
Bugün, Afganistan’ın başkenti Kabil’de Şii türbesine saldırı düzenlendi. Aşura günü etkinliklerine katılan halkın hedef alındığı eylemde ölenlerin sayısı 54. Ölenlerin arasında çok sayıda çocuk olduğu bildiriliyor…
Amerika’nın Afganistan ve Irak’ı işgalinden sonra, yüzbinlerce Müslüman, bu saldırılarda hayatını kaybetti. Sokakta yürürken, çarşıda pazarda, işyerinde, günlük hayatını idame ettiren bu Müslümanlar, bombaların, hain saldırıların hedefi oldular. Bu işgal sürecinin ilk ayları ve ilk senesinde yazılı ve görsel basın bu saldırı ve ölüm haberlerine geniş yer veriyordu. Bir kamuoyu oluşmuş, Türkiye’de de, Amerika’nın politikaları aleyhine halkın desteği tabana inmişti.
Ancak ‘beşer şaşar’ sözü hükmünce, gitgide haberler azalmaya, ‘haber değerin’ yitirmeye başladı basının gözünde. Çünkü basında şöyle bir algı vardır: Mesele, toplu insan katliamları bile olsa, bunları her zaman yayınlamanız, izleyiciyi sıkar! Bu algının hakimiyetiyle birlikte, bu katliam haberleri önce arka sayfalara, haber bültenlerinin son kısımlarına konulmaya başlandı. Ve bu günlere geldiğimizde ise, durum vahim bir boyut kazandı: Altyazılar. Örneğin: ‘Irak’ın başkenti Bağdat’ta bugün düzenlenen saldırıda 35 kişi yaşamını yitirdi.’ Sadece bir altyazı metni olarak girilen bu haberlerin ne ayrıntısı verilir oldu, ne hakkında yorumlar analizler ortaya koyuluyor.
Bir Müslüman olarak, iman ettiğimiz için sorumluyuz. Bu zulümleri daha sık ve yüksek bir sesle haykırmak için. Kendi hayatımızı es geçmeden, elimizden geldiğince arkadaşımıza, evde eşimize, dostumuza, kardeşimize. İstişarede bulunacağız.
Modern hayatta hepimiz çeşitli mesleklere mensubuz. İnanmalıyız ki, örneğin; bilgisayar mühendisi olsak, işçi olsak, memur olsak, ne olursak olalım, başta Müslümanız ve bu sebeple insanız. Bu zulümlerden haberdar olmamız bizim çok işimize yarayacaktır. Allah bereket verir. İşimize, hayatımıza. Zulümden bereket çıkar mı? Zulmü telin et bakalım, Rabbin sana nasıl bereket veriyor, işlerini kolaylaştırıyor! Çünkü sen, bilmediğin, tanımadığın insanların hakkını, aynı Rabbe iman ettiğinden dolayı savunuyorsun. Şu kaypak ve riyakar hayatın, şu sürü psikolojisinin, herkesin ağzını ayırıp baktığı yerlerin adamı değilsin…