
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın başlattığı çalışmayla, 2013 yılından itibaren, benzinli araçların vergi yükü, dizel araçlara göre daha az olacak…
Zaten öyle olması gerekiyordu. Çünkü benzinin ve dizel yakıtın arasındaki fiyat farkı ortadadır. Ancak bu indirimi müjde gibi algılamamak en doğrusu. Çünkü, bir defalığına düşük fiyata aldığın otomobil, örneğin bir sene zarfında dizel otomobile neredeyse iki katı fazla yakıt harcayacak. Bu bilindiği için de, verginin düşmesine devlet de razı, otomobil firmaları da, çünkü az satılıyorlar.
Bursa’da üretime geçecek olan elektrikli otomobiller ne oldu? Son zamanlarda bu onuyla ilgili haberler duyan var mı? Ya da, yıllardır Üniversiteli öğrencilerin dahi üretmeyi başardıkları “çevreci otomobillere” niye büyük bir firma sahip çıkmıyor? Yani bunlar piyasaya sürülemez mi? Sürülür. Hiç de zor değil. Ancak dünya üzerindeki işgallerin nedeni olan petrolün, gereklilik marjının ortadan kalkmaması önemli. Büyük tröstler, hissedarlar, kapitalist devler için…
Petrol sadece otomobil için gereli değil. Tanklar içinde gerekli. Onlarca tonluk dev makineler içinde gerekli. ABD’nin uçak gemileri nasıl çalışacak? Onun için, dediğimiz gibi petrolün gerekliliğinin ortadan kalkmaması lazım.
“Sonunu Düşünen Kahraman Olamaz!”
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Küba devlet Başkanı Hugo Chavez’i ziyaretinde şu ifadeleri kullanmış: `Adalete dayalı, tüm insanlara saygı gösterilen yeni bir düzen, yeni bir bakış açısının getirilmesinin gerekli olduğunu`` belirten Ahmedinejad, ``Uyanık, tetikte olmalıyız. Yeni dünya düzenini biz hazırlamazsak, kölelikten yana olanların ve kapitalistlerin mirasçıları, bize yeni sistemi dayatacak`.`
Amerikan ve kapitalizm karşıtı olduğunu söyleyen birçok kişinin ve kuruluşun, aynı geminin içinde olduğunu düşünmüşümdür. Ve dahası, ABD’nin düşünce kuruluşlarında üretilen bir sürü tez var. Hiçbir bilgiye sahip olmasam bile, adım gibi biliyorum ki, bu ting tang kuruluşlarında “karşıtlar oluşturuluyor. “Besleme karşıtlar.”
Ilık tepkiler veren, asla sistemi yıkmaya, alaşağı etmeye, kökten karşı olmaya yeltenmeyen kişi ve kuruluşlar. Çünkü, eleştirilmeyen her yapı çökmeye, kokmaya mahkumdur. İran İslam Cumhuriyeti ve Küba Devleti bu gemiye binmeyen iki ülkedir. Kendi öz kaynakları ve sermayeleri ile iş yapan ve yıllardır ortak bir havuz ve birlik sistemi oluşturmaya çalışıyorlar. Bu çabalar karşısında, onlara yanaşmayan devletlerin tutumu da bellidir: suya sabuna fazla dokunmadan, kendi yağında kavrulmaya razı olmak.
Bunlara söylenebilecek tek söz var: “Sonunu düşünen kahraman olamaz!” Şeyh Şamil