Kur`ân`ın ifadesiyle örnek kabul edilen ve kendisine uyulması emredilen Hz. Peygamber`in bütün fiillerinin taklidinin, yerine göre zorunlu (vücûb) yerine göre de serbest bırakılması (ibâhe), Peygamber`in fillerinin ilahi mesajları açıklamaya araç kılındığının ve bedensel bir ifade biçimi kabul edildiğinin delilidir.
Beden dili ve Sünnet arasında nasıl bir ilişki var?
“Batılı yazarlar” tarafından telif edilen beden dili ve iletişimle ilgili eserlerde, beden dilleri ve iletişim becerileri, çoğunlukla maddeci bir yaklaşımla sadece ticaret mantığı, dünyevi menfaat, reklam ve başarı çerçevesinde değerlendirilmektedir. Oysa samimi olan ve maddi bir karşılık beklemeden yapılan davranışlar, daha etkili olarak ortaya konan kurallarda niyet çok önemli bir yere sahiptir. İşte tam bu noktada, örnek olarak sunulacak kişiler belirlenirken, her bakımdan dürüst, seçkin insanlar öne çıkarılmalıdır. Bu ise, en başta Allah Teala’nın insanlar arasından seçtiği peygamberlerin örnek ahlakı ve davranışlarıyla mümkün olacaktır. İşte bu nedenle Hz. Peygamber’in beden dili örnekleri ve davranış modelleri günümüzde daha bir önem kazanmaktadır.
Her alanda en güzel bir model olan Allah Rasûlü’nün (a.s.) tebliğ ve beyan vazifesini ifa ettiği esnada, insanlarla iletişim kurmadaki becerisi şüphesiz önemlidir. Tek başına çıktığı bir davada, on beş asır öncesinin şartlarında, çok kısa bir sürede on binleri etkileyen ve onları hayran bırakan bir şahsiyetin iletişim becerileri ve bu bilimin diğer dalları bakımından da üzerinde araştırmalar yapılması gereken bir husus olmalıdır.
Hz. Peygamber’in öğretilerini ve mesajlarını almak ve yaşamak isteyenler kadar, toplum adına onun görevini üstlenmiş önder veya örnek olma konumundaki şahsiyetlerin de, Peygamber’in beden dilini ve iletişim becerilerini nasıl kullandığını çok iyi bilmeleri gerekir.
Beden dili niçin önemlidir?
Beden dilini anlamak demek, davranışı anlamak demektir. Buna bağlı olarak kişinin duygularını ve düşüncelerini anlamak anlamına da geliyor. Çünkü düşünceler duyguları, duygular davranışları, davranışlar da zamanla kişinin karakterini oluşturuyor. Bu bakımdan kişinin nasıl bir düşüncede olduğunu, ne gibi bir duygu dünyasına sahip olduğunu anlamadan kişiyi o hareketle, o davranışla değerlendirmek çok da sağlıklı olmayabilir. Nasıl davranışların yansıması bedende ortaya çıkıyorsa ve biz o dili öğrenmeye, anlamaya çalışıyorsak, duyguların dilini de anlamaya çalışmalıyız. Duygu dilini ve frekansını anlamaya çalışmak beden dilini anlamamızda bize büyük kolaylıklar ve doğru sonuçlar sunacaktır. Beden dilini anlamak için kişiyi gözlemlediğimiz gibi, duygu dilini anlamak için de onu gözlemlememiz gerekir. Örneğin, coşku dolu bir insanın duyguları yüksek frekanslıdır ve bu durumda kişinin vücudu açık, serbest ve rahattır. Korku ise düşük frekanslıdır. Bu durumdaki bir kimsenin vücudu çökmüş ve sinmiş bir haldedir.
Efendimizin beden dili ile ilgili müstakil çalışmalar var mı?
Kur’ân’ın ifadesiyle örnek kabul edilen ve kendisine uyulması emredilen Hz. Peygamber’in bütün fiillerinin taklidinin, yerine göre zorunlu (vücûb) yerine göre de serbest bırakılması (ibâhe), Peygamber’in fillerinin ilahi mesajları açıklamaya araç kılındığının ve bedensel bir ifade biçimi kabul edildiğinin delilidir. Diğer taraftan Peygamber’in hadislerinde, beden dilinin kullanıldığına dair örneklere çokça rastlanır. Nitekim Rasulullah’ın (s.a.v) eliyle ve parmaklarıyla, “evet ve hayır” anlamında işaret ettiği; Yahudilerin selamının parmakla, Ensar’ın selamının ise el içi işaretiyle olduğu, bir kızın, evliliği kabul ettiğini el ve baş işaretiyle anlatabileceği ve farz kılınan konularda işaretin kullanılabileceğine dair ifadelere hadis kitaplarında rastlanılmaktadır. Bu durum beden dilinin mesajları açıklamada araç olarak kullanıldığına dair örnekler olduğunu göstermektedir.
Hadis eserlerinde Hz. Peygamber’in beden dili ile ilgili rivayetleri müstakil bir başlık altında bulmak mümkün değildir. Ancak bu tür hadisler, hadis kitaplarının değişik bölümlerinde ilgili oldukları konular içerisinde dağınık biçimde yer almaktadır. Ancak Muhammed b. İsmail el-Buhari (ö. 256/869), Sahih’inin “Talak” bölümünde “Lian” babında Hz. Peygamber’in söz söylerken el parmaklarıyla yaptığı işaretleri içeren, konuları farklı beş hadisi bir arada zikretmektedir.
Efendimiz ’in beden dili ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Hz. Peygamber, görevi gereği aldığı mesajı kitlelere ulaştırırken, muhataplarından aldığı bedensel izlenimler kendisi için daima yönlendirici olmuştur. Onların arzu ve iştiyaklarını, önceliklerini, ihtiyaçlarını, niyetlerini tespite çalışırken aldığı izlenimlere sıklıkla başvurmuş, stratejisini buna göre belirlemiştir. Aynı zamanda bedensel mesajlara muhalif bir yaklaşım ortaya koymaktan kaçınmıştır.
Bir şeye işaret ettiğinde elinin tamamıyla işaret ederdi. Bir şeye şaşırdığında elini ters çevirir, havaya doğru açardı. Konuşurken avuçlarını bir araya getirir ve sağ elinin ayasını sol baş parmağının iç tarafına vururdu. Kızdığında yüzünü başka tarafa çevirirdi. Sevindiğinde gözlerini indirirdi. Onun gülmesi çoğunlukla tebessüm idi. Gülerken de dişleri, dolu taneleri gibi görünürdü.
Hz. Peygamber, beden dilini çok yerinde kullandığı gibi, başkalarının beden dilini okuyabilmesi bakımından da dikkatle incelenmesi gereken bir kişidir. O, gafletten uzak gönül dünyası ve üstün zekâsı sebebiyle karşısındakilerin hareketlerini çok iyi süzebilmiş, beden dillerinin altında yatan niyetlerini okuyabilmiştir.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Ahlak bakımından insanların en seçkini olan Allah Resûlü (a.s.), çok kibar ve nazik biriydi. Onun engin şefkat ve merhamet hisleri, içindeki duygularını anında dışa yansıtır, pek çok düşüncesi yüz ifadesinden adeta okunurdu. Onun duygu ve hisleri kimi zaman gözyaşı olmuş, kimi zaman da alnında kabaran bir damar olarak ortaya çıkmıştır. Yapmacık hareket etmeyen, göz boyamaya ve gösteriş yapmaya çalışmayan bir insanın tabii olan yüz ifadeleri ise, Hz. Peygamber’in içinden geçirdiklerinin vücut diline yansıması da aynı şekilde idi.
Hz. Peygamber’in, sözel dili beden diliyle güçlendirdiğini, özellikle işaret edilmesi uygun olan yerlerde sözün yanı sıra mutlaka vücut dilini kullandığını görüyoruz. Onun beden dili türlerinden daha çok el ve parmaklarını kullandığı görülmektedir. Bu konuyu anlatırken kendi uzvundan birini işaret ederek anlatma yolunu tuttuğu da söylenebilir. Nitekim o, dili kötülüklerden korumak gerektiğini anlatırken, kendi dilini eliyle tutarak göstermiş; takvanın yerinin kalp olduğunu söylerken de, eliyle sol göğsüne işaret etmiştir.
Onun hayatı çok ince bir denge üzerine idi. Bu denge de Allah (c.c) tarafından konulmuştu. O Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar için en güzel örnek idi. O, öfkelenilmesi gerektiğinde öfkelenen, merhamet edilmesi gereken yerde merhamet eden bir peygamber idi. Onun peygamberliği sadece harikulade olaylara dayanmıyordu. Onun peygamberliği kıyamete kadar yürürlükte kalacak ilahi bir kitaba dayanıyordu ve bu kitap O’nun en büyük mucizesi idi. Onun hayatı bizlere ilahi çağrıyı gerçek anlamıyla algılayabilmemiz için en güzel örnekti. Onun örnekliği söz dilinin gücünden çok, beden dilinin mükemmelliğinden kaynaklanıyordu.