“Bir kere her Müslüman İttihad-ı İslamcı olmalıdır. Çünkü bu bizim akidemizin gereğidir. İttihad-ı İslam fikri “Müslümanlar kardeştir” ayetine dayanıyor. Peygamber Efendimiz ise biz Müslümanlardan bir vücudun azaları gibi olmamızı, bir olmamızı istiyor. Bir ümmete ait olmak insana müthiş bir özgüven veriyor. Bu coğrafyanın çocuklarına ulusalcı masallarla bir ümmete ait olduklarını unutturdular. Biz Misak-ı Milli sınırlarını tanımıyoruz ve büyük İslam Ülkesi’ne inanıyoruz.”
Adem Özköse / Genç Dergisi Röportajı Sayı: 51
Haykırıyoruz, nazar boncuğu gibi mavi, zümrüt gibi yeşil gözlü bebeklerin ölüme gidişine sessiz kalmamak için. Hayat nerede dersen, o hayat Suriyeli çocukların kesilen boğazlarındaki son nefesti…
Bir zalim, öldürdüğü bir bebeğin gözlerine baktıktan sonra, o gözlerle yüz bin yıl cehennemde kalsa bile, nasıl bakar başka bir göze, merak ediyoruz!..
“Adem Abi ile geziyorum. İçim dışım namaz oldu” diyen Hamit Coşkun, seni çok özledik. GENÇ’teki o güzel röportajında “Türkiye, Ümmet-i Muhammedin Kalbidir. Dünyaya ışık verecek, İslam dünyasını yeniden toparlayacak olan coğrafya da Anadolu coğrafyasıdır.” diyen Adem Özköse, seni de çok özledik.
Bizler, manevi büyüklerimizin önderliğinde, bizim zihnimizi, kalbimizi gergef gergef dokuyan yiğit büyüklerimizin izinde, bu ümmetin birer neferi olacağız!
Bir derdimiz, bir derdimiz, ve yine bir derdimiz var. O kimseye anlatamadığımız, adını koyamadığımız, geceler, gündüzler, saatler, anlar boyu düşündüğümüz, sıkıntıdan patladığımız, varoluşumuzun eşsiz ve bir o kadar acı olan mayası, seni seviyoruz, seni seviyoruz, seni seviyoruz! Acı da olsan seni seviyoruz…
Dert etmeyen, bir iki, on dert edinmeyen ne bilir derdin neşesini? Kederin bile zaman gelip de neşeye rücu ettiğini?
Suriye, Irak, Afganistan, Çeçenistan, Patani, Özbekistan, Keşmir ve dünyanın bütün mazlumları, dünyanın bütün mustazafları, kalbimiz sizler ile, dilimizin döndüğü dualar sizlere ulaşıyor…
Yüzlerce ailenin, masum bebeğin katili Esad, sana duanın silahları ile bir ordu kuruluyor!
Biz buralardan değiliz aslında, biz buralı değiliz, bizi buraya attılar. Bizi dünyaya attılar, atıldık ve mücadele ediyoruz, insan kalmak için mücadele ediyoruz ki insan olalım…
Rabbim bize duanın gücünü göster…
Ücra bir köy kahvehanesinde öğlen gelen gazetelere bakıp zulüm haberlerini okuyan, gözleri dolan, ikindi namazından sonra rahleyi önüne çekip dua eden, Rabbine niyaz eden nur yüzlü, pamuk sakallı dedelerimizin dualarıyla eşitle duamızın gücünü!
Zalim ne bilir yazın bir söğüt gölgesini, taze çayı, serin sularda abdest alıp meltemlerde kıbleye durmayı? Rabbim bu ümmetin üzerinden zulüm dalgalarını kaldır, fırsat verme onlara…
“Ölüyor, ölüyorduk, Birleşmiş Milletler UN gönderiyordu!”
Ne NATO’ya ne Amerika’ya ne Birleşmiş Milletler’e inanıyoruz. Biz sana inanıyoruz Allah’ım. Çünkü biz, günde kırk defa söylediğimiz o kutlu sözü hatırlıyoruz: “Yalnız sana kulluk ederiz ve ancak senden yardım isteriz…”
“Bir insanın ölümü, bütün insanlığın ölümü gibidir” düsturunu hatırlayınca, on bini bulan Suriye’deki şehit sayısını, kesilen, doğranan insanları gözümüzün önüne getirip bir kıyas yapıyoruz ve “bazı şeyler insanı delirtebilir” diye düşünüyoruz. Delirmemek için insan kendini zor tutuyor.
Öpüp koklamaya doyamadığı yavrusunun ölüsünü, hem de işkence edilmiş, boğazı kesilmiş bedenini karşısında gören bir anne, bir baba ne yapsın? Ne yapsın?
Komşu ülke dediğimiz Irak’ta, iki milyona yakın insan öldü. İki milyon? İ-k-i m-i-ly-o-n M-ü-s-l-ü-m-a-n ö-l-d-ü-r-ü-l-d-ü!
Suriye’de katledilenlerin sayısı on bini buldu…
Bir ses verelim, kendimiz için ettiğimiz dualar kadar onlar için de yer açalım dilimizde, kalbimizde…
Susarsak sorumluyuz, susmayalım. Bu zulümleri duyuralım. Sosyal medyada da, aktif olanlar seslerini çıkarmalılar. Mısır’da zalimleri deviren kitleler sosyal medyada örgütlendiler. Dünyaya seslerini bu şekilde duyurup, Tahrir’deki mitinglerini de bu şekilde organize ettiler.
Biz de Suriye’deki büyük katliama, kıyıma bu şekilde engel olabilmek için burayı bir vesile kılalım. O mazlumların bizden başka destekçisi yok. Kime güvenecekler? Ümmetlerine, Müslüman kardeşlerine, bizlere...
Bil isterdim, bil isterdim kardeşim, İdlib’li, Bab Amr’lı kardeşim, bil isterdim ben ne kadar özledim seni... İstanbul’daki, Konya’daki, Trabzon’daki, Diyarbakır’daki kardeşlerin seni ne kadar özledi...