Serkan Karaçay, namı diğer Karaçalı. ‘’Aydınlık uğramazmış bir ömür dar ve yoksul mahallelere’’ diyor, ‘’ayrı mezarlıkların melaikeleriymişiz anladım’’ diye devam ediyor… ‘’Körler ülkesinde siyonistin yaptığı yanına kâr kaldı’’, ‘’bugün sana yarın bana mantık sultanlığı’’ diye savaşlara isyan ediyor… İstanbul’da bir akşamüstü sohbet ettik Karaçalı’yla. Rap ile ilgili çok soru sormadım. Karaçalı’nın şarkılarında bol keseden gördüğümüz ‘edebiyat’ ağırlıklı oldu röportaj. Bir de maneviyatını yokladım O’nun… ‘’Öyle dindar denilecek kadar değilim ama ahlâklıyım Allah’a şükür’’ diyor ve ‘’kalitedir önemli olan. Rap’de de, gerçek hayatta da…’’ diye devam ediyor sohbetten sonra. Derdi, kaliteli sağlam işler çıkarmak. Rap’ini söylüyor ve yüzlerce genç onu dinliyor…
Bir şarkında ‘’Üstadım Necip Fazıl’a atıf olsun’’ diyorsun, Üstat’la ilgili düşüncelerini alabilir miyim?
Necip Fazıl, benim ortaokul sıralarında Kaldırımlar şiiriyle ilk ilgimi çeken şairdir. Ortaokuldan beri çok büyük hayranlığım vardır ona. Etkisinde kaldığım en büyük Türk şairi diyebilirim yani. Başyapıtı olan Çile’yi defalarca okumuşluğum vardır. O parçada da onun bir sözüne atıfta bulunuyorum. Nazım Hikmet’le arasında geçen bir diyalogun bir parçasıydı oradaki söz.
Yine bir şarkında ‘’Aşkım Allah aşkı’’ diyorsun, bundan bahsetsen biraz.
Ondan başka nasıl bir aşk olabilir ki yani… Sonuçta O’ndan varız burada. Yunus Emre’nin bir sözü var ya, neyi seviyorsan O’nun için seviyorsun bu dünyada. Bu da O’nun bütünleşmiş halidir yani. Aslında o yolun yolcusuyuz da, bakma bunun savaşını veriyoruz insanoğlu olarak. Yani ben Ertan’ı seviyorum (yanındaki Rap’çi dostunu gösteriyor) hâlbuki Allah’ı seviyorum. Yaptığım müziği seviyorum, çünkü Allah’ı seviyorum. Çünkü her yol bana göre, bunu çok düşündüm, O’na çıkıyor. Bunu ifade edebilmek için ‘aşkım Allah aşkı’ diyorum.
Günümüzde toplumun büyük çoğunluğunda mecazi aşklar yaşanıyor hâsıl. Buna ne dersin?
Kimisi gelip geçici oluyor, kimisi evlilikle nihayetlendiriyor bu aşkı. O baki oluyor haliyle. Aslında burada yaşanan her aşk bakidir. Bir önceki soruda bahsettiğimiz şey gibi. İnsana verilen bu duygular bu dürtüler ve hissiyat tamamen Allah’tan geldiği için hiçbir tanesi kaybolmuyor. Aşkın bir defa olduğuna inanıyorum ben bu dünyada. Bunun da aslında mecazi olduğuna inanmıyorum. Ama insanlar bu aşk kavramını o kadar törpülemişler, artık o kadar gereksinime indirgemişler ki, aşk bu hali almış artık. Oysa aşk başlı başına bir başyapıttır ve onu ölene kadar layıkıyla yaşamalısın. Mecazi olan o şeye aşk diyemeyiz. Ve günümüzde aşkın öznesi nesnesinden önemli oldu. Kişiler değişiyor ama aşk var. Bugün Ahmet’i seviyorsam yarın Mehmet’i sevebiliyorum. Aşk bir nesneyse tek başına bir nesnedir. O vardır ama özne yoktur aşkta.
Edebiyatta da bir isyan söz konusu. Müzikal anlamda da Cem Karaca sürüldü 80 darbesi ortamında. Rapte de bir isyan var. Bunları nasıl bağdaştırabiliriz?
Aslında Rap müzikal akım olarak başlı başına bir isyan, Cem Karacaların ya da tonlarca adamın sürülmesi başka bir isyan. Ama bağdaştıracak olursak ikisi de hem edebi hem de fikir olarak, bir isyandır. Rap de bir isyandır ve sen bunu kâğıda döktüğün anda isyan olmaktan çıkarmış ve bu isyanı manifestolaştırmış olursun. Bunu insanlarla paylaşırsın. Ben buna karşıyım, nokta. Ben bunu sevmedim, nokta. Rap bu anlamda çok edebi bir şey.
Peki Rap her şeye isyan eder mi?
Her şeye isyan gereksiz ve tehlikelidir. Rap her şeye isyan demek değildir. Rap, içinde sevgiyi de, barışı da nefreti de ve karmaşık binlerce duyguyu barındıran tamamen insan icadı bir müziktir. Sen bunu edebi bir dille dile getirdiğin müddetçe o kadar da isyan etmiş olmazsın aslında. Tasavvuf Rap diye bir şey var mıdır peki sence? Ya da Rap’in katogorileri…
Ben çocukluğumdan beri iyi bir Rap dinleyicisi olduğumu düşünüyorum ve bunu Rap’i icra ediciliğimi soyutlayarak söylüyorum şu an; bence Rap’i kategorize etmemek gerek. Rap başlı başına bir müzik türüdür ve iyi rap vardır. Rap’i bir bütün olarak düşünmek lazım. Açıkcası Tasavvuf Rap diye bir şey duymadım, onu da birileri kavramlaştırmışsa saygı duymak lazım ama öyle bir şey yok ya azizim… :)
Filistin’de Müslümanlara karşı büyük bir zulüm var. Siz bu durumu da ağır bir dille eleştiriyorsunuz…
Her gün bir şeyler oluyor dünyamızda. Her gün bombalar iniyor birilerinin kafasına. İnsanlar katlediliyor. Bu katledilen insanların % 80’ine baktığınızda Müslüman olduklarını görüyorsunuz. Ve maalesef şu anda Müslümanlık nerdeyse tamamen maznumun dini haline gelmiş halde. Barış dîni, insanlığın dîni, mazlumların dini oldu.
Bu hali değiştirmemiz için çok çalışmamız gerek sanırım…
Evet. Bundan kurtulmak için beraber hareket etmemiz gerek. Beraberce ortak düşünmemiz gerek. Fakat biz bunu da başaramıyoruz. Yani yeşil, beyaz, kırmızı, Kürt, Alevi, Çerkez ayırt etmeden, bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin beraber hareket etmesi lazım. Nasıl bizi bir yerlerden alıp bir yerlere çekmeye çalışanlar beraber hareket ediyorsa, biz de öyle hareket etmeliyiz…
Detaylı Bilgi için: www.karachali.org