Merve Şanlı
Bursa - İpekçilik Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri ve hocalarıyla, TÜBİTAK Projesi kapsamında başlatmış oldukları Otizm Farkındalık hareketiyle ilgili konuştuk. Otizmlileri “ateist” olarak niteleyen zihinlere müthiş bir cevap niteliğinde!
Bu projeye başlamanızda etkili olan husus neydi, sizi ne harekete geçirdi?
Otizmli çocuklar soyut kavramları öğrenemez diye bir yargı vardı ki biz bu yargıyı kırdığımızı düşünüyoruz. Adana Otizm Derneği Başkanı Fehmi Kaya’nın ‘’Tüm otizmliler ateisttir’’ açıklaması bizi harekete geçirdi. Müslüman olarak doğan bu çocukların Müslüman gibi yaşaması için bir şeyler yapmalıyız diye düşündük ve Alparslan Yalduz Hocamızla birlikte bu projeye niyetlendik. TÜBİTAK projesi kapsamında Bismillah dedik ve başladık.
Bu eğitimi verirken nasıl bir metod izlediniz?
5 arkadaş, birlikte bir rehabilitasyon merkeziyle anlaştık ve 1 ay boyunca otizmli çocukların birebir derslerine girdik. Derste kullandıkları materyalleri, öğrenme metodlarını, verdikleri tepkileri gözlemledik. Vakit açısından müsait olan bir öğrencimizi seçtik ve ona müfredat hazırladık. (Öğrencimiz 3 yaşında ve %40 otizmli) Eşleştirme kartları ve yapbozlar alıp müfredatımıza uygun olarak düzenledik. Her işin başında O’nun adını anmak gerek diyerek ilk dersimizde “Besmele” kavramını öğrettik. Bir yere girerken, bir şey yer ve içerken hatta lego parçasını yerleştirirken bile ‘Bismillah’ demeye başladı öğrencimiz. 2. dersimizde de “Şükür” kavramını öğrendik. Bu şekilde yavaş yavaş kalbini İslâm’a ısındırdık elhamdülillah. İlerleyen derslerde İslâm’ın 5 şartını ve dua kavramını işledik. Çok şükür muvaffak olduk. Öğrencimiz için ne planladıysak Rabbim yardımcımız oldu.
Ne kadar sürede bu ilerlemeyi sağladınız?
1 ay kadar bu derslerimize devam ettik. Bu süreçte öğrencimizin otizm yüzdesinin yüzde 40’tan yüzde 30’a düşüş olması bizi çok sevindirdi. Bunun için de ayrıca tebrik aldık merkezden. Öğrencimizin geldiği bu nokta bizi hem şaşırtıyor hem de gururlandırıyor. Zira din konusunda yaşıtlarının çok üstünde. Öğrendiği bilgilerin yanı sıra manevi açıdan da gelişmiş olması çok önemli bizim için.
Bu eğitimi vermenizde kimler yardımcı oldu?
Proje sürecinde başta bu eğitimi vermemiz için bize içtenlikle yardımcı olan rehabilitasyon merkezinin sorumlusu Derya Hanıma, öğrencimizin annesine ve bu projede bize önderlik eden Alparslan Yalduz Hocamıza teşekkür ediyoruz.
Otizm Nedir? 
Otizm, üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan, beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. Ebeveynler genellikle çocuklarının yaşamının ilk iki yılında belirtileri fark eder. Otizmin henüz bilinen bir tedavi yöntemi bulunamamıştır. Otizmli çocukların çok azı erişkin olduktan sonra bağımsız yaşamakta, bunlardan bir kısmı bunda başarılı olabilmektedir. Otizmli olan kişilerin sosyal bozuklukları vardır ve sıklıkla, çoğu insanın farkına varmadan sahip olduğu, diğer kişiler hakkındaki sezgilere sahip değildirler. Otizmli çocukların daha çarpıcı normal dışı sosyal davranışları da vardır; örneğin çok az göz teması kurar, ileriyi düşünen tavırlar gösterir ve başka bir kişinin eli ile oynayarak iletişim kurmaya çalışırlar. Üç ile beş yaş arasındaki otistik çocuklar başkalarına aniden yaklaşmak, duygulara karşılık vermek ve taklit etmek, konuşmadan iletişim kurmak ya da sıra ile bir şeyler yapmak gibi sosyal kavrayışları daha az sergilerler. Ancak, kendilerine bakan kişi ile bağ kurarlar. Normalden biraz daha az güvenli bağlılık gösterirler. Yaygın inanışın aksine otistik çocuklar yalnız kalmayı tercih etmez. Otizmi olanlar için arkadaşlık kurmak ve sürdürmek zor olmaktadır. Zekâ geriliği olan çocuklarda otizmi saldırganlık, eşyalara zarar verme ve öfke nöbetleriyle ilişkilendirir. Otistik çocuklar daha az istekte bulunur ya da deneyimlerini paylaşır, çoğunlukla başkalarının sözlerini tekrar ederler ya da kişi zamirlerini karıştırırlar, işaret edilen nesne yerine işaret eden ele bakabilirler.
Belirtileri;
- El çırpma, kafa ve vücut sallama
- Nesneleri belirli bir düzende dizmek gibi rutin kuralları izleme
- Değişikliğe karşı direnç göstermektir; örneğin mobilyaların yer değiştirilmesine karşı çıkma ya da yaptığını yarıda kesmeye karşı çıkma gibi.
- Günlük etkinlikleri her zaman aynı şekilde yapmaktır; örneğin aynı yemeklerin yenmesi ya da aynı giysilerin giyilmesi gibi. Bu davranış, tekdüzelik ile çok yakından ilgilidir.
- Kişiyi yaralayan ya da kendini ısırma gibi yaralayabilecek hareketleri içerir. Yaklaşık %30’unda kendini yaralama davranışlarından etkilendiğini belirtmiştir.
Her konuda olduğu gibi otizm hakkında da doğru bilinen yanlışlar var. Öncelikle otizm çerçevelenmiş bir hastalık değil, farklılıktan ibarettir. Bunu bilirsek önyargıyla yaklaşmayız konuya. İletişim açısından sorun yaşayan otizmli çocuklara nasıl yaklaşacağımızı bilirsek bize kendilerini açarlar. Doğrusu güçlü bir hafızaları var. Söylediklerimizi anında ezberleyebiliyorlar. Püf noktası, hiç âşina olmadıkları din hususunda nasıl yaklaşılacağını bilmek. Otistik dersek başkalaştırırız. Onlar otizmli. Herkes gibi farklı düşüncelere farklı tepkilere sahipler. Sadece bizden kat kat daha hassaslar. Bu sebeple tepkileri normalden fazla olabiliyor.