Eşref Aydoğmuş
“Oku, şayet sana hisli bir yürek lazımsa/Oku, zira onu yazdım iki söz yazdımsa.” diyor Mehmet Akif,Safahat’ı niçin yazdığını anlatırken. “Aczimin gözyaşlarıdır diyor Safahat.” İşte biz ‘Aczin Gözyaşları’nı besteliyoruz inşallah…
Öncelikle biraz kendinizden bahseder misiniz?
1972 yılında Çorum’da doğdum. İlkokul 2’de babamın üniversiteyi kazanması dolayısıyla Bursa’ya taşındık. Türk müziği ile ilk tanışmamız Bursa’da oldu. Daha sonra Bursa Büyükşehir Belediye Konservatuarı’na katıldım. Belediye konservatuarının, icra heyeti dediğimiz büyük bir korosu vardı. Orada kolist (koro mensubu) olarak çalışmaya başladım, sonrasında solistliğe seçildim. Lisede Marmara bölgesinde yapılan İpek Ses Yarışması’nda 1.oldum. Bu yarışma, müziği meslek olarak seçmemde çok etkili oldu. Bu işi meslek olarak yapmak için akademik bilgi sahibi olmak gerektiğine inandığım için, Devlet Konservatuarı imtihanlarına girdim. Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuarı Şan bölümünü kazandım. 1996 yılında lisans eğitimim bitti, 1999’a kadar yüksek lisans yaptım aynı bölümde. Yüksek lisans yaparken de Ege Üniversitesi’nde Tambur sazı gibi derslere girdim. 1991 ve 2001 yılları arasında TRT radyolarında çalıştım. 2002 yılında Samanyolu Televizyonunda Muhabbet Bağı isimli programı yaptım. Çeşitli solo ve enstrümantal albümlerim var ve bu çalışmalara, projelere devam ediyorum.
İnsanlara mesaj vermede müziğin nasıl ve ne derecede etkisi vardır?
Oldukça etkili. Nasıl yüzyıllar önce ozanlarımızın, şairlerimizin sözleri bestelenerek günümüze ulaştıysa şimdi de söylenecek güzel şeylerin müzik sayesinde yeni nesillere daha kolay bir şekilde aktarılacağına inanıyorum. Yunus Emre gibi şairlerimizin ‘Ben yürürüm yane yane’ gibi mısraları yüzyıllar içerisinde melodilendirilmiş, bestelenmiş ve günümüze ulaşmış. Müzik, her yaştan insan için mesajların algılanması açısından güzel bir araç. Direk insanın ruhuna etki eden, aklında yer eden bir araç.
“Teşekkür Ederim Allah’ım” albümü çok tuttu ve birçok çocuğunda diline dolaştı. Bu albümü hazırlama düşüncesi nasıl oluştu, devamı gelecek mi?
Biz büyükler olarak çeşitli albümler yapıyoruz kendimize. Bu albümlerin çok çeşitli olması, yapılabilecek orijinal şeylerin azalması, tekrara düşülmesi beni farklı arayışlara itti. Ne yapılması lazım, insanlığa hizmet anlamında neler yapılabilir diye kendi kendime düşündüğümde çocuklar ciddi şeylerin yapılabileceğini düşündüm. Aynı zamanda manevi mesajlarımızı, güzelliklerimizi çocuklarımıza farklı bir formatta hissettirme bağlamında bu düşünce geldi aklıma. Teşekkür Ederim Allah’ım ilk böyle başladı. Çocuklara manevi ve milli mesajlarımızı basit ve net bir şekilde verebilecek şarkılar yapalım, istedim. İlk olduğu için böyle bir proje, insanlar algılamakta zorluk çektiler başta.
Grupla yaşadığınız bir anınızı paylaşır mısınız?
Adana Seyhan’a bir konsere gitmiştik. Minik Dualar Grubu konseri yazıyordu afişte sadece ama her taraf afiş doluydu. Bizi yemeğe götürdüler. Yemek sırasında insanlar alana gelmeye başlamışlar. Yemeği yeyip alana geldiğimizde mahşeri bir kalabalıkla karşılaştık. Alan 7’den 77’ye insanla doluydu. Belediye yetkilileri o alanın aldığı insan adetinin otuz bin olduğunu söylediler. Otuz bin kişi gelmişti Minik Dualar Grubunu izlemeye. Hatta Minik Dualar Grubu orkestrasından bir kardeşimiz çocuk grubunu izlemeye otuz bin insan gelmiş inanamıyorum dedi. O gün hiç unutamadığım bir gündür…
Sevilen parçalarınız var. Mesela Seni Andım Dün Gece… Var mı bir hikâyesi?
Hiç unutmam üniversitede, İzmir Bornova’da Küçükpark’ta oturuyorduk o yıllar arkadaşlarla. Küçücük bir odası vardı ve Sızıntı dergisi elime geçmişti orada. Bu şiiri gördüm. Gönülden yazılmış bir şiirdi gerçekten; çok samimi bir şiirdi ve beni çok etkiledi. Hissettim onu. Bestekâr bir hocamızın çok güzel bir sözü vardı: “Aslında ben şiirle konuşurum, şiir bana kendisini nasıl bestelemem gerektiğini anlatır.” derdi. Benimki de öyle olur. Bende bütün bestelerimde şiire bakarım ve şiir söyler bana nasıl bestelemem gerektiğini. On dakikada çıkmıştı Titredim Efendim’in bestesi…
Müziğe ilgisi ve yeteneği olan gençlere neler söylersiniz?
Müzik bir aşk meselesi. Müzikal bir yetenekleri varsa son derece çalışmaları gerekiyor. Hem enstrüman anlamında, hem de ses anlamında. Ses anlamında çok şarkı ezberlemeleri gerekiyor. Çok repertuar yapmaları gerekiyor. Enstrüman çalışıyorlarsa günlük olarak prova mahiyetinde bir iki saat çalmaları ve çalışmakları gerekir. Çok çalışma gerektiren bir dal müzik.
Yeni projeniz var mı?
Şu an üzerinde çalıştığım proje Mehmet Akif’in Safahat’ından besteler… Safahat’tan seçtiğim şiirleri besteliyorum. Onun ilk bestesi bitti. Hatta sizinle paylaşabilirim o iki mısrayı: “Oku, şayet sana hisli bir yürek lazımsa/Oku, zira onu yazdım iki söz yazdımsa.” diyor Mehmet Akif, Safahat’ı niçin yazdığını anlatırken. “Aczimin gözyaşlarıdır diyor Safahat.” İşte biz ‘Aczin Gözyaşları’nı besteliyoruz inşallah… Bunun kalıcı olacağını ve kültürümüze büyük bir hizmet sunacağını düşünüyorum. Bunun haricinde çocuklarla ilgili yeni fikirlerim var. Söz ve besteleri üzerinde uzun süre gayret göstermemiz gereken bir proje…