İnsan ilişkilerinde kardeşimiz, dostumuz, eşimiz kim olursa olsun, yaptığımız şeyi gerçekten önemseyerek ve samimiyetle yaptığımızı hissetmeli.
Eğer sevgi ile yapıldığı hissettirilirse bir hemşirenin nezaketli hizmeti hastanın acısını hafi fl etebiliyor. Anneannemizin sevgiyle yaptığı kurabiyelerin yerini başkası tutamıyor. İnsanların niyetini nasıl algılarsak dünya ile ilgili fi ziksel tecrübelerimiz ona göre şekilleniyor. Bu hislerin sebebine ulaşmak için geçtiğimiz ay Maryland Üniversitesi’nde üç araştırma yapıldı. Deneylerden ilkinde üç gurup insana başkası tarafından ani bir elektriklenme uygulandı. Birinci gurup bunun kazara meydana geldiğini düşündü, ikinci gurup kötü niyetle yapıldığını, üçüncü gurup ise iyi niyetle yapıldığını düşündü. Üçüncü gurubun daha az acı hissettiği tespit edildi.
İkinci deneyde, bir gurup insan bilgisayar tarafından çalıştırılan masaj sandalyesine oturdu, ikinci gurup ise tanıdıkları bir insan tarafından çalıştırılan masaj sandalyesine oturdu. İkinci gurubun masaj sonunda (bilgisayarın avantajlı tarafl arı olmasına rağmen ) daha büyük rahatlama hissettiği belirlendi.
Üçüncü deneyde bir guruba üzerinde şu cümleler yazılı bir not iliştirilmiş şeker paketi verildi: ‘Bunları sadece senin için seçtim. Umarım mutluluk verirler.’ Diğer gurubun paketinde ise şu not yazıyordu: ‘Neyse, çok önemli bir şey değil, rastgele seçtim.’ Birinci gurubun şekerleri sadece çok tatlı değil açık farkla daha lezzetli gelmişti. Araştırmacılara göre, işte bu sebeple, asık suratlı bir hemşirenin iğnesi samimi olanınkinden daha çok acıtır.
İnsan ilişkilerinde kardeşimiz, dostumuz, eşimiz kim olursa olsun, yaptığımız şeyi gerçekten önemseyerek ve samimiyetle yaptığımızı hissetmeli. Yemek pişiren kişinin servis yapacağı kişilere gösterdiği özen yemekten tadılır. Bu sebeple kimi yiyecek üreten şirketler, ürünlerini bir dedenin fotoğrafıyla ya da annenin gülüşü ile birlikte resmederek sunarlar.
Örneklere bizden de bir katkı:
Hızır aleyhisselam, Hak dostlarından Abdülhâlık Gucdüvânî Hazretleri’ni ziyâretleri esnâsında kendisine ikrâm edilen yemeği yemez ve sofradan kendisini geriye çeker. Hazret, hayret içinde:
“−Bunlar helâl lokmalardır. Niçin yemiyorsunuz?” dediğinde ise Hızır aleyhisselam şu ibretli mukâbelede bulunur:
“−Evet, helâl lokmalardır; lâkin pişiren, öfke ve gafl etle pişirmiştir.”
Evet, ihsan işini en güzel şekilde yapmaktır. İnancımızda ihlassız yapılan amel, üzerinde padişahın mührü bulunmayan geçmez para gibidir.
(18 Ocak 2012, Kurt Gray, Maryland Üniversitesi, Social Psychological and Personality Science)