Prof. Dr. Vahdettin Engin, Marmara Üniversitesi Tarih Öğretmenliği bölüm başkanlığı görevinin yanı sıra Sultan 2. Abdülhamid hakkında yazdığı kitaplarla tanınıyor. Kendisiyle yeni kitabı Asayiş hakkında konuştuk.
Kitabınız hakkında neler söylemek istersiniz? Muhtevasından biraz bahsedebilir misiniz?
“Asayiş” adını verdiğim kitap, Sultan II. Abdülhamid’in hususi iradelerinden yola çıkarak hazırlamış olduğum iç güvenlik meselelerini ele alan bir çalışma. II. Abdülhamid devlet idaresini Bâbıâli’den Saray’a aktarınca, çeşitli devlet işleri hakkında ne tür kararlar alınması gerektiğini, hususi iradeler vasıtasıyla sadrazama iletmiştir. Dolayısı ile bu konular hükümette müzakere edilirken, padişahın görüşü temel alınmak suretiyle kararlar verilmiştir. Daha sonra da, hükümetin aldığı kararlar onay için tekrar Saray’a gönderilmiştir. Bundan da anlaşılacağı üzere, hususi iradeler, her konuda padişahın özgün düşüncelerini yansıtmak gibi bir öneme sahiptirler. Bu iradeler incelendiğinde, Abdülhamid’in hangi konuda ne düşündüğü, ne tür icraatlar yapılmasını istediği gibi hususları tespit edebilmek mümkün olmaktadır. Diğer bir husus da bu anlamda önemli…
Sultan Hamid çeşitli konularda yapılmasını istediği uygulamaları ilgili makama emrederken, gerekçe de bildiriyor. Mesela kumarı yasaklarken, kumar oynamanın insanlara ne tür zararlar verebildiğini geniş bir şekilde izah ediyor veya Anadolu’ya gelen göçmen kafilelerin yerleştirilmeleri konusunda yetkilileri uyarırken Müslümanların kardeş olduğunu ve birbirlerine yardımcı olmaları gerektiğini izah ediyor. Hal böyle olunca hususi iradeyi okurken sanki kendinizi padişahla konuşuyor gibi hissediyorsunuz. Bu durum bir tarihçi için çok önemli bir zenginliktir. Sözünü ettiğim belgeler de, II. Abdülhamid’i doğrudan kendi ifadeleri ile algılayabilmek açısından son derece önemlidir. Buradan yola çıkarak “Asayiş” kitabında II. Abdülhamid’in iç güvenlik anlayışı ve uygulamalarını esas aldım. Kitap okunduğunda II. Abdülhamid döneminde ön plana çıkan konuların Türkiye’nin bugünkü meseleleri ile nasıl bir paralellik arz ettiği açık bir şekilde görülecektir. Bunun da ötesinde, Sultan Hamid’in bu meselelere bakış açısı ve icraatlarının, günümüz Türkiye’sine ışık tutacak tarzda net bir mesaj verdiği de görülecektir.
Sultan Hamid ile alakalı kitaplarınız devam edecek mi? Bir sonraki çalışma ne hakkında olacak, mümkünse biraz bahsedebilir misiniz?
Sultan Hamid’in tarihimizde en çok haksızlığa uğramış padişahlardan biri olduğunu düşünüyorum. Bir devlet başkanının ülkesine birçok hizmette bulunduktan sonra sonraki nesillerce “Kızıl Sultan” olarak bilinmesinden daha acı bir şey olamaz. Son dönemlerde Sultan Hamid hakkında yapılan yayınlar bu imajın silinmesine hizmet ettiyse de henüz yeterli sayılmaz. Bu yüzden daha birçok araştırmanın yapılması ve Sultan II. Abdülhamid’e layık olduğu değerin verilmesi lazım. Ben kendi çapımda bu çabalarıma devam edeceğim.