Kübra Gümüşay Almanya doğumlu Türk’lerden. Almanya’nın başörtülü ilk köşe yazarı. Ayrıca Almanya’nın önde gelen dergilerinden Die Zeit, Zeit Campus’de yazıyor. Medium Magazin tarafından 2011’de 30 en iyi 30 yaş altı gazeteciler arasına seçildi. Blog’u 2011’de Grimme Online Award adayı oldu. 2012’de Yurtdışı Türkler Başkanlığı tarafından yayınlanan “50 yıl 50 insan” kitabında yer aldı. Gümüşay’la çalışmaları hakkında konuştuk.
Kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?
Hamburg doğumluyum. Aslen Türk’üm. Almanya ve İngiltere’de yaşıyorum. Türkiye’ye sık sık eşimle geliyoruz. Irkçılık, başörtüsü, Müslüman ayrımcılığı, hor görme gibi durumlara hem maruz kaldım, hem de bu yüzden zor durumda olanların hikayelerine tanıklık ettim. Hayatımı haksızlıklarla mücadeleye adadığım bir süreç o zaman başladı.
17 yaşında Almanya’da bir gençlik dergisinde 2 sene baş editörlük ve çeşitli gazetelerde staj faaliyetlerinde bulundum. Hamburg Üniversitesinde Siyasal Bilimler okudum. Farklı Müslüman camialarla bir araya geldim ve bazılarının anlamsız ayrışmalarını gördüm. Onları bir araya getirmeye çalışıyordum. Almanya’da mesela Milli Görüş güzel bir dergi çıkarıyor ama Boşnak Müslümanların gençlerle örnek çalışmaları var, ama maalesef cemaatler yeterince birbirlerini tanımıyorlar. Herkes kendi başına buyruk çalışıyor.
2009’da Londra’ya gittim. 2010’da Taz isimli Alman gazetesinde köşe yazıları yazmaya başladım. Almanya’nın ilk başörtülü köşe yazarı olmuş oldum. Gazete sol görüşlü olmasına rağmen 3 yıldır yazıyorum. Ayrıca Almanya’nın önde gelen dergilerinden Die Zeit, Zeit Campus’de de yazıyorum. TRT İngilizce dahil bir çok kanala söyleşi verdim ve “talkshow”lara katıldım. Bu yaz da Oxford’da sosyal medya danışmanlığı yapacağım.
Müslümanlar için eşinizle birlikte çalışmalar yürüttüğünüzü biliyorum, biraz bahseder misiniz?
İngiltere’de iken, Oxford’da master yapan (şuan eşim olan) Ali Aslan Gümüşay bey ve birkaç arkadaş ile birlikte Zahnräder isimli bir dernek kurduk. Özellikle Almanya’daki Müslümanların sorunlarını tartıştığımız bir dernek bu. Almanya’daki yabancıların ve Müslümanların sorunlarını elimizden geldiğince sosyal girişimciliği destekleyerek gidermeye çalışıyoruz. Mesela akademik çalışma yapmak isteyenleri yönlendiriyor, etrafımızdaki Müslümanların özel problemleri ile ilgileniyoruz. Ben şahsen, özellikle medyada bulunmaya çalışan Müslümanlara yardımcı olup yön göstermeye çalışıyorum.
Nasıl çalışıyor bu dernek?
Dernek şöyle çalışıyor. Almanya’da 16 ayrı eyalet var, her bir eyalette küçük çaplı konferanslar yapılıyor. O bölgede Müslümanların kendi aralarında bağlantı kurmalarını sağlıyoruz böylece. Bu konferanslar aracılığıyla yeni tanışıklıklar oluşuyor, orta ve uzun vadede birbirlerine yardımcı oluyorlar. Müslümanlar kendilerini tanısın ve işbirliği yapsın istiyoruz. Bu konferanslara katılmak için iki şartımız var, biri Müslüman olmak, diğeri bir alanda uzman olmak ya da orjinal bir fikre sahip olmak. Bu konferanslarda şahane fikirler ortaya çıkıyor ve uygulanmaya çalışılıyor. Bir de genel bir konferans tertipliyoruz. Her katılan 1 dakikalık sunum yapıyor önce, sunumlar arasında oylama yapılıyor, seçilenler uzun sunumlarını gerçekleştiriyor, jüri üyelerimiz değerlendirmede bulunuyorlar ve dereceye girenlerin projelerini gerçekleştirmelerini sağlıyoruz. Çeşitli ödüller veriyoruz. Çevre duyarlılığı, işitme engelliler için projeler, daha yeşil camiler gibi projeler uygulamaya geçti. Böylece sosyal girişimciliği desteklemiş oluyoruz. Vodafone Foundation, SEA Akademie, British Council gibi saygın kurumlar tarafından destekleniyor ve ödüllendiriliyoruz.
TED konuşması nasıl ortaya çıktı ve ne gibi tepkiler aldınız?
Eşim beni sunum yapmak için tavsiye etmiş. Amerika’da da buna benzer bir organizasyonda konuşma yapmıştım. Teklif gelince reddetmedim. Beni etkileyen şeylerden bahsettim. TED dünyaya söyleyecek sözleri olanlar için iyi bir fırsat. Biz de organizasyonumuzda TED’den ilham aldık. Bilginin para olduğu bir çağda sadece bilgi paylaşmak için bir araya gelmiş bir topluluk takdir edilmeli.
Okurlarımıza ne önerirsiniz?
Okurlarınıza farklı yerlerde staj yapmalarını öneririm. Her zaman için farklı ülkelere gitmelerini tavsiye ederim. Farklı ülkeler görmek her zaman geniş ufuklar verir ve Müslüman geniş bir ufka sahip olmalı.
** Kübra Gümüşay’ın blogunu incelemek için: www.ein-fremdwoerterbuch.com