyi bulamazsınız. Her zaman yanına gidemiyorsa, telefonla, skype ile, mail ile, vs. irtibat halinde olsun. Hangi bölümde okuyorsanız okuyun, okumaya kanonik (temel/klasik) metinlerden başlayın. Tane tane, aheste aheste, tadını çıkararak okuyun.
OKUMA GRUPLARI ÇOK ZARARLI
Okuma grupları kurmaktan daha zararlı ve saçma bir şey yok. Hiç bulaşmayın ona. Sen okuduğunu yanlış anlıyorsun, diğeri de yanlış anlıyor, sonra bunları birbirinize anlatıyorsunuz. Çok büyük bir yanlış ortaya çıkıyor. Ve yanlış anladığınızın farkında değilsiniz. Orada bir mürşid yoksa uzak durun. Verili hayat tarzını reddederek yeni sahih bir faillik kurmak gibi bir derdi yok hiç kimsenin. Genç arkadaşlarımız bu derdin peşinden gitmeli.
Kızlı-Erkekli kalınan evlere müdahale konuşuluyor. Gerçi bu konuda geniş bir yazı yazdınız ama ne düşündüğünüzü ayrıca sormak isterim.
Zinaya mani olmak istiyorsanız ister istemez kamusal bir tertibat kuracaksınız. Bu da nihai kertede ancak bir İslam devletinde oluyor. Bunu yapamıyorsanız, insanlara ilmi müesseler aracılığıyla ahlak verirsiniz. Tekkeleri, medreseleri yeniden ihya ederseniz. Bunları ihya edecek bir siyaset ihdas edersiniz. Ve o siyaseti tahkim edersiniz. Siyaset ihdas edenlerle birlikte olursunuz. Engellemek için bir yerden başlamak gerekiyor. Bunu istediğiniz kadar öne alın, yine de iş kişi de biter. Çünkü her dönemde zina olmuştur. Mahalle baskısı gibi ekstra bir şey yapmaya gerek yok zira mahalle zaten baskıcı bir şeydir. Nitekim Müslüman ailelerin yoğun olduğu yerlerde kızlı-erkekli bir öğrenci evi kolay kolay olmaz.
Zina edildiğinden şüphe edilen evin basılması gibi bir şey söz konusu olmamalı. Seküler devletlerdeki bütün günahlar İslami devlette -belki daha az yoğunlukta- işlenir. En büyük farkı şudur, günah maskelenir, setredilir, örtülür. Günahların çok aleni yapılması sorunu var şu an. Rüşvet her dönemde olmuştur, sorun olan rüşvetin bir norm haline gelmesi ve alenen, hayasızca gerçekleşmesidir. İçinde müstehcen sahnelerin olmadığı bir film anormal gözüküyor artık. Günahın utanılacak halde, gizli saklı yapılması bile büyük bir kazançtır.