Prof. Dr. Osman Çetinkaya
Bu soruları kim sorarsa sorsun ve cevabını kim verirse versin kolay bir iş değil! Çünkü yetenek dar kalıplara sıkıştırılabilecek bir enerji değil. Yetenek çok geniş, çok çeşitli, çok değişken. Aslına bakılırsa yeteneksiz hiçbir kimse yok, herkesin birçok yeteneği var.
Üniversite 3. sınıf öğrencilerine okuttuğum bir derste dönem çalışması olarak “Bir mühendisin günlük hayatında ve mesleğinde ihtiyaç duyduğu 25 yetenek” adlı bir konu vermiştim. Her öğrenci belirlenen yeteneklerle ilgili olarak, nedir? Ne anlama gelir? Ne işe yarar? gibi konularda araştırma yapacak, yetenekler ve uygulamalarına ait örnekler bulacak, çalışmayı resim ve karikatürlerle de destekleyip bilgisayarda düzenledikten sonra çıktı alarak teslim edecekti.
Bu çalışmayı yaparken öğrencilerimizin bir kısmı bilgi bulmakta hayli zorlandı. Bir kısmı sadece yeteneklerin kelime/sözlük anlamlarıyla yetinmek zorunda kaldı. Bir başka grup öğrenci ise sayılan yetenekleri tamamen yanlış anlamıştı, belli ki bu yeteneklerden hiç haberi olmamıştı. Dolayısıyla web ortamında doğru/yanlış ne buldularsa basıp getirmişlerdi. Dönem çalışmasının sonuçlarını, yapılan çalışmaları artı ve eksileriyle değerlendirdiğimiz bir başka derste paylaştık. Böylece konu daha iyi pekişti, yeni yetenekler ve kavramlarla tanışmış olduk. Gelişim açısından her bakımdan faydalı ve verimli olan bu dönem çalışması bana ve öğrencilerime birçok şey öğretmişti.
Bugün 7’den 77’ye kadar herkesin her zaman ve zeminde rahatlıkla kullandığı “yetenek” kavramı zihinlerimizde doğru bir yer etmemişti. Sahip olduğumuz ve sürekli kullandığımız birçok yetenekten bile haberimiz yoktu. Yani yeteneklerimizin farkında değildik.
Nedir bu yetenek?
Sözlüklere baktığımızda, yetenekle bire bir yaklaşık olarak aynı anlama gelen, benzer amaçlar için kullandığımız çok sayıda kelime ile karşılaşıyoruz. “Kabiliyet, beceri, hüner, istidat, marifet, maharet” bunlardan önde gelenler. Bu kelimelerin isim, sıfat, zarf, fiil, olumlu olumsuz gibi kullanımları da işin içine dâhil edilirse, Türkçemizde ve doğal olarak hayatımızda bu kavramın oldukça çok kullanıldığı, konuşulduğu, yazıldığı ortaya çıkmaktadır.
“Yetenek” kelimesinin sözlük anlamları bir yana, bilimsel ve fonksiyonel olarak yetenekten ne anlamamız gerekir? Çünkü yetenek kelimesini sözlü ve yazılı iletişimde, düşünürken, kendimiz ve başkaları hakkında karar verirken oldukça çok sık kullanıyoruz. İnternetin bilge amcalarından wikipedia “yetenek en az zaman ve enerji harcanarak önceden belirlenmiş sonuçları gerçekleştirmek, hedefe ulaşmak için öğrenilen kapasitedir” şeklinde bir tanım yapmış. Başka bir ifadeyle yetenek, kişinin sahip olduğu beceriler, hünerler, marifetlerdir.
Unutmayın gençler, kimse yeteneksiz değil, siz ise hiç değilsiniz! 
İster uzun, detaylı bir tarif yapılsın ister kısaltılsın, yetenek yine de çok geniş anlamlar taşıyan bir kelime değil mi? Kelime değil sanki bir süper market! Markete gittiğinizde gördüğünüz her şeyi almıyorsunuz değil mi? Yetenekleri de gruplandırmamız, doğru grubu seçmemiz, bu gruplandırmaya göre kendimizi ve diğer kişileri değerlendirmemiz gerekmez mi? Yetenekle ilgili birçok sınıflandırmalar yapılabilir, özel yetenek/genel yetenek, mesleki yetenek/genel yetenek, doğuştan var olan/kazanılmış yetenek, yumuşak (yazılım nitelikli)/sert (donanım nitelikli) yetenek… Derken gruplar arttıkça artıyor. Bunlardan pratikte sıkça karşımıza çıkanları kısaca değerlendirelim.
İş/çalışma yetenekleri:
Mesleki Yetenekler Mesleki yetenek bir kişinin mesleğindeki uzmanlığının, özel konularda derinleşmesinin, ücretler ile denetim kapasitesinin bir ölçüsüdür. İş hayatında nitelikli, yani yetenekli elemanların genellikle daha eğitimli, daha yüksek ücretli ve vasıfsız (genel nitelikli) çalışanlara göre daha fazla sorumlulukları vardır. Yetenekli elemanlar aynı zamanda tek başlarına ya da bağlı oldukları meslek kuruluşları aracılığıyla politik bakımdan daha aktif olurlar. Mesleki yetenekler donanım niteliğinde (sert) yetenekler kategorisinde ele alınırlar. Bu yetenekler oransal olarak daha kolay elde edilen, doğuştan gelen kabiliyetlere daha az bağlı yeteneklerdir. İş istiyor, mevcut işimizde başarılı olmak yükselmek, daha iyi bir ücret almak istiyorsak bu yetenekleri tanımalı ve geliştirmeliyiz.
Hayat Yetenekleri
Hayat yetenekleri denilince, bize genellikle daha iyi bir hayat kalitesi temin eden ve sürdürmemizi sağlayan, emellerimizi gerçekleştirmek ve tabiri caiz ise dolu dolu bir hayat sürmemizi sağlayan kolaylaştıran beceriler anlaşılır. Hayata dair yeteneklerin kültür, inanç, yaş, coğrafi konum ve diğer hayat şartlarına bağlı olarak çok fazla değişmesi nedeniyle, kesin bir listesini vermek mümkün olmaz. Bununla birlikte belki de en önemli hayat yeteneği öğrenme isteği ve becerisi yani öğrenebilmedir. Yeni beceriler öğrenerek çevremizdeki dünyayı daha iyi ve doğru anlayabilmek, verimli ve tatmin edici bir hayat için ihtiyaç duyulan araçlarla kendimizi donatabiliriz.
Hayat yetenekleri her zaman doğrudan öğrenilip öğretilemez, genellikle tecrübeyle ve uygulama yoluyla dolaylı olarak öğrenilir. Hayata dair yetenekler, insanın gündelik hayatında sıklıkla karşılaştığı sorunlar ve problemlerle uğraşırken doğrudan tecrübelerle ya da eğitim öğretim yoluyla kazanılır. Bu becerilerin çeşitleri ve nitelikleri bireylerin içinde yaşadığı toplumların normları-kuralları ile beklentilerine göre büyük ölçüde değişiklik gösterir. Hayata dair beceriler ve problem çözebilme yeteneği, kişisel ilişkilerin yönetiminde sorumluluk anlayışı içinde etkin biçimde kullanılabilir.
İnsani Yetenekler
Kendimizi anlamak bir başka ifadeyle kendimizi bilmek, doğru empati kurabilmek, tepkilerimizi ayarlayıp gerekirse yumuşatabilmek, güvenli, saygılı ve verimli ilişkiler kurabilmek insani yetenekler arasında yer alır. Özellikle iş hayatında insani yetenek insanlarla etkili, samimi, saygılı iletişim kurabilmektir. İnsani yetenekler hem psikolojik becerileri hem sosyal becerileri içine alır, hayat becerilerine göre daha sınırlıdır.
Uygun çevre, teşvik, iltifat ve ödüllendirme olmaksızın “marifet” olamayacağı gibi; marifet sahibi, yetenekli bireyleri de kaybetmemiz kaçınılmaz olur.
Etkin iletişimler kurabilmek için şu insani yeteneklere ihtiyaç duyulur: İnsanları anlamak, düşüncelerinizi ve duygularınızı açıkça ifade etmek, konunun anlaşılabileceği ölçüde konuşmak, insanlardan geri bildirim istemek ve onlara kaliteli bir geri bildirim sunmak, başkalarının düşünce ve davranışlarını etkilemek ve onlardan etkilenmek, çatışmaları/uzlaşmazlıkları azaltmak ve çözmek, bireysel iş yapma yerine birlikte çalışmak ve ilişkiler verimsiz hale geldiğinde sonlandırmak.
Sosyal Yetenekler
Sosyal yetenekler başkaları ile karşılıklı etkileşim ve iletişimi kolaylaştıran becerilerdir. Bu beceriler sözlü, yazılı olarak, jest ve mimikler, beden dili ve resimler kullanılarak uygulanır. Sosyal kurallar oluşturulur, insan kitlelerine uygulanır ve gerektiğinde sözlü veya diğer yöntemlerle değiştirilir. İnsan sosyal/sosyalleşebilen bir yaratık olarak, duygu ve düşüncelerin, bilginin iletişimi için birçok yöntem geliştirip uygulayabilir. Sosyal yeteneklerin öğrenilmesi, kavranılması sürecine ‘’sosyalleşme’’ adı da verilir. Sosyal yeteneklerin geliştirilmesinde odak noktası “iletişimin nasıl kurulacağı” konusunda bilinç sahibi olmaktır.
Yumuşak (Yazılım) ve Sert (Donanım) yetenekler
Yumuşak yetenekleri bir kişinin duygusal zekâsı (EQ), kişilik özellikleri içinde yaşadığı küme veya sosyal grup, iletişim, dil kullanım becerisi, kişisel alışkanlıkları, dostluk ve samimiyeti, iyimserliği ve diğer insanlarla ilişkilerini karakterize eden bir terimdir. Yazılım yetenekleri herhangi bir iş-meslek veya görevin, birçok aktivitenin ihtiyaç duyduğu donanım yeteneklerinin tamamlayıcısıdır. Donanım yetenekleri aynı zamanda kişinin bireysel zekâsını (IQ) bir bölümünü oluşturur.
Yazılım yetenekleri bir kişinin karşılıklı ilişkilerini, iş-meslek performansını, kariyer-gelecek umutlarını ve beklentilerini geliştiren öz niteliklerdir. Yumuşak yetenekler, bir kişinin belli bir işi veya görevi yapabilmesi için ihtiyaç duyduğu beceri ve kabiliyetler topluluğu olan sert yeteneklerin aksine kişinin birlikte çalıştığı iş arkadaşları, müşteriler ile etkin bir iletişim yeteneğini ifade eder. Bu anlamda yumuşak yeteneklere hem iş yerinde hem iş hayatı dışında ihtiyaç duyulur ve her zaman kullanılabilen yeteneklerdir. Yumuşak yetenekler daima sert yetenekleri tamamlar.
Yeteneklerimize kim karar veriyor?
Ülkemizin eğitimi ve eğitim yönetimiyle ilgili birimler mezun ettikleri öğrencilerde sektörlerin ve toplumun beklentilerini de dikkate alarak ‘’Eğitim öğretim yeterlilikleri çerçevesi’’ hazırlayıp uygulamaya çalışıyor. Bu bir yerde mezunların hangi yeteneklere sahip olması gerektiği anlamına geliyor.
Yetenek toplumdaki her yaştan, herkesin sürekli karşısına çıkan çok sık kullandığımız bir kavramdır. Bu bağlamda, her seviyeden eğitim kurumunda yetenek konusunun gerçek anlamda ve yeterince ele alınması, üzerinde durulması gerekir. Şu anda bulunduğumuz noktada ise, bu işin yeterince farkında olduğumuz ve ele aldığımız söylenemez.
Eğitim sektörünün görev ve sorumluluğu bir yana, toplumun öğrenme, haber, eğlenme ihtiyacını karşılamak temel amacıyla yola çıkan medyanın da yetenek kavramına yüklediği ve yaygınlaştırmaya çalıştığı anlamların çok sınırlı hatta yanlış olduğu görülüyor. Bazı medya kuruluşlarına göre bir takım akrobatik, tehlikeli hareketler yapabilmek, taklit etmek, bazı görsel sanatları icra etmek yetenektir. Bunları yapamıyorsanız yeteneksizsiniz veya az yeteneklisiniz. Gerçekten yetenek sadece medyanın ön planda tuttukları, sergiledikleri midir ?
Hangi yeteneklere sahip olmalısınız?
Market örneğine tekrar dönelim. Marketteki tüm ürünleri satın almaya gücünüz yeter mi? Veya marketteki tüm ürünlerden satın alsanız bunları ne yapacaksınız? Tüm ürünleri satın almaya gücümüz yetmez, paramız yetişmez, başka bir deyişle “yetenek” adı verilen ve çok çeşitli enerjileri, kabiliyetleri içinde toplayan bir alışveriş paketi oluşturamayız.
Öte yandan muhatabınız veya toplum sizden “zeytin yağlı taze fasulye pişirerek sunmanızı istiyor” paranız olsa bile markette satılan et, kuru bakliyat, temizlik ve giyim ürünleri sizin ne işinize yarayacak? Bunu düşünmeden önünüze gelen ürünü sepete koyarken, 1 kg Ayşekadın fasulyesini unutursanız, paranız yetmez ise veya tekrar markete gitmek için zamanınız yetmez ise ne olacak?
Yetenekli miyim? Yetenekli misin? Yetenekli mi?
Bu garip soruyu bazen kendi kendimize sorar ve cevabını bulmaya çalışırız. Bazen de başkaları bizim için sorar, değerlendirmesini yapar ve cevabını verir. Bazen, bizim için bizim adımıza, bazen kendisi veya başkaları adına.
Açıkça görülüyor ki, bu soruyu kim sorarsa sorsun ve cevabını kim verirse versin kolay bir iş değil! Çünkü yetenek dar kalıplara sıkıştırılabilecek bir enerji değil. Yetenek çok geniş, çok çeşitli, çok değişken. Aslına bakılırsa yeteneksiz hiçbir kimse yok, herkesin birçok yeteneği var.
Genelde yeteneklerin istenilen düzeyde sergilenmesi veya kullanılması için belirli şartların yani ortamın sağlanması gerekir. Buna çevreden gelecek teşvik ve takdirlerin de mutlaka eklenmesi gerekir. Bir atasözümüzde de çok iyi vurgulandığı gibi “marifet iltifata tabidir”. Uygun çevre, teşvik, iltifat ve ödüllendirme olmaksızın “marifet” olamayacağı gibi; marifet sahibi, yetenekli bireyleri de kaybetmemiz kaçınılmaz olur.
Yeteneksiz!
Bu sıkıntılı ruhların sürekli olarak; iyi ruhların da şeytanın çekim alanına girdiğinde, belki kızarak belki umutsuzlukla sarf ettiği bir söz, bir ön yargı. Bu konuda aileleri, okullarımızdaki hocaları, arkadaş çevremizi, iş yerindeki yöneticileri bir tarafa bırakalım. İnsanız, hepimiz birçok yetenek sahibiyiz. Yeteneklerimizin farkına varalım, güçlendirip geliştirelim.
Sert yeteneklerimizi (donanımlarımızı) teknik olarak ve bireysel çabalarla daha kolay geliştirebiliriz. Ancak yumuşak yeteneklerimizin (yazılımlarımızın) şekillendirilmesi, geliştirilip güçlendirilmesinde, içinde yaşadığımız toplum ve onun beklentileri, kültürümüz ve inanç sistemimiz belirleyici, destekleyici olacaktır. Yumuşak ve sert yeteneklerimizi birbirine yardımcı kılmaya, birleştirip bütünleştirmeye çalışalım. Destekleyici bir ortam, cesaretlendirme ve teşvik, tekrarlayarak güçlendirme yoluyla yeteneklerimizi geliştirebiliriz.
Unutmayın gençler, kimse yeteneksiz değil, siz ise hiç değilsiniz!