
Sema Erdoğan Başaran ile Özgür Açılım Platformu adını verdikleri ‘hareket’ ile ‘farklı’ olarak ne söylediklerini, neyi sorguladıklarını konuştuk. Hasat isimli harika bir yıllık çıkardılar, ondan bahsettik. Müslümanların yeni handikaplarından söz ettik.
ize biraz platformdan bahsedebilir misiniz?
Platform 5 yıl önce dört-beş arkadaşın Bilgi Üniversitesi’ndeki çabalarıyla kuruldu. Bilgi üniversitesi o dönem başörtüsünün kısmen rahat olduğu üniversitelerdendi. Seküler ve özgürlükçü bir ortam olduğu için, Müslüman gençler bireysel olarak herhangi bir engelle karşılaşmıyorlardı. Fakat bilimin ve aklın putlaştırıldığı üniversitelerde Müslüman olmanın şerefiyle bir duruş sergilemek, bizim için çok daha fazla önem arz ediyordu. 28 Şubat’la sinikleştirilen, pasifleştirilen gençlerin, üzerlerindeki ölü toprağını atması şarttı. “Yobaz”, “gerici”, “örümcek kafalı” etiketleriyle yaftalalan Müslümanlara, iman sahibi olmanın şeref olduğunu, izzetin bizlere daha çok yakıştığını hatırlatmamız, birbirimizi sarsmamız gerekiyordu.
Platform olarak neler yaptınız bu güne kadar?
Bizim çalışmalarımız haftalık derslerimiz üzerinde temelleniyor. Bir konu, kitap ya da gündeme dair haftalık okumalar yapıyoruz. Sonra üniversite dışına çıkıp, kendimize yakın bulduğumuz sivil toplum kuruluşlarıyla çeşitli etkinlikler düzenledik, ortak eylemlerde bulunduk. Çoğu kez İslami guruplarla bazen de adalet temelinde bir araya geldiğimiz gayri İslami guruplarla eylemlere katıldık, bildiriler yayınladık, iftarlar yaptık. Daha derin tecrübeleri olan İslami dernek ve vakıflarla ünsiyet geliştirmek için buralara ziyaretlerde bulunduk. TMK mağduru çocukları konu alan “Çocukluktan Merkeze” adlı bir sergi düzenledik. Kendi mahallemizin dışına çıktık, bambaşka insanların sorunlarıyla yüzleştik. İşsizlik, yoksulluk, evsizlik sorunu; Kürt meselesi, Hrant Dink’in öldürülmesi gibi bizim dünyamıza uğramayan gündemlerle tanıştık. Onlarla hemhal olduk. O sene içindeki emeklerimizi derlediğimiz yıllıklar çıkardık. Çıkış, Kaim, Mesel ve en son Hasat okuyucuyla buluştu. Çıkış ve Kaim amatör çalışmalardı.
Müslüman Gençleri Buluşturduk
Ayraçlar ve kartpostallar basıldı, dağıtıldı. Üç tane Müslüman gençlik buluşması düzenledik. İstanbul’daki çeşitli grupların ve farklı illerden Müslüman gençlerin katıldığı son buluşmada vicdani redde dair ortak bir metin yayınladık. Evsizlerin durumuna dikkat çekmek için sabahlama eylemleri yaptık. Sokak Pazarı projesiyle giyilmemiş ve temiz, eski kıyafetleri yardıma ihtiyacı olan ailelere ulaştırdık. “Kırk Gün Kırk Gece İsraf” sloganıyla İstanbul Alışveriş Festivalini protesto ettik. Devletin Uludere’de katlettiği masum Kürt halkını andık.
Üçüncü yıllığımız Mesel’de “Nasıl Bir Müslüman Gençlik Hayal Ediyorsunuz?” sorusunu camiadaki ağabey ve ablalarımıza sorduk. Dördüncü yıllığımız Hasat’ta soruyu genişleterek “Türkiyeli Müslümanların Zaaf ve İmkanları”nı konuştuk. Yaklaşık otuz isme bu soruları yöneltip oldukça istifade edeceğimiz cevaplar aldık. Umuyorum ki verilen cevaplar, zaaf ve imkanlarımızın farkına varıp kendi yolumuzu bulmamıza vesile olacak. Çabalarımızı daha da bereketlendirecek inşallah.
Hem yıllık faaliyetlerinizi hem soruşturmalarınızı, röportajlarınızı, okumalarınızı, film/kitap tavsiyelerinizi kitaplaştırıyorsunuz. Nasıl hazırlıyorsunuz yıllıkları, kaç kişilik bir ekipten bahsediyoruz? Ve öz itibariyle söylemek istediğiniz nedir?
Birlikte karar aldık, birlikte emek verdik, birlikte ürettik. 19 yaşındaki insanla 30 yaşındaki insan aynı işin ucundan tuttu. Fakat biri abilik, öteki şımarık çocukluk kaprisleri yapmadı. Ne olursa olsun kalp kırmamaya özen gösterdik. En kötü durumlarda helalleşmeyi bildik. Sahih niyetlerle başlayıp heva ve heveslerimiz yüzünden başta Allah’a, sonra birbirimize karşı mahcup olabilirdik…
İşte böyle bir ekipten bahsediyoruz. Muhammed Esed, takva sahibi olmayı ‘Allah’a karşı sorumluluk bilinci’ olarak çevirir. Biz sorumluluk bilinci etrafında bir araya geldik. Yıllık çıkarma süreci en ciddi tecrübelerimizden biriydi.
Öz olarak şu çağrıda bulunuyoruz: Herkesi kendi imtihanında sahneye çıkmaya, banttan değil canlı yayına, barol oynamaya, kendi şiirini okumaya, ilahi koroya katılmaya, baharlara kapılmaya, mazlumlara yardıma, zulümlere isyana, erdemliler ittifakına, Fatiha’da Biz’e, vakfedilmiş İz’e, bin tefekküre, bin tezekküre, bin teşekküre, genç olmaya ve genç ölmeye çağırıyoruz.
Üstelik ücretsiz dağıtıyorsunuz bunları. Bu kalitede ürünleri ücretsiz dağıtmak nasıl mümkün oluyor?
Mümkün olmuyor, mümkün kılmak için çabalıyoruz. Yıllıklarımızın künyesinde şöyle yazar; “Hediye edilmek üzere infak edilmiştir. Ücretsizdir.” Biz hediye ediyoruz, imkanı olanlar infak etsin demektir bu. İmkanlarımızı zorlamak için çabalıyoruz ki Allah’a karşı bir mazeretimiz olsun. Şu an 16 bin TL borcumuz var; bakalım Allah büyük! Hasat isimli yıllığımızı hasat2012@gmail.com adresine iletişim bilgilerini gönderenlere –kargo ücretini karşılamaları kaydıyla- bedelsiz olarak gönderiyoruz.