
Nureddin Hoca ile hepimizin bir şekilde tanışıklığı var; kimimiz televizyonda gördü, kimimiz köşe yazılarını okudu, kimimiz de internetten takip ediyor. Son yıllarda güncel sorunlarımızı asr-ı saadet odaklı yorumlarıyla gidermeye çalışan, tatlı diliyle gönlümüzdeki yerini sağlamlaştıran ve kaliteli hitabetiyle bizi derinden etkileyen bir isim kendisi. Özellikle aile konusunun üzerinde çokça duran ve tabuları yıkan sözler söyleyen Nureddin Yıldız Hoca ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
AİLE CAMİDEN DAHA ÖNEMLİDİR
Aile ve evlilik konuları üzerinde özenle bu kadar çok durmanızın nedeni nedir?
Şu büyük dünyada her şey insan içindir ve insanın hizmetine sunulmuştur. İnsan esastır. İnsanın kaynağı da ailedir. Ailenin olmaması insanın olmaması anlamına geliyor. Ailenin sorunlu olması da insanın sorunlu olması sonucunu getirecektir. Bu da bizi şöyle bir neticeye ulaştırmaktadır: İyi bir insan için iyi bir aile ortamı şarttır. Aileye yapılacak yatırım, doğrudan insana yapılmış yatırımdır. Aileyi bir numaralı mesele görmedikçe insanla alakalı hedeflere sorunsuz bir şekilde ulaşmak hayaldir.
İnsanla ezelî bir düşmanlığı olan şeytanın ifsat planları da aile ile alakalıdır. Zinadan diğer yasaklara kadar şeytanın koz olarak üretip kulladığı ne varsa onu biz ailede tesirsiz duruma getirebiliriz. Bu nedenle de aileyi bir tür cihat meydanı gibi görmek zorundayız. İffetli insan, onurlu mü’min ailede yetişecektir. Aile bu yönü ile camilerden de öncelikli bir konumda bulunmaktadır. Köy meydanlarına dikilmiş camiler şüphesiz, İslam’ın simgeleridir ama o camilere kimin nasıl gideceğini düşünecek olursak evsiz caminin anlamı olmadığı da ortaya çıkacaktır.
EVLENME İHTİYACI GELEN EVLENMELİDİR
Evlilik için en uygun zaman ne zamandır, bu nasıl tespit edilebilir?
Evlilik tabii bir olaydır. Her insanın, erkek olsun kadın olsun en az yeme içme kadar, uyku kadar tabii bir ihtiyacıdır. Yeme içme ve uyuma ihtiyacımızı nasıl kanunla ve örfle belirlemiyorsak, nasıl ki acıkan yiyor, uykusu gelen de uyuyorsa, evlenme ihtiyacı gelen de evlenmelidir. Hiçbir gerekçe uykuyu erteleyemediği gibi evliliği de ertelememelidir. Uykunun suni bir şekilde ertelenmesinden doğan sıkıntılardan daha hafif olmayan sıkıntılar da gecikmiş evlilik nedeniyle çıkacaktır. Uykusuz sürücünün kazalarına benzer kazaları evlenmemiş erkek veya kadının yapması uzak bir ihtimal değildir. Herkesin evlilik zamanı kendincedir. Karşı cinse alaka duymaktan başlayan işaretlerin her biri evlenme talebinin göstergesi olarak kabul edilmelidir. Yaş değil ihtiyaç eksenli bir talep oluşturmamız gerekiyor.
“Evli olmayan fıtrata uygun yaşamıyor” diyorsunuz, bunu biraz açabilir misiniz?
Evet, fıtrata ters düşerek yaşamak zorundadır. Bir kere insan olarak yaratılmak yani insanlık halkasında bir halka olmak, insan olarak üzerine düşeni yapma zorunluluğu getirir herkese. Bu gereklerden birinin de yeni bir insanın yaratılmasına vesile olmak olacağını bilmemiz şarttır. Bundan daha da önemlisi, evlenmeyen bir insan, uykusunu bastırmak için direnen bir insan kadar fıtrat dışı bir iş yapmaktadır. Evet, bir nebze uyku bastırılabilir ama uykusunu bastıran, göz fonksiyonundan el ayak fonksiyonlarına kadar hiç bir özelliğini tam olarak kullanamayacaktır. Aynı şey, fıtratın başka bir dalı olan evlilik için geçerlidir.
Ayrıca iffet üzerinde yoğunlaşmış olan İslam’a din olarak sarılmış birinin evlenmesinin ne anlama geleceğini de tefekkür edebiliriz. Evet, evlenmeyen biri, evliliği gerekli olduğu hâlde bekâr veya dul kalıyorsa her şeyden önce Sünnet’e ittiba etmekte yetersiz kalmaktadır. Ümmet’in çoğalması ve güçlenmesi için yapabileceği işlerden birini yapmamış oluyor. Allah Teâlâ’nın huzur ve sükûnet sebebi olarak belirlediği bir ameli yapmayarak kendini zora sokuyor. Onunki fıtrata uygun yani tabii olan bir tutum değildir.
20 yaşında iken 35 yaş olgunluğuna erişmiş bireyler var, aynı şekilde 30 yaşına gelmesine rağmen ergenlikten çıkamamış ve olgunlaşamamış bireyler de var. Böyle bir durumda kişi kendi olgunluğunu ve evlilik zamanının geldiğini nasıl anlar?
Anne babanın, öğretmenin, mürşidin vazifesi böyle durumlarda belli olacaktır. Gençlerin de istişareyi önemsemeleri gerekiyor. İstişarenin içi doldurulduktan sonra biiznillah sıkıntı olmayacaktır.
ÖRNEĞİMİZ BİZDEN ÖNCEKİLER OLMALI
Ailelerimiz için “evliliğin vaktinin gelmiş olması”ndan ziyade, önemli olan iyi bir iş, daire, araba ya da mezuniyet oldu artık. Siz böyle bir durumu nasıl görüyorsunuz, ne öneriyorsunuz?
Bu, dünyevileşme diyebileceğimiz bir hastalığın sonucu olarak karşımıza çıkmıştır. Har şeyi madde ile ölçen anlayış bunu getirmiştir. Biz mü’min olarak, rızkı Allah’tan biliriz, sebeplerine yapışır gerisini Allah’a havale ederiz. Müslümanlar olarak birbirimizi çok etkiliyoruz. Ya da birbirimizden çok etkileniyoruz. İman ve ibadet meselelerinde akidemizi, selefimizin yolunu ölçü aldığımız gibi ev ve aile konusunda da selefimiz bizim için örnek olmalıdır.
Evlenmeyen bir insan, uykusunu bastırmak için direnen bir insan kadar fıtrat dışı bir iş yapmaktadır.
Günümüzde normal şartlarda evlilik için 25 yaş geç midir?
Ne yirmi beş ne de başka bir yaş, genelleme için uygun değildir. Herkes kendi yaşını bulunca evlenmelidir.
“Eşinden ayrıldığı zamanın hesabını büluğ çağına gelmeden önce yapan kızlarımız var artık” diyorsunuz, böyle bir algının oluşmasının dini ve sosyolojik nedenleri nedir sizce ve bunun önüne geçmek için önerileriniz nelerdir?
Ailelerin verdiği eğitim, çevrenin ağır etkisi, hayatı dünyadan ibaret görme, mü’min insanlar olduğumuz hâlde iman kardeşliğimizi tesis edemeyişimiz, evlenenler arasındaki sorunlar en önemli nedenlerdendir. En baş neden ise kadınların, evlendikten sonra erkekle eşit bir hayat yaşama idealini benimsemiş olmalarıdır. Kur’an ise evlilik hayatında erkeğin kadından bir puan üstte olmasını emretmektedir. Kendi başına işi görür bir kadın anlayışının sonucudur bu. Yeniden Kur’an anlayışına dönmedikçe de huzurumuz olmayacaktır.
Yıkım üzerine, umutsuzluk üzerine kurulu bir yuva ne kadar mutlu eder? Yapılmadan bozulması düşünülen bir evlilik bereketsizdir. Kızlarımız, gelişen sosyal imkânlar yüzünden eş adaylarını araba gibi görmeye başlamışlardır. “Bozulursa değiştiririm” der gibi eş kabul etmekle doğru olmayan bir tercihe yönlenmektedirler.
Gelecek adına ümitvar mısınız hocam?
Kitlesel olarak önümüz bulanık gibi duruyor ama fertler olarak muhteşem denebilecek gelişmeler izliyoruz. Allah’ın rızasına ulaşmış insanlar açısından büyük bir umut taşıyoruz. Yarınımın bugünümden daha iyi olacağına umudum, şu anda var olduğuma inancımdan daha güçlüdür.