İbrahim Özdabak’ı Yeni Asya Gazetesindeki harika karikatürleri ile tanıyoruz. Hasan Aycın ile birlikte adını zikredebileceğimiz birkaç isimden biri o. Kendisiyle karikatüre bakışını, kelime ile çizgi arasındaki farkı ve camiamızdaki mizah anlayışını konuştuk.
Karikatüre ilginiz hangi yaşlarda, nasıl başladı?
Çok küçük yaşlarda diyebilirim. İlkokula başladığımda artık defterlerimin kenarlarını hep çizgilerle dolduruyordum. Bunların belli bir amacı yoktu. Çizgi romanların etkisinde geçen günlerimdi. Sonraki yıllarda mizah dergilerine ve gazetelerdeki karikatürlere bakmaya başladım. Ortaokul yıllarında çizdiklerimi artık karikatür diye adlandırabiliyordum. Sonra okuldaki duvar gazeteleri, okul panolarında sergiler derken 1976’da yayınlanan ilk karikatürlerden günümüze kadar uzanan bir çizgi…
Çizimlerinizi yaparken sizi motive eden şey nedir? Nereden ilham alıyorsunuz?
Aslında ilhamın geldiği yer malum. Fakat ilhama vesile olan şeyler o kadar çeşitli ki. Bir defa gündemi takip ediyorum. Gündemin herhangi biriyle alakalı benim söyleyeceğim bir şey varsa onun üzerinde yoğunlaşıyorum. Eksik bilgilerim varsa tamamlıyorum. O konu hakkında hissettiğim duygu ne ise bu duyguyu çizgiye dökmenin unsurlarını hayal etmeye başlıyorum. İşte tam o sıralarda gözümün önünde çizgiler beliriyor. Esprisiyle, renkleriyle, duygu ve unsurlarıyla… Artık onu kağıda dökmenin zamanı geliyor. Fakat hayal ettiğimi tam olarak aktarabildiğimi söyleyemem. Hatta bazen çizerken başarısızlığa uğruyorum. Hayal dünyasına el becerisi kafi gelmiyor.
Mütedeyyin camianın mizah ve karikatür hususunda eksikleri olduğunu düşünüyor musunuz?
Mizah ve sanat belli bir kesimin tekelinde gibi bir durum var. Mütedeyyin camia maalesef sanat eğitimi veren okulları tercih etmiyor. Hal böyle olunca yetişmiş eleman konusunda sıkıntı çekiliyor. Üstelik bu konuda ortaya konan çalışmalara gereken ilgi gösterilmiyor. Böyle bir kısır döngü devam edip duruyor. Sanki ihtiyaç değilmiş gibi ya da sadece menfi mizah varmış gibi davranılıyor. Aslında bu durum eğitim sisteminin bozukluğundan meydana geliyor. Mesela görsel sanat eğitimi veren okullarda anatomi denilince sadece insan vücudu akla geliyor. Hâlbuki her bir mevcudatın anatomisi vardır ve her biri sanatın zirvesindedir.
Bu durum nasıl giderilebilir?
Bu durumun giderilmesi için başta eğitim olmak üzere uzun vadeli ve kısa vadeli programlar uygulanmalıdır. Kısa vadede belki iddialı bir mizah dergisi çıkarılabilinir. Daha önce çıkarılmış sağ mizah dergilerinin akıbetine uğramaması için gereken ne varsa yapılmalıdır. Kaliteli ve seviyeli, maneviyata saygılı, kul hakkına riayet eden bir çizgiyle okuyucunun karşısına çıkmalı. Okuyucu da ona gereken ilgi ve desteği göstermelidir. Eskilerin bir lafı vardır: Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir.
Yaptığınız işe sanat gözüyle mi bakıyorsunuz yoksa görev olarak mı görüyorsunuz?
Bediüzzaman Said Nursi’nin bir sözü vardır. “Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silahıyla cihad edeceğiz” der. Cehalet düşmanının karşısına sanat ile çıkmaktadır. Belki hakiki manada sanat yapmak, vazifesini de hakkıyla yapmak anlamına gelmektedir. Sanat bir işin ihlasıdır.
Davanızı kelimelerle değil de çizgilerle anlatmak nasıl bir duygu?
Genelde karikatürler için “Basit bir çizgiyle çok şey anlatılmış” ifadesi kullanılır. Bu aslında okuyucunun konuya vâkıf olduğunu gösterir. Bizim yapmak istediğimiz çizgilere bakmasını ve üzerinde birkaç saniye düşünmesini sağlamak. Karikatürler kısa sürede birçok mesaj vermesi açısından her kesimin takip ettiği bir sanattır. Okuyucuya zahmeti azdır. Bazen anlaşılmama endişesiyle karşı karşıya kalsak da güzel bir duygu.
Karikatürist olmak üzere yetiştirdiğiniz öğrenci(ler) var mı? Bu konuda biri sizin öğrenciniz olmak isterse ne yapması gerekir?
Başta Can Kardeş çocuk dergisi ve Yeni Asya gazetesi olmak üzere uzun yıllar çalıştığım müessesede pek çok, ressam, çizer ve karikatürist olmak isteyen gençlerle çalışma imkanı buldum. Hepsiyle arkadaş gibi birlikte çalıştık. Klasik manada usta-çırak ilişkisi içinde olmadım. Fakat çizmeye meraklı gençlere imkanlar sağlamaya çalıştım. Zaten herkesin kendi tarzını oluşturmasından yanayım. Karikatür konusunda benden yardım isteyenlere kapım her zaman açık. Bizzat veya e-posta yoluyla irtibata geçenlerle durumuna göre yönlendirmelerim olabilir.
Karikatür ile ilgilenmek isteyen okurlarımıza ne tavsiye edersiniz?
Çizmeye meraklı gençlerin eğer meslek olarak devam etmek istiyorlarsa mutlaka sanat eğitimi veren üniversitelere gitmesini tavsiye ediyorum. Karikatür aslında bir düşünce sanatıdır. Hayal gücü, bilgi ve beceri ile yapılır. Sadece beceri için klasik resim eğitimi alınmalıdır. Gerisi tamamen kişinin gayretiyle ilgilidir. Eğer çizer olacaksan hür olmalısın, kendin olmalısın. Tabii ki ustaların yaptıklarına bakmalısın ve onları aşmalısın.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Başarı dileklerimle, teşekkürler…