Bir Üstadları olan kuşaklara bakıyorum bir de üstadsız, ‘özgür’(!) bireylerden oluşan şimdikilere. Üstadları da, üstadı olanları da özlüyorum açıkçası.
Modern, özgür birey olmayı başarabilmişlere biraz anlamsız gelse de ‘masum Anadolu’nun saf çocukları’ için bir ‘Üstad’ çok şey demektir. Hele bu üstad, Necip Fazıl gibi ‘öncü’ bir üstad ise…
Üstad, her şeyden önce, batıya doğru hızla giden mukallidler güruhunu ‘Nereye gidiyorsunuz’ sorusu ile bir sarsış denemesidir; bereketli bir sarsış…
Batı fikriyle kafası karışan Türk aydınına asıl mecraını bulduracak bir sarsıştır bu.
Kendine güvenini kaybetmek üzere olan Anadolu insanına kibir değil ama gurur ve vakarla kendine gelme yolunu açmış bir büyük mustariptir Üstad.
Başı dik olmayı öğütlüyordu onun hayatı. Ve bu başı diklikle ancak ‘Son devrin mazlumlarının’ hesabının sorulabileceğini göstermek istiyordu.
Necip Fazıl bize bir davadan bahsediyordu. Büyük bir davadan.
‘Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük’
Peşine düşenini bin bir sıkıntının beklediği bir davaya hararetle çağırdı bizi Üstad.
Şimdilerde o ‘dava’dan bahsetmek nedense biraz zorlaşmış durumda.
Necip Fazıl’ın mesajı ile gençlerimizin karşılaşmasının, tanışmasının önünde birçok engeller var. Bu engelleri kaldırmaya, yok etmeye yönelik ciddi çalışmaların varlığından bahsetmek ne yazık ki pek mümkün değil. Ne yapılırsa yapılsın, yapılan tüm güzel çabalar, çalışmalar Üstad Necip Fazıl’ın ve onun takipçisi diğer öncü sanatçılarımızın imkansızlıklar içerisinde yapıp ettiklerinin çok gerisinde kalıyor.
Model insanlarımız, örnek insanlarımızı taşıyamıyoruz nesillerimize.
Sanatın, edebiyatın, yan çizmemenin, tavır sahibi olmanın, prensip sahibi olmanın gücünü kavramaya yanaşmamakta kararlı gibiyiz sanki.
Üstadın şiirlerini okumayan bir çocuğun, bir gencin bir tarafının eksik kalacağını düşünüyorum.
Her şeye rağmen Üstadın ülke çocukları üzerindeki büyük tesirinin biteceğini zannetmiyorum. Azalmış gibi görünse de bunun artacağına inanıyorum. Birçok açıdan Üstad Necip Fazıl’ın öncülüğünün artarak devam edeceğine inanıyorum. Üstadla ilgili yapılması gerekenlerin daha birçoğu yapılamadı çünkü.
Onun tasavvufla ilişkisinden, cesaretinden, siyasilere etkisinden, gerektiğinde şehir şehir Büyük Doğu konferanslarına katılmasından çıkarılacak birçok dersler var.
Necip Fazıl, içimizdeki kimilerinin zannettiği gibi sanatını ideolojisine feda etmiş biri değildi. Necip Fazıl ile sanatı ayrı ayrı ele almak mümkün bile değildir. Sanatçı öyle bölünüp parçalanacak birisi değildir. Olamaz.
Üstad vefat ettiğinde sekiz yaşımdaymışım. Vefatını duyduğuma dair en ufak iz bile yok zihnimde ne yazık ki. Ama şiirlerini, Son Devrin Din Mazlumları’nı, Sahte Kahramanları’nı, Hikayelerim’ini okuduğum yılları çok iyi hatırlıyorum. Ortaokula başladığım yıl okumaya başlamışım. İlk ezberlediğim şiiri 10 yaşımda Sakarya ve ardından Feza Pilotu şiiri. Etrafımdaki o zamanlar hep az sayıda olma kaderini yaşayan büyüklerimin ben Sakarya’yı okurken her seferinde nasıl sevindikleri hala aklımdadır. Zindandan Mehmet’e Mektup Ömer Karaoğlu tarafından bestelenmişti. Kulaklarımdan uzun süre çıkmadı şiir de bestesi de…
Bir Üstadları olan kuşaklara bakıyorum bir de üstadsız, ‘özgür’(!) bireylerden oluşan şimdikilere. Üstadları da, üstadı olanları da özlüyorum açıkçası.
Ve Üstadların öncüsü, Sultanuş Şuara Necip Fazıl’a ve onun açtığı Edebiyat damarından gidenlere mesafeli kaldıkça kaybedenin biz olacağından korkuyorum.
Şunları yapmadan “genç adam at yorganı, sana haram uyuman!”:
*Yaşadığımız şehirdeki liseler, üniversiteler, yurtlar, kurslar, camiler, çeşitli dernek merkezlerindeki tüm gençler Necip Fazıl’dan en azından bir kitap okumadan eve dönmemeliyim!
İmkanlar ölçüsünde kitapla ilgili çevresinde tahlil, sohbet, değerlendirme toplantısı yapması. Mesela üniversite yurdundasınız. Üç dört arkadaşınızla o kitabı okuyor ve konuşuyorsunuz. Öğretmensiniz, sınıfa kitabı veya bir şiirini, bir hikayesini bir yazısını görev olarak veriyor, okutuyor sonra bir derste tahlil ettiriyorsunuz.
*Necip Fazıl’ın eserlerinin dünya dillerine çevrilmesi.
*Üniversitelerde Necip Fazıl ile ilgili programlar yapılmasını sağlamak.
Necip Fazıl paneli, sempozyumu
(Necip Fazıl Kitabı tahlili)
Necip Fazıl Kitapları Sergisi
Necip Fazıl üzerine konferans
*Üniversite ve lise yurtlarına Necip Fazıl hakkında, onunla ilgili programlar hakkında ve eserleri ile ilgili panolar doldurmak, afişler görseller asmak
* Necip Fazıl yayınlanmayan yazılarını, şiirlerini, eleştiri yazılarını bulmak, ulaşılır hale getirmek.
* Necip Fazıl hakkında film yapılmasını sağlamak.
*Çeşitli yurtlarda, Kur’an kurslarında, vakıflarda Çile, Çöle İnen Nur, Veliler Ordusundan 333, Konuşmalar gibi kitaplarının okunmasını, yıllarca okunmasını, kitap halkalarının oluşmasını sağlamak.