Şadi Evren Şeker Kimdir? Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerini, bilgisayar mühendisliği alanında tamamladı. Genel olarak yapay zeka çalışmalarının altında kabul edilebilecek, doğal dil işleme, metin madenciliği ve veri madenciliği konularında çalıştı. Son bir yıldır da doktora sonrası araştırma amacıyla, Amerika’da sosyal ağlar ve veri madenciliği üzerine çalışıyor.
Gezi Parkı vesilesiyle ortaya çıkan olaylara sosyal medyanın etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Gezi parkının ikinci veya üçüncü günü bunun planlı bir saldırı olduğunu zaten sosyal medyadan ve kişisel sitelerimden herkese duyurmuştum. Benim düşüncem bunun planlı bir saldırı olduğu, çünkü yayılma hızı ve kaynaklar incelendiğinde, aynı anda birden fazla kaynaktan aynı temayı içeren yayılmalar göze çarpıyor. Son bir yıldır üzerinde çalıştığım verilere baktığımda, çok sayıda benzerlik içerdiğini söyleyebilirim. Planlı saldırıların ortak özelliğini kısaca şöyle sıralayabiliriz:
1- Çok sayıda farklı kaynaktan aynı fikir veya duygunun birbirinden bağımsız olarak duyurulması
2- Yapılan yayınların çoğunun yanlış olması
3- İnsanların duygularını sömürüyor olması
4- Yayılan görsel ve videoların kalitesi
5- Yayılma aşamasındaki sahte hesapların etkisi
6- Tarafsız görünen düğümlerin aynı anda bir taraf olarak organize hareketleri
Yukarıdaki liste en temel unsurları içeriyor. Belki ufak ekleme ve çıkarmalar yapılabilir ancak temelde işin arkasında bir organizasyon olduğunu anladığınız anda bunun planlı bir saldırı olduğunu söyleyebilirsiniz. Elbette sosyal medyada organize olmuş çok yapı var. Mesela bir firma veya siyasi parti mutlaka belirli bir organizasyon kurup kendi düşüncelerini yaymaya çalışıyor. Ancak bu defa yapılan saldırının çok daha büyük olduğunu söyleyebiliriz. Etkinin büyüklüğü ise ilk günlerden anlaşılıyordu, çok sayıdaki bağımsız düğüm birbirinden haber alması mümkün olmayan bir şekilde aynı düşünce ve fikirleri yayarken, aynı zamanda da yapılan yayınların çoğunun sahte ve yanlış haber olduğu sonradan ortaya çıktı.
Sosyal medya savaşlarında geçerli olan bir kural, “ilk vuran kazanır” felsefesidir. Buna göre insanlar ilk edindikleri bilginin etkisinde kalırlar ve ilk edinilen etkinin silinmesi daha güçtür. Mesela biraz sonra dünyanın en önemli konuşmasını dinleyecek olduğunuzu düşünün ve bu konuşmadan hemen önce, size birileri konuşmacıyı karikatürize edip komik bir şekilde sunuyor. Bu sizin dinleyeceğiniz konuşmanın ciddiyetini bozacağı gibi, tarafsız ve samimi bir şekilde dinleme imkanınızı da ortadan kalıdırır. Belki konuşmanın mesajının size ulaşmasını etkiler.
Durum böyle olunca, sosyal medyayı manipüle etmek isteyen insanlar da bu zaafiyeti kullanıyor ve çok sayıda, yalan haber ile insanların kanaatlerini ve duygularını önceden etki altına alıyor. Artık bir süre sonra siz işin doğrusunu bile öğrenseniz edindiğiniz kanaat kalıcı olmuş oluyor.
Hatta çoğu zaman yalan habere bile ihtiyaç duyulmaz. Mesela bir insana haftada sadece bir kere bir kağıda yazılmış “susadım” kelimesinin okutulması, bu kişinin günlük su tüketimini arttırmakta. Dolayısıyla Gezi Parkı olaylarında hiç bir tarafı tutmayan hatta ne olup bittiğinden bile haberi olmayan insalara “haydi meydana”, “haydi parklara”, “haydi sokaklara” gibi yazıları okutursanız bir süre sonra insanlar ister istemez bu yazıların insanlar üzerinde etkisi olur. Elbette insanları etkilemek bu kadar kolay değil ama sadece etkisi olan özelliklerden birisi. Mesela bu etkilemenin daha etkili olması için de kimlik kullanılabilir.
Sosyal medyadaki bir etki prensibi de kimliktir. Siz, gelen bir spam mailde de aynı yazıları görebilirsiniz ama sizi etkilemesi çok zayıf ihtimaldir. Sosyal medyada bu spam mail içeriğini daha etkili kullanmak için sizin tanıdığınız kimlikler kullanılır. Mesela uzun süredir görmediğiniz bir ilk okul arkadaşınız, eski çalıştığınız şirkette belki hiç konuşmadığınız bir arkadaşınız ve sevdiğiniz bir dizinin oyuncusu adına açılmış sahte bir hesabın aynı anda aynı şeyi size söylediğini düşünün. Hatta daha ileri gidip, en yakın arkadaşınızın size “haydi meydanlara” dediğini düşünelim. Demek ki mesaj kimlikle birleşince daha da etkili oluyor. Peki kimlikle nasıl birleşebilir? Suya atılan taşın dalgaları yayması gibi, sizden çok uzakta binlerce taş atılınca dalgalar bir şekilde size kadar ulaşıyor. Örneğin binlerce sahte hesaptan yayılmaya başlayan mesajlar yavaş yavaş birilerini bulup paylaşılıyor, genelde bu mesajların içerisine de özel olarak yerleştirilmiş ve kimsenin karşı çıkamayacağı hatta beğeneceği ifadeler eklenerek yayılma hızı arttırılıyor. Mesela “çocukların dondurma yemesi bir özgürlüktür” gibi bir mesajda, “özgürlük” vurgusu, belki sizin ebeveyinleriniz tarafından daha önce size alınmayan bir dondurmayı çağrıştırıp sizin paylşamınızdaki motor güç olabiliyor. Nihayet dalgalar hızlanıyor, sürekli yapılan bir mesaj bombardımanı sayesinde bir müddet sonra siz de bir şeyler yazma ihtiyacı veya paylaşma ihtiyacı hissediyorsunuz, aslında o paylaşım sırasında, bütün arkadaşlarınıza o virüsü yayan birisisiniz.
İşte bu yüzden paylaşılan her haberin mutlaka incelenmesi gerekir, bu topluma ve arkadaşlarımıza karşı bir sorumluluktur.