• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!
  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!
  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!
  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız
  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!
  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart
  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!
  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!
  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!
  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık
  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!
  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!
  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!
  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var
  • ANASAYFA
  • Söylenmeler
  • Döner Artı Ayran 2,5 YTL

Döner Artı Ayran 2,5 YTL

22.08.2013 11:42
Söylenmeler
3658
Ayşegül Genç

Niye garsonun gösterdiği yere oturdum ki şimdi? Bak gerilerde boş bir masa daha var. Bu “cam kenarı” hassasiyeti de sürekli otobüsle seyahat etmemin, algılarımı çimdiklemesinden kaynaklansa gerek. Of ne çok acıktım. Zaten bu kadar acıkmasam, ne işim var burada değil mi? Açım aç… Şu an içimdeki tüm hislerin dibi tutmuş, beynim sağ ve sol lob diye yumurtaya öykünmüş, ruhumsa bir pilav gibi lapalaşmış. İşte geliyor garson.

—Ne alırsınız efendim?

—Döner alayım, lakin iyi dönmüş olsun.

—Nasıl yani?

—Aman iyi pişmiş olsun diyecektim, af edersiniz.

—Peki efendim.

Çok acıkınca insanın dili de sürçüyor böyle. Of şu cama da bir perde asmamışlar ki, yoldan geçen herkesle göz göze geliyor insan. Acaba şu kaldırımdaki teyze, şu çocuk, şu delikanlı da benim gibi aç mıdır? Yok, canım aç olsalar içeri girip bir şeyler yerlerdi değil mi? Hem zaten şu yan masadaki genç kızlar gibi birazdan burnumu ketçapa daldırdım mı herkes hikâyemin dışında kalıverecek. Zaten safer ayı diye sadaka vermiş, hayır hasenatta bulunmuşuz. Cümle yoldan geçeni de doyuramayız ki kardeşim değil mi? Açım ben aç... Aç insan öyle çok fazla düşünmez, düşünmemeli. Zira çoğu halkın aç bırakılma sebebi “düşünme”, “düşündükten sonra başkaldırma” dürtülerinin baltalanması için değil mi?

Döneri de camın kenarına mı koymuş bu adamlar? Kokusu da tüm caddeye yayılmıştır şimdi. Ah ah… Aklıma anacığımın yemekleri geldi ve de çocukluğum. Penceresinde küpeli çiçekleri olan beyaz badanalı bir evimiz vardı. Annem saçlarımı tarayıp kafama kocaman bir kurdele kondurunca kendimi kremasından görünmeyen keklere benzetirdim. Anacığım pek titizdi. Beyaz yakalık, ütülü önlük, tertemiz mendillerle beni okula asılmaya hazır bir tabloya çevirirdi. Lakin bu klasik tablo eve her dönüşte modern sanatın derin izlerini taşıyan Picasso resimlerine dönüşüverirdi. Çünkü yakalığımı okulda unutur, üstüm başım leblebi tozuna bulanır, çoraplarım kirden görünmezdi. En çok da işitme engelliler haber bültenini kaçırmayan bir çocuktum da ona gülerim. Televizyonun sesini kapatır, kendimi duymuyor kabul eder ve spikerin hareketlerinden ne anlattığını anlamaya çalışırdım. Milletin övdüğü “empati” yöntemini bakın ben daha çocukken yapıyormuşum. Şimdide buraya oturmuş, dörtte biri yoksul olan halkımın gözü önünde yemek yemeye hazırlanıyorum. Lokantanın camında bir gerdanlık gibi duran şu dönerde, göz hakkı kalmış çocuklar yokmuş gibi davranıyorum. Yoksa kötü müyüm ben? Yok, yozlaşmış diyelim. Hem yoz hem de hala aç.

Oysa babamın dizinin dibinde, ödediğimiz her kuruş verginin bize yol, su, elektrik olarak dönmesini beklediğimiz yıllarda bu tür konularda ne kadar hassastık. Gerçi o yıllarda da çoğumuz açtık, vatandaş demek bir nevi depozitolu şişe demekti ve de boş mideler birkaç tatlı söz ile takas edilirdi ama ruhları esir almaya kimsenin gücü yetmezdi.

Bay yanlış ile doğru Ahmet’i izleyip doğru yanlış ayrımı yaptığım yıllardı o yıllar. Bir de annemin doğru ve yanlışları vardı. Misal dışarıya mandalina, salatalık gibi kokulu yiyeceklerle çıkmak yasaktı. Yok, ille de dışarıda bir şey yenecekse bu ekmek olmalı ve mutlaka tüm arkadaşlara ısırtılmalı kalanı –ki kalırsa- öyle yenmeliydi. Steril yaşayıp hijyenik büyümekten daha evlaydı, üzerinde “göz hakkı” olmayan bir ekmeği yemek.

Sonra komşular bahçede gözleme yaparlar, oradan geçen herkese ikram ederlerdi. Yaşlısı genci tüm kadınlar bir açık oturumda hem fikir olmuş aydınlar gibi başlarını sallayıp “canı çeken olursa günah olur, ikram edilmezse bereketi kaçar, kimsenin gözü kalmasın, kul hakkının vebali büyüktür” mealli laflar ederlerdi. O zamanlar pek anlamazdım. Lakin lisedeyken ramazan ayında, yarım tostu midesine indiren Sinem’in karşısında yutkununca ve gözlerimi o tosttan ayıramayınca ve dahası içimde Sinem’i pataklama hissi doğunca anlayıvermiştim “göz hakkı”nın ne demek olduğunu. Acaba şu karşıdan gelen lise talebesi de beni pataklamak istiyor mudur?

Of ne işim var benim burada? Bunca hatıradan sonra şu cam kenarında dönüp duran dönerden daha pişkin ve daha dönek hissediyorum kendimi. Allah bilir o dönerin üzerinde kaç çift göz takılı kalmıştır.

İştahım kaçtı. Kaçmalı zaten. Çocukluğumda refleks haline gelmiş bazı hasletlere bile ancak iki saat düşününce ulaşır oldum artık. Baksana şu halime! Nerede o okuduğum erdemler, diğerkâmlıklar. Hatta geçenlerde okuduğum Alâeddin Bey’in koskoca beylik makamını, kendi hakkı olduğu halde kardeşi Osman Bey’e teslim etmiş olmasına nasıl da hayran kalmıştım. Bu bey, bir kişiye sadece hak ettiğini değil kendi hakkı olanı da verebilmişti.

Her şey değişmişti sanki. Kâbe desenli örtüler duvarlardan inmiş, ezan okuyan saatler eskiciye verilmiş, sofralar küçülüp ikramlar buharlaşmıştı. Ve annelerimizin bir zamanlar omzumuza muska gibi tutturduğu “kul hakkı hassasiyeti” bir sokak simidinde, bir hamburgerin mayonezinde, gezinerek tüketilmiş bir çikolatada eriyip kaybolmuştu sanki… Evet, o döneri yemeyeceğim, gitmeliyim şimdi.

—Hey abla, çok dönmüş aman çok pişmiş dönerin kalsın mı?

—Kalsın kardeş. Hakkınızı helal edin.

Oh rahatladım biraz. Gerçi hala açsın Ayşegül ama olsun. Açlığın hoşuna gitmediğine, nefsine ağır geldiğine bakma sen! Aslında bütün yıkıcılığına rağmen açlıktan daha âli ve daha ahi bir muallim yoktur. Yeter ki şuurundan nefsine intikal ettirmeyesin.

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Ayşegül Genç

Konya’da doğdu. Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Maden Mühendisliği bölümünden 1999 yılında mezun oldu. Öykü ve yazıları HeceÖykü, İtibar, Dergah, Aşkar, Cins, Okur gibi dergilerde yayımlandı. Kuğu Boynu romanı ile Eskader yılın romanı ödülüne layık görüldü. 2007 yılından beri Genç Dergi’de yazan Ayşegül Genç, evli ve iki çocuk annesidir. ...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart

  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!

  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!

  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık

  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!

  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!

  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • Tümü

Benzer Yazılar

Bir Kalp Katmışlar İçimize
Bir Kalp Katmışlar İçimize
Ortada bir savaş var. Çek...
Ölümü Sırayla, Mutluluğu Birlikte
Ölümü Sırayla, Mutluluğu Birlikte
Bir önem sırası olmayanın...
Boşluğu Selamlamak
Boşluğu Selamlamak
Geçenlerde Orhan Pamuk`un...
Hayat Ne Yana Düşer Usta, İbrahim Ne Yana?
Hayat Ne Yana Düşer Usta, İbrahim Ne Yana?
Ey kimin milletindensin s...

Genç Dergisi 194. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

Kötülere Karşı Farkındalık Şart

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8431406

Bagamoyo Afrika... 4919253

Kasım Sayımız Çıktı! 3498177

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1187627

Bkz: Doğu Türkistan 480184

En Güzel Cuma Hediyeleri! 287556

10 Soruda Sen Kimsin? 276046

31.12.2024

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

01.12.2024

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

01.11.2024

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

02.10.2024

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

01.09.2024

GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

31.07.2024

GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

20.06.2024

Dertle Yüzleşince Dertler Yüzleşince

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2025 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS