Son yıllarda şehir tiyatrolarında izleyici sayısında belirgin bir artış olduğu biliniyor. Bu ilgi, sahnelenen oyunların on yıllardır aynı kalıpta olmasıyla oluşan ‘tepeden bakıcı, kibirli’ havanın iklim değişikliğine uğramasıyla oluştu. Türk oyun yazarlarının eserlerini neredeyse hiç sahneye koymayan, batıdan çok batıcı olma gayreti gösteren ve halktan kopuk olup kendilerine ‘sanatçı’ diyen zümrenin oligarşik yapısı halkın seçtiği hükümetin, halktan yana tavır almasıyla adeta yıkılmaya yüz tuttu. Son düzenleme bu yapıya son darbe anlamına geliyordu aslında. Ama taşlaşmış zihniyet buna büyük tepki gösterdi. Ellerinde bir put haline getirdikleri ‘sanat’ meydanlara çıktı, Allah’tan her vicdanlı insan sanatın ne demek olduğunu iyi biliyor. Bu sanat bağnazlarına karşı, ‘sanat için sanat’ yerine ‘halk için sanat’ yapmayı öneren Başbakan Erdoğan da nasibini(!) aldı. Ama cevap gecikmedi: “Hükümet, elini tiyatrolardan çekiyor.” Bakalım şimdi devlet desteği olmadan ne kadar yol alabilecekler? Belediyelerin desteği, hükümetin tanıtım ve destek fonu olmadan o devşirme oyunlarını bu memleketin evlatlarına nasıl izletecekler? Dahası hükümetten çoğunun yatarak aldığı ‘sanatçı maaşı’ giderse, nasıl geçinecekler? Evet deniz bitti, hadi bakalım, edepten habersiz sanatlarının gücünü(!) ortaya koyabilecekler mi, hep beraber göreceğiz.