Oruçluyken vaktinin çoğunu uykuyla geçirenler için bilindik bir ifade vardır: Orucu uykuya tutturmak. Orucu kişinin değil de uykunun tuttuğu anlamını ihtiva eden bu ifadede uyku, son yıllarda yerini bir diğer yarı ölüm durumu olan bilinçsiz internet kullanımına bıraktı. İnterneti tamamen zaman geçirme aracı olarak kullanmak, öncelikli eğlence unsuru olarak görmek bize çok şey kaybettiriyor.
TTNET Genel Müdürü Tahsin Yılmaz, geçen yıl yaptığı bir açıklamada internet kullanımının Ramazan’da belli saatlerde yüzde 18’lere varan artışlar gösterdiğine dikkat çekmişti. Kimse bana Ramazan’da işler daha yoğun oluyor demesin. Ramazan’da internet kullanımındaki artış, boş vaktin internet aracılığıyla öldürüldüğüne delalet ediyor.
Güzelim yurdumun insanı “Ne yapalım, zaman geçmiyor.” diyerek internette tavlayla, okeyle saatlerce iştigal ediyor; hatta Ramazan’da internet kullanımını sahura kadar, iftardan sonra gibi ifadelerle tarifelendiriyor. Bu da yetmezmiş gibi bir araya gelinen o nadir zamanlarda bile internette izlenilen videoların, görülen resimlerin muhabbetleriyle sosyal yaşamın zirvesini yaşıyor! Şu güzel günleri sadece belli zaman aralığında aç geçirmiş olmak için veya aç geçirilen zamanı kaybedilmiş zaman olarak görüp hor kullanarak değil, ibadet ruhunu tam anlamıyla hissederek, gereksiz işlerden kaçınarak geçirmek gerekli.
Dinimizce en hayırlı ay olan Ramazan’da internet alışkanlıklarımızı da değiştirerek, internetin hayatımızdaki yerini ve önceliğini ayarlamak bizim elimizde. Kötü alışkanlıklarımızdan sıyrılmak için en iyi fırsatlardan biri, Ramazan.