Rehema Dostluk ve Dayanışma Derneği (REFSO) 2010 yılında, birbirinden güzel çalışmalara imza atan Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı’nın desteğiyle Tanzanya’da kuruldu. REFSO İdari Müdürü Abdi M. Adam ile neler yaptıklarını konuştuk.
Muhammed Murat Tutar - Huzeyfe Kocabaş
EFSO nasıl kuruldu? Derneğinizin geçmişinden biraz bahsedebilir misiniz?
Bu iş aynı hizmete gönül vermiş kişilerin bir araya gelmesi ile başladı. Lakin bu işlerde Türkiye’deki insanların katkısı olmasaydı faaliyetlerimiz mümkün olmazdı. Derneğimiz büyük bir aşkla ülkemizdeki gençleri milli ve manevi değerlere bağlı olarak yetiştiriyor. Eğitim faaliyetlerine dâhil ederek, su kuyularının açılmasını sağlayarak, yetim ve yoksullara yardım ederek, felaketlerde ilk yardım sağlayarak ve sağlık alanında sünnet gibi faaliyetlerde bulunarak çalışmalar yapıyoruz. Tanzanya, 45.000.000 nüfusa sahip bir Doğu Afrika ülkesi. Diğer Afrika ülkeleri gibi Tanzanya’nın da ekonomisi %80 tarıma dayalıdır. Nüfusun %50’si Müslüman, geri kalanı diğer dinlere mensuptur. Bu bölgede İslam, Osmanlı döneminde çok güçlü bir şekilde varlığını göstermiştir. Günümüzde Tanzanya ekonomisi büyük bir gelişme göstermektedir. Fakat yoksulluk hâlâ ülkenin büyük bir kısmını etkilemekte. Şuna inanıyoruz ki; karşılık beklemeden topluma faydalı olmak insan olmanın temel prensibidir. Biz de bu niyetle yola koyulduk.
Rehema eğitim faaliyetlerini nasıl sürdürüyor ve diğer faaliyetleriniz nelerdir?
Biz eğim faaliyetlerimizi dört şekilde sürdürüyoruz. İlk olarak öğretmen yetiştirme kolejlerimiz var. İkincisi, bazı yoksul bölgelerdeki okullara eğitim araç gereçleri sağlıyoruz. Üçüncü olarak, Din derslerinde kullanılmak üzere ders kitaplarını Swahili diline çeviriyoruz. Bunlar Müslüman üniversitelerde ve eğitim enstitülerinde, medreselerde ve halka Allah rızası için dağıtılmaktadır. Son olarak kabileler arasında kurslar, seminerler ve atölyeler vasıtasıyla bağlar kuruyoruz. Rehema kurulduğundan beri birçok şeyi tecrübe etti. En önemlisi de eğitim seviyesi yüksek bir topluma sahip olmanın önemi ve bunu uygulamada gösterilmesi gereken kararlılıktaki zorluktu. Hedefimiz insanlara balık vermek değil, balık tutmayı öğretmektir. Bu sebepten dolayı zeki, ancak imkanları kısıtlı olan öğrencilere büyük bir ilgi gösterip eğitimlerini sağlıyoruz. Şuna inanıyoruz ki, insanlar bir şeyler yapabildiklerini hissettiğinde, kendilerine olan güveni de artar.
Afrika’daki yetimlerin çoğu fakirlikten ailesini kaybetmiş ve terkedilmiş çocuklardan oluşuyor. Yüzlerinde kahroluşu, korkuyu, yalnızlığı ve acıyı görebiliyoruz. Bu bağlamda gelecekteki projemiz bu çocuklara “ev” diyebilecekleri bir ortam sağlamak. Dârüsselâm’da bulunan yetimhanelere erzak, yatak, ilaç ve eğitim yardımları yapıyoruz. Şu anki projemiz bir kompleks kurmak. Burası hem bir yetimhane hem de yetimlerin eğitimlerini vereceğimiz bir merkez olacak. Biz bu iş için Tanzanya’daki üniversite hocalarına seminerler verdiriyoruz. Bu seminerler genellikle AIDS, kolera, sıtma vb. salgın hastalıklar hakkında oluyor. Ayrıca oradaki yetimlere gelecekte kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için marangozluk, terzilik, tarım ve ilahiyat konularında dersler veriyoruz. Böylece ileride bir işin ucundan tutabilmiş olmalarını ve başkalarına da faydalarının dokunmasını sağlıyoruz. Ayrıca üniversite gönüllüleri ile çalışıyoruz. Bunu Türkiye’deki öğrencilere tavsiye ederim.
Bir diğer faaliyetimiz de su kuyuları açmaktır. Temiz su kaynağı bulunması hâlâ Tanzanya gibi gelişen ülkelerde bir sorun teşkil etmektedir. 3 yıl içinde 15’den fazla su kuyusu açtık. Yani her iki ayda bir, susuzluk çeken bir köye temiz su sağlamış olduk. Artık kadınlar ve çocuklar uzun mesafeler yürüyüp belki de günlerinin yarısını su aramak için harcamayacaklar. Artık çocuklar okullara ve kadınlar da ekonomik faaliyetlerde bulunabilecekleri alanlara yoğunlaşabilecekler.
Bunun dışında birçok hayır faaliyetlerinde bulunuyoruz. Yoksullara ve yetimlere yemek dağıtıyoruz. Örneğin geçtiğimiz yıl Ramazan’da mahrumiyet bölgelerine tam 15 ton yemek dağıtımı yapıldı. Değişik okullarda yetimlere ve yoksul çocuklara iftarlar düzenledik. 2010 yılının Kurban Bayramı’nda 530 baş inek ve geçen yıl da 600’den fazla inek kestik. Doğal afet durumlarında acil yardımlarda bulunduk. Yemek ve ilaç dağıtımı yaptık. Ve bu yılbaşında Dârüsselâm ilinde gerçekleşen selde yemek, ilaç ve giysi dağıtımı yaptık. Kur’an’ı Kerim’de Allah bizi Dârüsselâm’a çağırıyor. Dârüsselâm’ı yani cennet yurdunu isteyen Türk kardeşlerimizi Tanzanya’nın Dârüsselâm’ına davet ediyorum. Çünkü orada hizmete ihtiyaç var.
Son olarak ne eklemek istersiniz?
Kendi kendine yeten bir gelecek hayal ediyoruz. Bu bizim hedeflerimizden biri. Yetimlerin büyüdüklerinde insanlara faydalı işler yapmalarını hedefliyoruz. Örneğin ben kardeşlerimle beraber hizmet etmeye gayret ediyorum. Bizim gençlerimizle paylaşmak istediğimiz gelecek işte bu. Bu dünyayı daha iyi, daha güzel yaşanabilir bir dünya haline getirmek istiyoruz.