• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!
  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!
  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!
  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız
  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!
  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart
  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!
  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!
  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!
  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık
  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!
  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!
  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!
  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var
  • ANASAYFA
  • Bir Soru Bir Cevap
  • İbret Al, Şerre İbret Olmaktan Sakın!..

İbret Al, Şerre İbret Olmaktan Sakın!..

16.09.2011 13:59
Bir Soru Bir Cevap
7465
Osman Nuri Topbaş

Efendim; “Menfî şeylerden de hikmet ve ibret dersi çıkarılabilir mi?” Bu konu hakkında bizleri aydınlatır mısınız?

er şeye derin bir tefekkürle nazar edebilen kimse için bu cihan, binbir ibret ve hikmet sergisidir. Lâkin, gerek bu muhteşem sergiyi  lâyıkıyla idrâk edebilmek, gerekse başa gelen müsbet-menfî hâdiselerden çıkarılması gereken hikmeti görüp ibret alabilmek, ancak kalbin yüksek bir kıvam ve seviye kazanmış olmasına bağlıdır. Zira bu seviyeye ulaşan bir gönül için, zaman rüzgârının esintisiyle  dalında şekilden şekle ve renkten renge giren bir yaprak dahî, “mârifetullâhı ve ilâhî azameti anlatan bir dîvan” olur. Olgun kişi, o  küçük yapraktan gönlüne nice hikmet ve ibretler devşirir. Her varlığın hayat macerasının hikmetlerini tefekkür eder. Böylece Allâh’ın  kudret ve azametinin yüceliğini kavrayıp bütün hâl ve tavırlarının, rızâ-yı ilâhî istikâmetinde olmasına daha büyük bir gayret gösterir.

Ancak kalbi, mârifetullahtan nasipsiz, rûhânî tefekkürden mahrum, gaflet ve kasvet içerisinde kararmış, velhâsıl gönül âlemini ziyan  etmiş kimse ise, şâhit olduğu veya başına gelen herhangi bir hâdiseden en ufak bir ibret dersi çıkaramaz. Hattâ içine düştüğü  nefsânî hayatın dehlizlerinde, bir sonbahar yaprağı gibi savrulur gider. Böyle bir kalbe, en tesirli öğütler bile fayda vermez. Neticede  hiçbir şeyden ibret almadığından, nihâyet herkes onu hazin bir ibret manzarası hâlinde seyreder.

Nitekim Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin kibirli ve zâlim halkı; peygamberlerle mücâdele eden, kendisinin tanrı olduğunu iddiâ eden  ve sonunda bir avuç suda helâk edilen Firavun; bir sineğin mağlûb ettiği Nemrut; yaşayışları hayvanlardan daha aşağı olan Lût kavminin, hayâdan yoksun, ahlâksız ve edepsiz insanları ve daha nice zâlimler, kendilerine bildirilen ibret ve hikmetlerden ders  almak yerine kıyâmete kadar bütün insanlık için ibret olma bedbahtlığını tercih etmişlerdir.

Mevlânâ Hazretleri ne güzel buyurmuştur:

“Akıllı o kişidir ki, insanların müptelâ oldukları belâlardan ibret alır.”

Bu sebeple aslolan, mârifetullah, yani Cenâb-ı Hakk’ı kalben tanıma yolunda aşkla ilerleyip, gönlü Peygamber muhabbetiyle  müzeyyen hâle getirebilmektir. Zira gönül, bu aşk ve muhabbette merhale kat ettiği ölçüde, karşılaştığı hayır ve şer, lûtuf ve kahır her  hâdisenin derûnundaki hikmeti çözer ve ondan mânen istifâde etmesini bilir.

Meselâ mal, evlât ve makam, Allâh’ın insanlara bir lûtfudur. Lâkin insan böyle lûtuflardan bile zarara kapı açabilir. Meselâ mal,  kendisini azdırır, nefsânî bir yolda yürütür, mağrur ve kibirli kılarsa ondan zarar görür. Makam da böyledir; zulme vesîle kılınırsa kişiyi  alçalttıkça alçaltır, acınacak bir hâle düşürür.

Bunun aksine, bir kahır tecellîsi de, bâzısını zarara sokarken bâzısını kazandırır. Meselâ bir hastalığa dûçâr olan kimse sabredip  Allâh’a tevekkül ederek o hastalığa sabretmekten dolayı ecir kazanabileceği gibi, aksine aynı hastalıktan bir başkası Allâh’a isyan kapısını da açabilir. İlâhî bir imtihan olarak karşılaşılan hâdiseler, bir insanda rahmet, lûtuf  ve saâdete, diğer bir insanda ise dünyevî veya uhrevî kahır ve felâkete sebep olabilir. Yani insanoğlu kendi irâde ve arzusunun dışında zuhûr eden hâdiseler karşısında, gereğinden fazla üzülmek veya sevinmek yerine, hikmete nazar etmeli ve ondan mânen  istifâde etme yoluna bakmalıdır.

Bahâuddin Nakşibend Hazretleri’nin, tasavvuf yoluna intisâbından evvel şâhit olduğu şu dehşet verici hâdise, menfî ve bâtıl bir manzaradan bile nasıl bir hikmet ve ibret dersi çıkarılabileceğine dâir ne güzel bir misâldir:

Hazret şöyle anlatıyor: “Bir gün yolumda giderken, bir kumarhanenin önünden geçmekte idim. İçeride bir topluluğun, ihtiraslı bir şekilde kumar oynamakta olduklarını gördüm. Hele içlerinden ikisi kendilerini oyuna öyle kaptırmışlardı ki, hiçbir şeyin farkında  değillerdi. Maddîmânevî bütün güç ve varlıklarıyla kumara bağlanmışlar, sanki kumar oynamanın aşkıyla sarhoş olmuşlardı.

Böylece ikisi kendi aralarında aldılar verdiler. Bir müddet sonra onlardan biri mağlup oldu, ütüldü. Kaybettikçe kaybetti. Neyi varsa  ortaya koydu. Neticede dünyalık olarak yanında ne varsa, rakibi hepsini elinden aldı.

Düşmüş olduğu o kadar perişan hâle rağmen, yine aşkla kumara devam ediyor, büyük bir gayret ile oyunu sürdürüyordu. Yenildikçe  de hırsı artıyordu. Bir ara, kendisini hep yenen rakibine, kumar gibi menfî bir işteki ısrârını gösterir bir sûrette dedi ki:

«–Bana bak! Malımı, bütün servetimi değil, bu oyun için başımı bile vereceğimi bilsem, yine seninle oynamaktan vazgeçmeyeceğim!  Hayatım pahasına da olsa kazanacağım. Öyle ki, benim düştüğüm bu perişan hâle sen düşeceksin.»

Aslolan, mârifetullah, yani Cenâb-ı Hakk’ı kalben tanıma yolunda aşkla ilerleyip, gönlü Peygamber muhabbetiyle müzeyyen hâle  getirebilmektir. Zira gönül, bu aşk ve muhabbette merhale kat ettiği ölçüde, karşılaştığı hayır ve şer, lûtuf ve kahır her hâdisenin derûnundaki hikmeti çözer ve ondan mânen istifâde etmesini bilir.

Kumarbazın, kumarda oynayıp her hususta bu derece zarar görmesine rağmen, canı pahasına da olsa onun bu bâtıl yoldaki ısrarını, kararlılığını,

hırsını ve irâde kuvvetini görünce bana da bir şevk ve gayret geldi. Kendi kendime düşündüm: Ben ebedî bir hayat için dünyaya  geldim. Bir imtihan âlemindeyim. Bir kumarbaz, bâtıl bir işte bu kadar ısrarlı, kararlı ve azimli davranırken ben Hakk’ın rızâsını  kazanabilmek için nasıl bir azim ve gayret içinde olmalıyım?

Velhâsıl o kumarbazın sefih bir hayat içerisindeki bu perişan hâli, benim gayretimin zuhûruna vesile oldu ki, o günden itibaren Hak  yolunu takip etmekteki azmim daha da arttı. Hamdolsun Rabbime, her geçen gün de isteğim artmaktadır.” (Bkz. Ekrem Sağıroğlu,  Şâh-ı Nakşibend, Yasin Yayınevi, İstanbul 2001, sf. 99-100) Bizler de gördüğümüz her ibret tablosunu ve işittiğimiz her nasihati kendimize yapılmış gibi görerek nefsimizi sîgaya çekmeliyiz. Bilhassa, boş ve bâtıl dâvâlar uğruna nice büyük sıkıntılara fedâkârlıkla  katlanan insanların o zavallı hâlini düşündükçe, biz de hak bir dâvânın mensupları olarak gayret-i dîniyyemizin seviyesi hususunda ciddi bir vicdan muhâsebesinde bulunmalıyız.  

Mevlânâ Hazretleri şöyle buyurur:

“Allâh’ın hikmetine, lûtuf ve keremine bak ki; biz, ümmetlerin sonunda, âhir zamanda geldik. Allâh’ın merhameti Nûh kavminin, Hûd  kavminin helâkiyle bizi îkaz etti.

Cenâb-ı Hak, onların başlarına gelenleri işitip ibret almamaktan korkalım ve O’nun varlığı ile birliğine inanalım diye, onları kahretti.  Bu iş tersine olsaydı, yani biz evvelce gelip onlar bizden ibret alacak olsalardı, vay hâlimize!..”

Gelecek nesiller tarafından kötü bir ibret misâli olarak değil; bilâkis hayır, fazîlet ve yüksek ahlâkla mücehhez, örnek bir şahsiyet  olarak yâd edilen sâlih kullara ne mutlu…

Cenâb-ı Hak, müsbet ve menfî karşılaştığımız her hâdisenin derûnundaki hikmeti idrâk ederek çıkarılması gereken ibreti lâyıkıyla alabilmeyi cümlemize ihsan buyursun... Âmîn…

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Osman Nuri Topbaş

1942 yılında İstanbul Erenköy’de doğdu. Babası Musa Topbaş, annesi de H. Fahri Kiğılı'nın kerîmesi Fatma Feride Hanım’dır. İlk eğitimini Erenköy Zihni Paşa ilkokulunda tamamladı. İlkokul yıllarında özel Kur’an eğitimi aldı. 1953 yılında İstanbul İmam -Hatip Okulu’na girdi. O yıllarda bu okul, Osmanlı’nın ulu çınarlarının bakiyyeleri sayılan M. Celaleddin Ökten, Mahir İz gibi üstadların, Nureddin Topçu gibi Bat...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart

  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!

  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!

  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık

  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!

  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!

  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • Tümü

Benzer Yazılar

Niyetlerimiz Hâlis Olsun
Niyetlerimiz Hâlis Olsun
Muhterem Efendim, bir müs...
Huzurlu Aile Yuvası
Huzurlu Aile Yuvası
Ailede huzur için nelere ...
İslâmofobi Değil, İslâm Fazîleti
İslâmofobi Değil, İslâm Fazîleti
Bugün dünyada "İslâmofobi...
Eşitlik Maskesiyle Kadın İstismârı
Eşitlik Maskesiyle Kadın İstismârı
Son yıllarda önce "Kadın ...

Genç Dergisi 194. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

Kötülere Karşı Farkındalık Şart

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8431120

Bagamoyo Afrika... 4919021

Kasım Sayımız Çıktı! 3480413

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1186889

En Güzel Cuma Hediyeleri! 287341

10 Soruda Sen Kimsin? 275545

Leyla ile Mecnun Fuzuli mi? 165988

31.12.2024

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

01.12.2024

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

01.11.2024

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

02.10.2024

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

01.09.2024

GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

31.07.2024

GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

20.06.2024

Dertle Yüzleşince Dertler Yüzleşince

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2025 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS