İnternet bağımlılığı, alan yazınına ilk kez internet bağımlılığı (internet addiction) olarak girse de süreç içerisinde araştırmacı ve klinisyenler tarafından farklı şekillerde isimlendirilmiştir. Bunlar arasında internet bağlılığı (internet dependency), patolojik internet kullanımı (pathological internet use), problemli internet kullanımı (problematic internet use), aşırı internet kullanımı (excessive internet use), internet istismarı (internet abuse), internet bağımlılığı bozukluğu (internet addiction disorder) sayılabilir. (Mehmet Dinç, İnternet Bağımlılığı, Ferfir Yayınları)
Dünyanın çeşitli ülkelerinde insanları etkisi altına alan bu bağımlılık, ülkemizde de ciddi derecede tehlikeli bir potansiyele sahip. Öyle ki, geçtiğimiz Aralık ayında Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bünyesi altında İnternet Bağımlılığı Polikliniği dahi açıldı.
Birçoğumuzun kaçınılmaz olarak kullanmak zorunda olduğu internet, yararı kadar zararlarıyla da hayatımıza yön veriyor. İnternet kafeleri dolduran küçük çocukların ve tüm birikimi sosyal ağlarda kurduğu sanal ilişkilerden ibaret olan birçok gencin geleceğin Türkiye’sini oluşturacağını düşünürsek tehlikenin boyutlarını tahmin edebiliriz. Bu düzeyde bir bağımlılık tüm sosyal hayatı etkiler ve bu şekilde yetişen bireylerden herhangi bir fayda beklenemez.
Gerçek sorunlarımızdan, gerçek dertlerimizden uzaklaşıp giderek sanallaşan bir dünyanın bireyleri hâline geliyor; sevinçlerimizi, üzüntülerimizi sanal olarak yaşıyoruz. “Amerikan bayrağının 1 milyon hayranı varsa, biz 70 milyonu geçelim.” “Şu dizide şuna hakaret edildi, hadi şikayet edip sayfasını kapattıralım.” benzeri sanal babalanmalardan da anlaşıldığı gibi oldukça da güzel (!) sanallaştık. Hatta artık yüzyüze görüşmelerimiz de dahi sanal hayatımızda yaptıklarımızdan konuşur olduk.
Gazetelerin ne yazdığı, haberlerin ne sunduğunun bir önemi yok. Twitter, Facebook var artık. Sosyal medya gibi bir zenginliği, fikir yoksulluğu uğruna feda vermek ne acı. Sadece sosyal medyada yazılanları okumak bizi bilgiden ve yorum yeteneğinden uzaklaştırmaktan başka bir şeye yaramaz.
Birilerinin 140 harften ibaret yorumlarını okumak, eğlenceli videolar izlemek, oyunlar oynamak vaktimizin çoğunu alıyorsa bunun üzerinde biraz düşünülmeli. Tıbbi müdahaleler ne kadar etkili olur bilinmez ama internet konusunda yapılacak her müdahaleyi “Tehlike!” refleksiyle karşılayan zihniyetin nasıl tedavi olacağını gelecekte hep birlikte göreceğiz.