• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!
  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!
  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!
  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız
  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!
  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart
  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!
  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!
  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!
  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık
  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!
  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!
  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!
  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var
  • ANASAYFA
  • Söylenmeler
  • Kule Tipi Hüzünler

Kule Tipi Hüzünler

01.07.2013 18:39
Söylenmeler
5152
Ayşegül Genç

Dünya salt betona dönüşmedi henüz, kıyamet de henüz kopmadı. Öyleyse önce kalpleri kaplayan kule tipi kibirlerden ve benliklerden soyunup ağaçların mütevazı gölgelerine doğru yürümelidir müminler.

“yâri davete hacet yok, sen yerini temizle, o gelir” / İbrahim Tenekeci

Her devir bir önceki devrin güzelliklerini eskiterek ve kötülüklerinden bir güzellik yontmaya çalışarak geçer. Her devir “kadrince kadir” olan insanlar üretir. Bu insanlar geçmişten ellerinde kalan ne varsa bir köze üfler gibi taze tutmaya çalışırlar.

Eskiden cennetin sağa sola savrulan saçlarıydı şehirlerimiz. Sulak arazileri, yerleri öpen söğütleri, haşarı bir çocuk gibi renkten renge giren üzümleri ile çiçek saplı bir mühür gibi halkın elinde tefekküre basılmayı beklerdi.

Düşüncelerin, ideolojilerin, geleneklerin jet hızı ile değiştiği bir zaman diliminde “şehir” denilen gelinin hiç yaşlanmayacağını hep taze kalacağını ummak elbette abes olur. Her şey değişmedi mi? Ne sen “şu duyduğum bülbül sesi mi” diyerek kerpiçten bir vadide hakikate yol arıyorsun ne de ben bahçemi gizleyen yüksek duvarların arasında görülmemekten haz alıyorum. Biz değiştik ve asude şehri de kendimize benzettik. Balkonsuz konakların sürmeli perdelerini “görmek ve görülmek” arzusuyla biz yırtıp attık. Evi koruyan kem gözlere bir kale gibi direnen bahçe duvarlarını nazik demirlere çevirmekten kendimize “estetik” paylar çıkardık. Bahçemizdeki üzümler gözümüze sivri kancalar gibi görünmeye başlayınca ellerimiz market reyonlarında felah bulmaya çalıştı. Yaşlı kadınların yeleklerindeki çengelli iğnelerle kendimizi oymalı tavan göbeklerine bitiştirmek yerine tek düze alçıpenlerden modern mezarlarımıza çekildik. Yaşlı kadınları da onların iki yakamızı birleştiren çengelli iğnelerini de kovduk hikâyemizden. Kirpileri, kaplumbağaları, bülbülleri iki balıklı fanuslara değiştik. Tespih şıkırtılarını, sadece namaz vakitlerinde bakılan cep saatlerini, okunmuş pirinçleri sandıklara biz hapsettik. Kur’ân-ı Kerimleri sedef kakmalı mahfazasında unuttuk. Evin bezir yağı ile ovulmuş tahta aksamına “şehrin güzelliklerini” tutuşturup ortadan kaybolduk.

Şehir değişti, çünkü ev değişti. İnsanların kalpleri değiştikçe evleri de değişmeye mahkûm değil midir? Evler değiştikçe şehir de değişiyor ve değişmeyen tek şey bu oluyor. Kalbimiz odaklandığımız, “Rahmanın ismi ile bir atan” nazargahlar değil, kalbimizi kendi haline terk ettik biz. Hatada kusurda dönüp baktığımız mihenk noktamız değil kalplerimiz. Artık dürtülerimiz var, modern hayatın hayhuyları var. Boynumuzdan aşağıya inmeyen sözlerimiz var. İşte kalbimizle irtibatı kopartınca evlerimizle de irtibat koptu. Ev, dört duvardan hâsıl bir yerleşkeye döndü. Yüklükler, merdivenler, tırabzanlar, çiçeklikler havaya uçtu. Oymalı kapı alınları gökyüzüne doğru buharlaştı. Evlerin letafeti kalplerin zifti ile hal oldu. Beyin kıvrımlarımız mide asitlerimiz geçmişteki tüm güzellikleri içinde eritip o beğenmediğimiz şehirleşmeyi püskürttü suratımıza.

Artık ne çevreciler duyarlı ne de duyarlı insanlar çevreci. Çevrecilerden daha çevreci olabilirdik. Onlar kalbin çevresinden uzaklaştıkça eziyet veriyorlarsa, biz bir mümin feraseti ile kalp çevresinden her varlığa uzanabilirdik. Göğe doğru uzanan her beton blok ile birlikte kalbimizden kule tipi hüzünler yükselebilirdi.

Değişen binalarda değişmeyeni bulmak en büyük keşiftir artık bundan sonra. Asıl hünerimiz, imtihanımız budur. Ahır sekisinin de şömineli terasın da sadece “mimari” bir durumun ötesine geçmemesi için müminin bundan sonraki tek vazifesi kalbine sahip çıkmasıdır. Günde beş vakit; Kabe’ye, sade bir yapı olma özelliğini kaybetmeden hesap gününe çıkacak olan o tek yapıya yönünü dönmesidir. Ruh inşaatının temeline hacerü’l esved taşını yerleştirip asıl memleketine dair kafa yormasıdır.

Resullullah’ın öptüğü o taş; ölü toprağını diriltecek bir mahiyete bürünmelidir müminin gözünde. Gerçek evini, sevgili ile olan kavuşmasını, dağılan zerrelerinin birleşmesini o taşa dokunarak yeniden hatırlamalıdır. O taş madem cennetten/memleketimizden gelmiştir, madem ki üzerinde yârin izi, aşkın yüzü vardır. O halde o taşı severek diğer taşları ve binaları hangi minval üzere sevebileceğinin pratiğini yeniden yapmalıdır mümin. Kendi cennetini imar edemeyeceği taşları sevmeyi terk etmelidir.

Evlerin pencereleri hâlâ varsa, insanların mimiklerinden hâlâ kalplerini okuyabiliyorsak evi düzeltmek için umut da vardır. Dünya salt betona dönüşmedi henüz, kıyamet de henüz kopmadı. Öyleyse önce kalpleri kaplayan kule tipi kibirlerden ve benliklerden soyunup ağaçların mütevazı gölgelerine doğru yürümelidir müminler. Kötülükler paçamıza pıtrak gibi yapışsa da, halen aramızda bir haksızlık gördüğünde çakırdikenine basmış gibi sıçrayan büyüklerimiz var. İşte onların dizinin dibine oturarak Kâbe’nin eteğine tutunmalı ve asıl vatanına yaklaşmalıdır…

Velhasıl taşları eğirenlere ve eğirmeyi öğretenlere selam olsun… Her gün kalbini yoklayanlara ve onu sönmek üzere olan bir köze üflercesine diri tutmaya çalışanlara selam olsun. Rabbim bizleri, birbirinin kalbini durmaksızın onaran İbrahimler eylesin. Amin.

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Ayşegül Genç

Konya’da doğdu. Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Maden Mühendisliği bölümünden 1999 yılında mezun oldu. Öykü ve yazıları HeceÖykü, İtibar, Dergah, Aşkar, Cins, Okur gibi dergilerde yayımlandı. Kuğu Boynu romanı ile Eskader yılın romanı ödülüne layık görüldü. 2007 yılından beri Genç Dergi’de yazan Ayşegül Genç, evli ve iki çocuk annesidir. ...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart

  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!

  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!

  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık

  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!

  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!

  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • Tümü

Benzer Yazılar

Bir Kalp Katmışlar İçimize
Bir Kalp Katmışlar İçimize
Ortada bir savaş var. Çek...
Ölümü Sırayla, Mutluluğu Birlikte
Ölümü Sırayla, Mutluluğu Birlikte
Bir önem sırası olmayanın...
Boşluğu Selamlamak
Boşluğu Selamlamak
Geçenlerde Orhan Pamuk`un...
Hayat Ne Yana Düşer Usta, İbrahim Ne Yana?
Hayat Ne Yana Düşer Usta, İbrahim Ne Yana?
Ey kimin milletindensin s...

Genç Dergisi 194. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

Kötülere Karşı Farkındalık Şart

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8431611

Bagamoyo Afrika... 4919403

Kasım Sayımız Çıktı! 3501969

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1187952

Bkz: Doğu Türkistan 480377

En Güzel Cuma Hediyeleri! 287713

10 Soruda Sen Kimsin? 276283

31.12.2024

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

01.12.2024

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

01.11.2024

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

02.10.2024

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

01.09.2024

GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

31.07.2024

GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

20.06.2024

Dertle Yüzleşince Dertler Yüzleşince

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2025 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS