1978 yılında Alan Kay, Dynabook isminde bir elektronik cihaz tasarladı. Bu cihaz taşınabilir olacak, internete bağlanabilecek ve 1,5 kg ağırlığında olacaktı. Ama ne yazık ki işler yolunda gitmedi ve Dynabook projesi başarısız oldu. 2000’li yıllara gelindiğinde ise Microsoft firması kalem aracılığıyla kullanılabilen tablet bilgisayar konseptini ortaya attı. Laptop ekranının çevrilerek klavye üzerine kapatılmasıyla meydana gelen tabletle, imleç görevini üstlenen kalem aracılığıyla kısıtlı işlemler gerçekleştirmeniz mümkündü. Ancak bu kaba ve kullanışsız buluş da isteneni veremedi.
2 yıl önce ise Apple, iPad isimli tablet bilgisayarı piyasaya çıkardı. iPad, multi-touch ekran, medya oynatabilme ve internet bağlantısını kullanabilme gibi özellikleriyle bilgisayarın yapabildiklerini taşınabilir bilgisayarla da kısmen yapabileceğimizi kanıtlamış oldu.
Apple’ın bu hamlesinden sonra Samsung Galaxy Tab, LG Optimus Pad gibi birçok tablet üretildi. Tablet piyasası geride bıraktığımız iki yıllık süreçte çok gelişti ve neredeyse bilgisayarın gelecekteki rakibi konumuna ulaştı. Şu an tabletlerle bilgisayarda olduğu kadar rahat internet gezintisi yapılabiliyor, ofis dökümanları, tabloları, sunumları oluşturulabiliyor, resim, video çekilebiliyor ve hatta basit düzenlemeler yapılabiliyor. Ayrıca her işletim sisteminin sahip olduğu uygulama marketlerinin içeriği de oldukça zengin.
Tabletler, diğer taşınabilir cihazlar olan notebook ve netbooklarla kıyaslandığında çok daha uzun bir pil ömrü sunuyor. Harici klavye ve fareye ihtiyaç duymaksızın taşınabilir olması da tablet bilgisayarları oldukça cazip kılıyor. Ancak bu durumun dezavantaja dönüşmesi de mümkün. Tabletlerde bulunan ekrana sığdırılan dijitaj klavye, uzun yazılar yazmak istediğinizde sizi çileden çıkarabiliyor. İyi bir tablet almak için ortalama bir bilgisayar ücretini gözden çıkarmalısınız. Ama ekonomik ve gerçekten iyi özelliklere sahip tabletler de bulabilmek mümkün.