Fahri Sarrafoğlu
Genç insan, iyi örnekleri almak konusunda inanılmaz bir dirayete ve adeta içsel bir adalet duygusuna sahiptir. Dolayısıyla güzel olanı örneklemek gerekir ki, gençlerden de aynı şeyi bekleyebilelim.
1962 Ankara doğumlu Alev Erkiet İlk, orta ve lise öğrenimini TED Özel Ankara Koleji`nde tamamladı. 1982`de Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü`nü bitirdi ve 1983`te aynı bölümde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1997-2000 yılları arasında Kırıkkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü`nde yardımcı doçent olarak görev yapan yazar, doktora tezinin kitap olarak basılması üzerine Devrim Kanunları ve İrtica ile Mücadele Yasa ve Yönetmelikleri`ne aykırı yayında bulunmakla suçlanmış ve 27.09.2000 tarihli YÖK kararı ile kamu görevinden çıkarılmıştır. Yazarın, Ele Geçirilemeyen Toprak Kuzey Kafkasya: Şeyh Şamil`den Şamil Basayev`e Çeçenistan-Dağıstan Direniş Hareketleri (Fecr Yayınevi 2002) adlı bir kitabı ve aralarında Aliya İzzetbegoviç`in Tarihe Tanıklığım adlı otobiyografisinin de bulunduğu (Ahmet Demirhan ve Hanife Öz ile birlikte; Klasik Yayınları 2003) çeşitli çevirileri vardır.
Türk gençliğini kısaca değerlendirebilir misiniz? Sizce gençliğimiz nereden gelip nasıl bir görev taşıdığını biliyor mu? Yoksa batı tarzı ile doğu arasında gidip gelen bir çizgide mi duruyor?
Biz Doğu ile Batı arasında köprü olan bir toplumun evlatlarıyız ya… :)) Sadece gençler değil yetişkinlerimiz de aynı durumda bence. Ayrıca misyon sahibi olmanın fazla övülmediği hatta naiflik ve zayıflık emaresi olarak değerlendirildiği bir dönemden geçiyoruz. Bizim kuşak bu konuda gençlere pek iyi örnek olamadı.
Genç insan, iyi örnekleri almak konusunda inanılmaz bir dirayete ve adeta içsel bir adalet duygusuna sahiptir. Dolayısıyla güzel olanı örneklemek gerekir ki, gençlerden de aynı şeyi bekleyebilelim.
Tv`lerdeki yarışmalara baktığımız zaman ortaya çıkan özellikle "çocuk ve gençlere" dönük. Sizce bunlarla ilgili neden ciddi bir toplumsal tepki yok? Gayet normal gibi algılanıyor, bunun sebebi nedir?
Hangi yarışmaları kastettiğinizi bilmiyorum ama benim dikkatimi çeken şöyle bir şey var: Genç insanların vakti ve enerjisi daha çok show dünyasına yönlendirilmeye çalışılıyor. Daha doğrusu küresel kentleşme ile paralel olarak bedensel ve zihinsel üretimin yerini daha çok gösterisel âlemin günübirlik tüketimi alıyor.
Bunlar orta vadede analitik bakış açısının yerini bedensel performansların alması sonucunu doğuracaktır. Para merkezi değer oluyor ve kariyerizm güçleniyor. Bu, toplumun tümünü içine çeken bir dalga. Sizin tabirinizle “normal” olanı yakalamak için akıntıya karşı yüzmek lazım.
Türk gençliğine bakış "Sen kısa donla gezerken." sözleri ile anlatılıyor. Yani bizim gençlerimiz hiç büyümeyecek mi? Ya da büyüklerin bu bakışını nasıl değiştirebiliriz?
Rahmetli Aliya İzzetbegoviç bu konuda en hassas önderlerden ve düşünürlerden biriydi. İslam Deklarasyonu adıyla yayınlanan kitabında, “Müslüman mı yoksa Tebaa mı Yetiştiriyoruz” sorusuna cevap vermeye çalışırken gençlerin itaat esası üzerinde yetiştirilmesinin hatalı bir eğitim tarzı olduğuna vurgu yapıyordu.
“Kendi yolundan gidecek ve bunun için kimseden izin istemeyecek şeref sahibi bir nesil yetiştirme”nin gereğinden söz ederken kastettiği, tam da sizin söylediğiniz anlamda kendisine saygı duyulan, büyümesine ve kendi kararlarını almasına izin verilen bir neslin İslam dünyası için kazanç sayılabileceğidir, tersinin değil. Çünkü ancak bu vasıfta gençler kendi toplumlarının köleleştirilmesine de karşı çıkabilirler.
Türk gençliğinin siyasete bakışı konusunda görüşleriniz nelerdir? Siyasetten uzak tepkisiz bir gençlik mi istiyoruz acaba?
Siyasetten uzak, tepkisiz bir toplum istiyoruz, sadece gençlik değil. Önceki sorunuz bağlamında sözünü ettiğimiz tutum sadece gençlerimiz için değil hepimiz için geçerli. İç muhalefete bile tahammülü olmayan bir bakış açısı söz konusu. Bu bakımdan ben İslam tarihinin muhalefet doktrinlerinin de yeniden ve dikkatle okunması gerektiği kanısındayım.
Gençlerimize nasıl GİRİŞİMCİLİK ruhu verebiliriz? KENDİNE GÜVENSİZLİK, İÇİNE KAPANIKLIK ve PISIRIKLIK halinden kurtulmak için neler yapılmalı?
Bu girişimcilik sözünün içini nasıl doldurduğumuz da önemli. Bugünkü genel geçer anlamında girişimcilikten söz ediyorsak, ben bunun epeyce başarılmış olduğunu düşünüyorum, tabi olumsuz anlamda. Kapitalist toplumun girişimci değerlerini kazanıyoruz er ya da geç. Ama Aliya`nın sözünü ettiği anlamda haksızlığa direnen, doğrunun peşinden gidebilen ve bunun için gündelik çıkarlarından vazgeçebilen dirençli bir gençlikten söz ediyorsak o başka. Bunun için, kendimiz de o doğrultuda yaşamaya ve çocuk yetiştirmeye razı olmalıyız.