16.11.2011 13:15
Genç Haber Merkezi
4637
Büyük hatalarımızın başında, İslam’ı tam manasıyla bir hayat tarzı haline getirmememiz yatıyor. Dinimizi sadece camiye, sohbet meclisine hapsetmeden, hayatımızın bütün noktalarında uygulamaya koymak niyetimiz olmalıdır. Hal böyle olmayınca, hayatın bütün alanlarında ortaya büyük sıkıntılar çıkıyor. Örneğin Müslümanların helal beslenme konusu...
Eğer bizim taleplerimiz, yani tüketiciler olarak taleplerimiz hakikatler ölçüsünde olsa, ortaya arızi durumlar çıkmaz. Ama bunu kolektif bir biçimde başarabilmiş değiliz. Çünkü hayatımızı üstünkörü yaşıyoruz. Ölçülere riayet etme ve ettirme noktasında bir çabamız yok. Olanlarda çok kısır kalıyor. Özelde bu konuyla ilgili, genelde bütün hayat meselelerimiz için, ortak bir insiyatifin, bilinçlendirme çalışmalarının olması gerekiyor.
“Helal ve Sağlıklı Gıda Konferansları” kapsamında bir konuşma yapan Rotterdam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Almanya ve Hollanda’da “helal” sertifikalı dönerler üzerinde yapılan geniş kapsamlı bir araştırma neticesinde, ürünlerin yüzde 71.6’sında domuz etine rastlandığını açıkladı.
Bu sonuç, korkunç bir tablo ortaya koyuyor. Hangi pencereden bakarsak bakalım rezil bir tabloyla karşı karşıyayız. Yüzde üç, beş gibi sonuçlar çıksaydı, bu normal sayılabilir, o ürünleri satanlar cezalandırılırdı.
Birincisi; denetim eksikliği. Bu belgeyi (helal gıda) veren kurumlar, hiç mi denetim yapmazlar? Helal gıda sertifikası alımlarından büyük paraların döndüğü, bu sertifikaları veren firmaların bu iş için büyük paralar aldığı bilinen bir gerçek. Acaba bu paraları alıp, bu ürünleri satanlarla “işbirliği” mi yapıyorlar!? Bunlar aklımıza gelmiyor değil. Niye gelmesin ki, böyle bir orandan sonra. Düşünün ki, yarısı bile değil, on üründen yedisi haram olan, necis sayılan domuz etinden üretilmiş ürünler. Ve bunları bile bile Müslümanlara yediriyorlar.
İkincisi; Bu ürünleri satanların çoğu da Müslümanlar. Özellikle döner üretimi yapan firmalar ve küçük işletmeler. Vicdanları nasıl elverip de, yani kendileri de Müslüman oldukları halde bu ürünleri “kardeşlerine” yediriyorlar!? Kanaatimize göre, bizim İslam telakkimize göre, bunu eli vicdanında olan bir gayrimüslim bile yapmaz!
Öte yandan, bu rezil tablo, sadece Avrupa ülkeleri içinde önem arz etmekle kalmıyor. Ülkemizde de, durum pek parlak sayılmaz. Birçok tüketim malzemesi içerisinde, domuz yağından üretilen maddeler mevcut. Özellikle “jelatin” bunların başından geliyor.