
Elini vicdanına koy" der atasözü. Elini vicdanına koy ve bir düşün. Ajanslardan her gün haberler akıyor, artık sadece haber bültenlerinin sonunda ve altyazılarda görebildiğimiz cümleler var. Nedir onlar? "Bağdat`ta son bombalı saldırıda 80 kişi öldü." "Irak`ta kan durmuyor: 35 ölü." "Musul ve Kerbela`da düzenlenen saldırılarda 70`in üzerinde ölü olduğu tahmin ediliyor."
Kim bu ölenler? Müslüman. Öldürenler kim? Avrupa ve ABD kaynaklı haber ajanslarının söylediklerine bakılırsa, onlarda Müslüman.
Peki? "Ey imân etmiş olanlar! Eğer size bir fâsık bir haber ile gelirse hemen onu tahkik ediniz." (Hucurât / 6)
Velev ki, bütün bu saldırıların çoğunluğunu "Müslümanım" diyenler gerçekleştiriyor. Sapkın yorumların peşine düşüp, çarşıda pazardaki, caddede sokaktaki Müslümanları katlediyorlar. "Ne halleri varsa görsünler!" mi diyeceğiz?
Bunu diyoruz olmalıyız. Bize bu hal sirayet etmiş gibi gözüküyor. Aklı selim düşündüğüne inandığım adamlara, kalemlere bakıyorum, adına muhafazakar basın denen yerlere, mecralara bakıyorum, Irak ile ilgili tek bir yazı yazan, dil döken yok.
Ben, yazılarını yahut yaptığı röportajlarını yıllardır okuduğum, şevk ve heyecan aldığım abilerimin, ümmetin bütün coğrafyasının derdini yüreklerinde taşıdıklarına inanmak istiyorum. Birtakım kardeşlerimiz, birtakım Müslüman erkek ve kadınlar, sosyal paylaşım sitelerinde (bütün kalbimle şehitlerin aziz hatıraları önünde eğilerek) Mavi Marmara, Furkan Doğan ve güzel abilerin çeşitli videolarını onlarca kez paylaşırken, kanayan yaralar hakkında, şu zamanın, şu günün problemleri hakkında tek bir çift söz etmediklerine şahit oluyorum.
İnsanlar, mücadele vermeyi sevmiyorlar. Çünkü uzun ve yorucu. En güzeli tasnif, Avrupa düşünce hayatının yegane yolu: Şu yazar, şu adam, şu düşünce üstteki rafa, diğeri alttaki rafa, diğeri ortadaki. Hangisi lazım ise onu çıkarıyorlar. İsmi öğrenmek yeterli sanki. Şifalı bitkiler kitabı değildir düşünceler. Hepsini tetkik eder, bir ortalamaya çıkarsın, yada daha yükseğe. İsmet Özel alıntıla iletine. Ne olmuş? Biliyor musun bu adam ne diyor? Alıntıla, sonraki iletin "uff çok sıkıldııım" olsun.
Sen burada teori parçalarken, Müslümanlar Irak`ta ölüyor. Mavi Marmara gemisi Sarayburnuna geldiğinde askerdim. Çarşı iznimde Mavi Marmara’yı ziyarete geldim. O çoşkuya ortak olmak için. Kesinlikle tarafgirlik falan yapmıyorum. Asla! Sadece, Rabbimin bana verdiği vicdanımı muhasebeye çekiyorum. Ve gördüğüm manzara beni hayrete sürüklüyor.
Büyük gaflet içindeyiz. Bunu açıkça söylemeliyim. Amerikan çizmelerinin girdiği her coğrafyada Türkiye Müslümanları sessiz kaldı. Ve tepki gösteren herkes de marjinal sayıldı. Yok mu bu yazgıyı değiştirecek, Irak`ı gündeme getirecek babayiğitler?
Amaçsız geceler, toplantılar, okumalar gerçekleştiriyor bazıları. "Ergenliğe giren, ama ne zaman çıkacağını tam olarak bilemeyen" bir sürü insan var. Nihilist acılar çekiyorlar. Bunlardan büyük anlamlar çıkarıyorlar. "Derdin ne" diye sorsan, cevap veremez. "Nedensiz" der. "Hiç" der. Absürd ya. Albert Camus okudu o. Oğuz Atay okudu. O adamların çilesini değil, hayat tarzını benimsedi.
Ben onu bunu bilmiyorum. Bende acı çekiyorum. Ama Irak için, Çiğköfte dükkanının önünde şu bardakta mısırlardan satan kız için. İçerideki çiğköfte tezgahındaki genç çocuklardan biri olsun gel biraz ısın demiyor. 15-16 yaşlarında, üstünde sarı suni deri bir palto olan, çelimsiz, ellerini birbirine değdirip ısınmaya çalışıyor. Muhtemelen en fazla 700 lira için bu çile. Akşam iş çıkışı en son gördüğümde önünde bir volvo s60`a binen kadına derin derin bakıyordu...
Zaman inşallah şunu göstermez: Her gün Facebook sayfalarında romantizm yapan ve birbirlerini beğenme cemaati oluşturan abiler, ablalar, kardeşler, iyi bir eş yahut iyi bir iş bulduklarında ellerindekileri de kaybetmezler umarım.
Çünkü vicdan ve kıyas vardır. Günde 80 kişinin öldüğü, toplamda ise 1 milyon Müslümanın katledildiği komşu ülkemizde yara hala kanamaya devam ediyor, ama Türkiye Müslümanlarından "çıt" sesi bile çıkmıyor. Bunun dışında, romantizm gırla gidiyor.
Hrant Dink meselesi de, bu kıyasa giriyor, kimse kusura bakmasın.
Baban ve tanımadığın bir adam, bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetti diyelim. Ve bunda suçlu fren sistemini bozuk yapan otomobil firması. Ama sen babanın hakkını değil, gidip tanımadığın adamın hakkını arıyorsun sadece. Ben diyorum ki, ikisi de mazlumdur, ikisinin hakkını da ara.
Irak`ta 2 milyon insan ölür, kimse “Hepimiz Iraklı’yız” demez. Muhsin Yazıcıoğlu öldürülür, Gazeteci İsmail Güneş öldürülür, kimse onun yasını tutmaz…
Neden mi?
İyi okumalar yapmak lazım. Bak şimdi kardeşim;
Kendine İslamcı, barışçı İslamcı falan diyorsun ve Hrant Dink davasını sürekli gündeme getiriyorsun ya. Bunun nedeni ne biliyor musun?
Çünkü çok artistik bir tutum içinde gözükmek istiyorsun. Hrant Dink, azınlık mensubu. "Azınlıkların hakları" diyorsun, büyük büyük laflar, gayet entelektüel yani. Ama şunu unutma, senin bu söylediklerini kimler üretiyor bir bak, iyi bak. Bunlar senin Anadolulu, temiz zihninin edeceği sözler değil.
Tamam. Hrant Dink katliamını eleştir. Süper. Ama mesele şu: Ya Muhsin Yazcıoğlu? Hrant Dink gibi gazeteci olan İsmail Güneş? Bunlar zaten "senden" ya ilgini çekmiyor. Artistik bir tarafı yok yani. Çünkü köyünde de görebilirsin onlar gibi adamlar.
Küçük görüyorsun kendi adamlarını. Müslüman adamları.