Hikmet Sami Ay
25 seneyi aşkın bir zamandır İmam-Hatip olarak çeşitli camilerde vazife yapan, musikiye ayrı bir ilgisi olan, Enderun Teravihi uygulamasının öncülerinden Kerim Öztürk hoca ile bu güzel gelenek hakkında görüştük.
25 senelik tecrübelerinize dayanarak, Enderun Teravihi hakkında neler söylemek istersiniz? Nedir, ne zamandan beri sürdürülüyor, muhtevasında neler var?
İsminden de anlaşılacağı üzere, Enderun Mektebi’nde yetişmiş, musiki kabiliyeti fevkalade diyebileceğimiz, saray imam ve müezzinleri tarafından Hırka-i Saadet’te, saray mescitlerinde, İstanbul’un belli selatin camilerinde cumhur müezzinliği ile kılınan teravih namazıdır. Daha sonraları Anadolu`ya da yayıldığı bilinmektedir. Buhurizade Mustafa Itri Efendi (1712) ile başladığı ifade edilir. Her bir dörtlükte farklı makam uygulaması söz konusudur. Teravihin ilk dörtlüğünde İsfahan makamı, ikinci dörtlüğünde Saba, üçüncü dörtlüğünde Hüseyni, dördüncü dörtlüğünde Eviç, beşinci dörtlüğünde Acemaşiran makamları uygulanır. Bu uygulama iki şekilde yapılır: Bazen imam efendi, makam geçişini her dörtlüğün son rekâtında yaparak, müezzinlere selamdan sonra okuyacakları bir kuble ilahinin makamını vermiş olur, bazen de bunun tersi olur. Namaz öncesi okunan salat-ü selamlar, Ramazanın ilk onunda kavuşma sevincine dair ilahiler, ikinci on gününde Allah’ın (cc) rahmetini ummaya dair ilahiler, son on gün ise Ramazan’ın gidişine ait hüzün belirten ilahiler okunur. Namazda okunan ayetler de, genellikle müminlere öğüt, dua, zikir, ayet tertipleri şeklinde yapılır. Hatta ilk dönemlerde namaza sonradan iştirak eden biri okunan makamdan imamın kaçıncı rekâtta olduğunu anladığı ifade edilir.
Enderun uygulamasına karşı çıkanlar oluyor, böyle şeyler olmaz deniyor, onlara ne demek gerekir?
Eğer namazı namaz gibi kıldıktan sonra, namazda okunan tilavet adabına uygun usulleri takip ettikten sonra, “terviha” kelimesinden de anlaşılacağı üzere, insanlara nefes aldırarak, dinlendirerek, zikrettirerek, salat-ü selam ettirerek namaz kılmalarını sağlamanın ne gibi bir sakıncası olabilir? Bendeniz yirmi yılı aşkın Enderun usûlü ile teravih kıldırıyorum. Cemaatimin azaldığını değil, tam tersine çoğaldığını müşahede etmekteyim.
Enderun geleneğini icra ederken ya da sonrasında karşılaştığınız ilginç hatıralardan bahseder misiniz?
Geçen sene İstanbul İl Müftülüğü’müzün görevlendirmesi ile Enderun Teravihi kıldırmak üzere Adalar Hamidiye Camii’ne Cumhur Müezzinliği ekibimle gittiğimde, orada meskûn bir vatandaştan şunu dinledim. Adada bulunan bazı ecnebi vatandaşların, bizim orada Enderun Teravihi kıldıracağımızı öğrendikten sonra şöyle dediklerini aktardı:
“Aman bu akşam camide erken yer kapalım, Osmanlı usûlü teravih kılınacakmış, yoksa yer bulamayız…”