Fedakarlık yapabilen çiftlerin evlilikleri daha uzun süreli ve mutlu olabiliyor.
Evliliğine kendini adamak ve nikah ahdini tutmak nedir? Los Angeles üniversitelerinden UCLA psikologları, 11 yıl ve daha uzun süre evli olan 172 çifti analiz ederek bu sorunun cevabını aradı.
Profesör Benjamin Karney’e göre insanlar ‘evlilik ahdime bağlıyım’ derken iki şeyi kastediyorlar. Bunlardan birincisi, ‘Evliliğim iyi gidiyor ve devam etmesini istiyorum’ ifadesidir. Oysa kendini adamak bundan daha farklı bir şeydir. Derin ve sağlam bir bağlılık, evlilikte daha az problem çıkmasını ve boşanma oranlarının düşmesine yardım eder. Çünkü her şey yolundayken kendini evliliğine adamak çok zor değildir. Münasebetin yönü değiştiğinde ve seviyesi bozulduğunda bile: ‘Ben evliliğime kendimi adadım ama anlaşamadığımız durumlar var, beraberliğimizin devamı için bazı çözümler bulmalı, fedakarlık yapmalı ve adım atmalıyım. Her şey benim istediğim gibi olmak zorunda değil’ diyebilmektir.
172 çift ile evliliklerinin başından itibaren her altı ayda bir yapılan araştırma sürecinde çiftlerin bağlılık seviyelerini ölçmek için çocukluk, aile yaşantısı, eşine karşı hissettikleri ve hayatındaki stres faktörlerini inceleyen sorular soruldu. Sonuçları inceleyen araştırmacılara göre fedakarlık yapabilen çiftlerin evlilikleri daha uzun süreli ve mutlu olabiliyor. Evliliğine kendini adamak demek ‘başarıyla yürütebilmek için ne gerekiyorsa yapmaya gayret etmek’ demek. Bu anlayışa sahip kişiler sorunlarla karşılaştıklarında şöyle düşünürler: ‘Amacım bu çatışmayı kazanmak mı yoksa evliliğimi korumak mı.’ Eğer evliliği korumak için üst pencereden bakabilirsek anlaşmanın bir yolunu bulmak için çaba gösteririz. Fakat kendi istediğine odaklanan ve iletişim kuramayan kişiler aynı gemide olduklarını unutur ve yola devam edemezler. Çünkü boşanan çiftler de evlenirken kendilerini söz konusu beraberliğe adadıklarını düşünüyorlardı. Fakat asıl olanın gemiyi yürütmek olduğunu göremediler.
Psikologlara göre fedakarlık yapabilen çiftler, sorunların çözümünde daha etkili olabiliyor. İşte bu sebeple ikinci tip bağlılık, daha düşük boşanma oranı ve beraberlikte daha yavaş bozulma ihtimali demektir.
Elbette fedakarlık kıvamında olabilmek belli bir olgunluk gerektirir. Yetiştiriliş tarzımız, büyürken karşılaştığımız problemler ve karakter kodlarımızdaki genler bu olgunluk seviyesini etkileyen başlıca etkenlerdir. Kimi insanlar evlendikten sonra bu durumun farkına varır ve kapasitesi ile karşı karşıya olduğu sorunların pek örtüşmediğini hissedebilir. İşte evlilik, yaşayabilmek için yaratanın en önemli lütuflarındandır çünkü aczimizi görüp karşı cinse olan fıtri ihtiyacımızı idrak ederiz. Hayatın ağırlıklarını kaldırabilmek için elbirliği ederiz ve gücümüz artar. Bir arkadaşım ‘evlendiği zaman insan eksik olduğunu anlıyor ‘ demişti de bekar olduğumuzdan pek anlayamamıştık.
Hava fırtınalı olsa da, dalgalar yükselse de önemli olan gemiyi sağ salim karaya çıkarabilmek. Çünkü boşuna dememişler, kaptanın ustalığı fırtınada belli olur.
(2 Şubat 2012 , Science Daily, Kaliforniya Üniversitesi, Journal of Personality and Social Psychology)